Analar Ağlamasın; ama Ölsün, Öyle mi?

“Analar ağlamasın” tartışmasının nerede başladığını hatırlıyor musunuz?

Sanırım üç yıl kadar önceydi ve Erdoğan’ın “Analar ağlamasın, yavrular ölmesin” açıklaması üzerine CHP’nin diplomat kökenli milletvekili hiç de diplomatik olmayan bir dil kullanmış ve şöyle demişti:

“Kimse çıkıp da “Analar ağlamasın, biz şu Yunanlılarla anlaşalım.” dedi mi? Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı? Dersim isyanında analar ağlamadı mı? Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Bir tek kişi Türkiye’de çıkıp da “Analar ağlamasın diye, bu mücadeleyi durduralım.” dedi mi? Dünyada diyen var mı?”

Onur Öymen, o dönem çok tepki çeken bu açıklamalarından sonra ilk seçimde aday yapılmadı ve milletvekili olamadı.

Erdoğan ise inişli çıkışlı üslubuna rağmen “analar ağlamasın” demeye devam etti.

Roboski’de bir katliam oldu ve failler bulunamadı.

Başbakan katliam yapılan köye eşini gönderdi ve eşi Roboski anaları ile beraber ağladı.

Ortada insani bir dram vardı ve Başbakanın eşi de insani bir tutum sergilemiş ve ağlamıştı.

Analara değer verdiklerini iddia ettiler.

Ama zaman gösterdi ki, analar arasında da bir fark gözetiyorlar.

Mesela islami davadan dolayı zindanlarda kalan mazlumların mazlum analarının gözyaşlarını kimse görmedi.

Çoğu 28 Şubat’ın brifingli yargıçları tarafından hukuksuz olarak cezalandırılmış ve ağır cezalara çarptırılmış mazlumlar…

Başbakan hiç anmadı onları.

Başbakan, Dersim katliamından, 12 Eylül sonrası idamlardan duygusal bir üslupla söz etti; ama işkence gören binlerce insanı görmezden geldi.

Ekranlar karşısında ağlamaktan çekinmeyen Bülent Arınç da hiç bakmadı o tarafa.

Haksızlık devam ederken…

Bir sevk zulmü başladı.

Yüzlerce mazlum, yüzlerce kilometre uzaktaki cezaevlerine gönderildi.

Yol zahmeti, maddi sıkıntılar, hastalıklar, özlemlerle, hasretlerle beraber zikredilmeye başlandı.

Analar bir daha çocuklarını göremeyecekleri için ağladı; ama yine kimse görmedi.

Rana Teyze, oğlunu göremeden öldü.

Ve Şerife Ana…

O da vefat etti.

Ve Halise Ana…

On iki yıldır zindanda olan oğlunun görüşüne de gidemiyordu bir süredir.

O da vefat etti.

Peki ya “Analar ağlamasın” diyenler…

Onlardan neden hiçbir insani tepki yok!

Hayır, sadece siyasileri kastetmiyorum.

İslami ve insani faaliyet yürüttüklerini iddia eden dernek vakıf ve platformler…

Allah için ses veren yok!

Hey Müslümanlar!

Ses vermeniz için siyasi iktidardan bir işaret gelmesi mi gerekiyor?

Avrupa’nın sosyalist ve liberal parti ve kuruluşları bir konuda açıklama yapmadan siz bir işe girişemiyor musunuz?

Ermeniler konusunda birbirinize giriyor, Filistinliler konusunda kendinizi paralıyorsunuz.

Yanlış anlaşılmasın haklar konusunda Ermeni, Filistinli, Kürt, Türk ayırımı yapmıyoruz.

Bizim tepkimiz bazı konularda bu kadar acar davranmanıza rağmen bazı konulara ise bu derece kör ve sağır kalmanızadır.

Şunu iyi bilin ki, insani hasletlerini kaybetmemişler için analar her yerde aynıdır.

Hükümeti anlıyoruz.

Onlar “Analar ağlamasın” diyorlar; ama eziyet ederek, beddualarını alarak onların kalbini kırıyorlar.

Hem de mazlum evlatların mazlum çocuklarına yapıyorlar bu eziyeti.

“Analar ağlamasın” diyorlar, ama sadece diyorlar.

Tarih bunları “anaları kalplerinde hasretlerle ölüme yollayanlar” olarak anacaktır.

Sadece bunun hesabını bile Allah’a veremezsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.