Zalimlerin Hesabı!
Hükümet, dershane rantına dokununca cemaatin yükselen feryad-u figanı ülke gündemini ardından sürüklemeye devam ediyor. Hakaretlere ve töhmetlere varan açıklamalar, kimi zaman aba altından sopa göstermeler ve tehditlerle direnmeye çalışıyor cemaat. Bu dur
Hükümet, dershane rantına dokununca cemaatin yükselen feryad-u figanı ülke gündemini ardından sürüklemeye devam ediyor. Hakaretlere ve töhmetlere varan açıklamalar, kimi zaman aba altından sopa göstermeler ve tehditlerle direnmeye çalışıyor cemaat. Bu duruşla hükümete geri adım attırmak için çabalıyor.
Ancak gündemi uzun süre meşgul edecek gibi görünen dershaneden değil başka şeylerden bahsedeceğim. Cemaatin ülke Müslümanlarına karşı bugüne kadar tutunduğu acımasız tavır, yaptığı haksızlık ve zulümlerin açtığı derin yaralara dokunacağım. İkibinli yılların başında devletin Hizbullah’a yönelik operasyonları başlayınca yaş kuru demeden binlerce insanın canı yakıldı. Sadece camiye gittikleri için, camide Kur’an dersi aldıkları ya da verdikleri için binlerce insan ağır işkencelerden geçti ve uzun yıllar zindanda kaldı. O günlerde Kemalist rejim, laik, Kemalist, ulusalcı ve solcu çevrelere ait medya ile el ele vererek sabahtan akşama kadar kin ve nefret kusarak, Müslümanları vahşi ve barbar göstermek için en aşağılık ifade ve deyimleri kullanıp yoğun bir saldırı başlattılar.
Bütün bunların neticesinde kimi Müslümanlar altı ay sorgu odalarında işkencelere tabi tutuldu. Zindanlarda yakınlarını görmeye giden kadın ve çocuklar hakaretlere uğradılar, kimi zaman dayak ve küfürlerden geçirildiler. Bütün bunlar aralıksız sürerken, cemaat medyası İslam düşmanı solcu, laik ve Kemalist çevrelerle yarışırcasına, hatta onları gerilerde bırakarak kin ve nefret yüklü söylemlerini yıllarca sürdürdü. Müslümanları en vahşi ve en barbar kelimelerle itham ettiler. Bütün bunları yaparken hesap sorucu olarak Allah’ı kale almadılar. Bütün bu çirkince yaklaşımların, Müslüman bir kitleye yapılan bu zulüm ve iftiraların gayretullaha dokunacağını hesaba katmadılar. Oysa Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de açıkça buyuruyor:
“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat 6)
Fasıklarla ve zalimlerle ele ele vererek ve onlardan yalan haberler alarak Müslüman bir kitleye büyük zararlar verip derinden yaraladılar. Yıllarca sürdürdükleri zulümlerinden pişman olacaklarına çoğu zaman iftihar edip övündüler.
Bununla yetinmeyip cemaate bağlı polisler, İslami derneklere CD’ler atıp ardından yoksul ve ihtiyaç sahiplerine yardımcı olan ve kimi zaman Filistin direnişiyle ilgili etkinlikler düzenleyen derneklerde çalışan onlarca Müslümanı göz altına alıp yine mahkemelerdeki kendi adamları vasıtasıyla her birinin on ila on beş yıl zindanla cezalandırılmasına sebep oldular.
Sevmeyebilirlerdi ama zulmetmeye, zalimlerle el ele verip yalan ve iftiralarla Müslüman bir topluluğa yaralamaya hakları yoktu. Çünkü Allah Teala Kur’an’ı Kerim’de Müslümanların bir topluluk karşısında nasıl bir tutum içinde olmaları gerektiğini açıkça beyan ediyor:
Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya sevk etmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir. (Maide 8)
İslam düşmanlarına diyalog ve hoşgörüyle kucak açan, onların önünde iki büklüm eğilen Müslümanlara karşı ise hiddetli ve şiddetli duruş sergileyen ve düşmanlık dayatanlar hangi hizmetten bahsedebilirler. Yaptıkları hizmet olabilir ancak bu, İslam’a ve Müslümanlara değil, İslam düşmanlarına hizmetten başkasıyla nitelendirilemez.
Müslümanlara zulmedenleri alkışlayan, 28 Şubatın komutanlarına mektuplar yazıp onların önünde paspasa dönüşen ve zulmedenleri göklere çıkaran, İslam’a ve Müslümanlara zulümleriyle maruf başbakan ve cumhurbaşkanlarının önünde kölenin efendisi karşısındaki duruşu gibi duran, 65 yıldır Filistin Müslümanlarına kan kusturan siyonist rejim aleyhinde tek bir söz söylemedikleri halde, bir füze saldırısında İsrailli çocuklarının çektiği sıkıntıdan dolayı kahru perişan olduklarını söyleyen, sırası gelince de İslam düşmanlarıyla el ele verip Müslümanlara olmadık iftiralarda bulunanlardan Kahhar olan Allah Teala bir gün hesap sormayacak mı?
Cemaat medyasının insanlarımıza yönelik yıllarca dillendirdiği kin, nefret ve düşmanlığı unutmuş değiliz. Ancak, kimseye karşı kinimiz yoktur. Bize bu zulümleri yapanlara hakkımızı helal etmiyoruz. Yaptıklarını kahhar olan Allah Teala’ya hevale ediyor ve onları Rabbimize şikayet ediyoruz. Allah Teala’nın zuntikam olduğunu, zulme uğrayanların haklarını zalimlerden söke söke alacağına bütün kalbimizle inanıyoruz. Çünkü bizzat Allah Teala buyuruyor:
“Allah, mutlak güç sahibi ve intikam alıcı değil midir?” (Zümer 37)
(Hürseda Haber)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.