Affa uğramış olsa bile

Isparta'da açılan bir öğrenci yurduna “Said Nursi” adının verilmesi ve bir derneğin buna gösterdiği tepkiden söz etmek istiyorum.

Habere bakalım:

“Ulusal Eğitim Derneği Isparta Şube Başkanı Mahmut Özyürek, Gençlik ve Spor Bakanlığı'na konuya ilişkin bir yazı gönderdi.

Başkan Mahmut Özyürek, “Bu ad verme işlemi yürürlükte olan Anayasamızın Giriş, 2.-10.- 24.ve 174. Maddelerine aykırıdır. ‘Affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suç' işleyen kişilerin adları Kamu Kurum ve Kuruluşlarına verilemez. Bölücülüğü, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet ve aydınlanma düşmanlığı tescilli olan Said Nursi(Kürdi)'nin adının bir erkek öğrenci yurduna verilmesi kabul edilemez” uyarısında bulundu.”

“Acaba” dedim, adam böyle rakamlar sıralayarak daha başta 1-0 öne mi geçmek istiyor? O yüzden de maddelere bakayım, dedim.

“Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”

Öğrenci yurduna “Said Nursi” adını vermek bu maddeye aykırıymış!

Sonrakine bakalım:

“Madde 10 – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

Buna da aykırıymış!

Devam ediyorum:

“Madde 24 – Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.”

 “Madde 174 – Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, inkılap kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.”

Ben bundan ne anladım, biliyor musunuz?

2 ve 174 neyse; ama 10 ve 24. Maddelerden yola çıkarak öğrenci yurduna “Said Nursi adını vermek yasaktır” sonucunu çıkaramazsınız. Hatta aksine “yasak değildir” sonucu bile çıkarılabilir.

Öyleyse bu ne anlama geliyor?

Söyleyeceğini söyle ve kanaat uyandırmak için de uysun uymasın istediğin kadar rakam salla!

Tabii bununla da yetinmiyor Mahmut Özyürek!

”Affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suç' işleyen kişilerin adları Kamu Kurum ve Kuruluşlarına verilemez” diyor.

Mahmut Özyürek'e iki isimden söz edeceğim.

Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali…

Hapis yatan, “vatan hainliğiyle” suçlanan, devletin düzenini değiştirmek için faaliyetler içinde oldukları söylenen iki şair…

Uzun yıllar hapiste kaldılar. Nazım Hikmet, memleketi terk edip Sovyetler'e yerleşti ve orada öldü.

Sabahattin Ali, iddialara göre istihbaratın tezgahıyla sınıra götürüldü ve kaçmaya çalışırken öldürüldü.

Şimdi bu her iki “suçlu” kişi adına Kültür ve sanat merkezleri açılıyor.

Nazım Hikmet bir süre önce “iade i itibar” ile taltif edildi devlet tarafından; ama zaten Mahmut demiyor muydu “Affa uğramış bile olsa” diye…

Nitekim Said Nursi'nin kitapları da devlet tarafından basıldı ve dağıtıldı. Yani bu da bir tür iade i itibar sayılır.

Ama Mahmut'a göre Nazım'a iade i itibar veren devlet de adına kültür merkezi açan belediyeler de suçlu, öyle değil mi?

Onlara da tepki gösterilmeli öyleyse.

O yüzden eğer Mahmut Özyürek, Said Nursi ismine tepki gösterdiği gibi Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali isimlerinin de kültür merkezlerine verilmesine tepki gösterirse kanunlara bağlılığına inanırım.

Eğer tepkisi sadece Said Nursi ismineyse dürüst olsun ve kanunların arkasına saklanmadan Said Nursi'nin şahsında “İman mücadelesine” olan düşmanlığını söylesin. Böylece gerçek yüzü ortaya çıksın.

Ama şunu da bilsin!

İzinde yürüdüğü idareciler, yıllarca zindanla, sürgünle, eziyetle, tecritle Said Nursi'yi unutturmaya çalıştılar; başarısız oldular. İçlerinde bir ukde kaldı, kan kustular.

Said Nursi'nin iman ve Kur'an davası devam etti.

O “Fani olanın değil Baki olanın” peşindeydi ve onun için mücadele etti, zindanlar ve sürgünler yaşadı.

Adını bir yurda verseniz de vermeseniz de bir şey ifade etmez.

Ama düşmanları ne insani davrandı ne de dürüst…

Bu geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle…

Bakın, Mahmut Özyürek'e göre Said Nursi “bölücü, Cumhuriyet ve aydınlanma düşmanı” imiş.

Bu konuya cevabımızı da başka bir yazıya bırakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.