Beğendiniz mi (m)edeniyetinizi?

Evangelistlerin “Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak” çabalarına taş çıkartacak bir gece geçirdik. Bunun farkına da ertesi sabah izlediğimiz haberlerden vardık. İçkinin sudan bile çok tüketildiği, israfın doruğunun yaşandığı; aldatanların var gücünü harcadığı, azanların haramlarda yarıştığı bir gece… Kapitalizmin şeytan ile beraber kendini kaybeden insanlardan daha çok göbek atığı bir gece.

Kendini dindar sayan kimileri dahi bu günah gecesinin heyecan ve heyelanına kapıldı. Daha Cuma Hutbesinden başlayarak birçok duyarlı âlimin uyarılarına rağmen kendini bu heyelandan koruyamadı. Camide kumar uyarılarına rağmen cebindeki bileti yapacağı hayırlı(!) işler için son güne kadar sakladı. Yozlaşmış batı kültürünün istilası uyarılarına karşı, yaptığını en azgınların yaptıklarıyla karşılaştırarak hoş görme yolunu seçti.

İnsanlık sınırlarını yok sayacak derecede özgürlük(!) yaşandı. Kesilen hindilere kimse sahip çıkmadı. Kurban keserken yaralananları görüntüleyen kameralar, içip içip sokaklarda sızan sarhoşları, etrafa saldıran azgınları görmedi. Yeni bir yıla girilecekti ve bu da büyük bir mutluluktu(!) Çünkü tüm dertler bitecek, yeni bir sayfa açılacaktı. Sihirlerle dolu çizgi ve dizi filmlerin etkisiyle yetişen insanlar böyle düşünüyorlardı yani.

Elhasıl her yönüyle, ulaşılan muasır (m)edeniyet seviyesi sergilendi. Gençler şuursuzca tepinip dururken; bu seviyeye ulaşmak emelinde olanlara sormak lazım: Beğendiniz mi (m)edeniyetinizi?

Oysa bir tarafta bir yıl önce katledilen insanların devam eden yası vardı. Geçen o kadar aya ve güne rağmen ilk günlerdekinden farklı olmayan umursamazlık ve belirsizlik insanları kahrediyordu. Hala bir özür bile “gerekirse” şartına bağlanıyordu. Ve bir katliamın ardından yıldönümü de böylece geçiştirilmek isteniyordu.

Diğer tarafta her bayramı “kara” ilan edenler, “umut ve heyecanla halklarının yeni yılını kutla”dı. Daha önce yaptığınız hangi şeyi yapmaktan vazgeçtiniz ki; yeni yıla umutla giriyorsunuz? Veya yapmadığınız hangi şeyi yapmaya karar verdiniz ki heyecanlanıyorsunuz?

Peki, biz ne bekliyoruz yeni gelen her günden, aydan, yıldan? “Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez.” biliyoruz. Çağlar önce Kudüs’e saldıran Haçlının bayramı toplumumuzda kutlanıyorsa, birileri bu toplumu değiştirmeye çalışmış ve bunu da başarmış belli ki. Islah için çalışanlar da en az o kadar gayret etmeli ki İslami bir toplum oluşabilsin.

Unutmamamız gerekir ki, çevremizde meydana gelen her güzellikten gayretimizce hissedar olduğumuz gibi; işlenen her cürümden de gayretsiz kaldığımız anlar hesabınca hissedarız. Onun için her insana anlatacak bir sözümüz olmalıdır. Yılbaşı kutlamasının ne anlama geldiğini bilmeden kutlayan gence de, torununun şansına piyango bileti alan sakallı hacı amcaya da anlatmalı, anlatmalı, anlatmalı… Ta ki düzelene kadar…


Her çirkefe batmış bir Arap toplumunu kısa zamanda dünyaya üstat eden Allah, günümüz Müslümanlarını da yüceltmeye kadirdir. Yeter ki biz gayret edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.