Boşverin bunları, Boris Jonson'dan haber verin

- Ölmüş ölmüş kesin. Bak bu sefer üzerine basa basa söylüyorlar. MİT işin içindeymiş ve onlar söylüyorlar. Yakında delilleriyle açıklayacaklarmış.

- Yok ya bunlar hep propaganda malzemesi yani psikolojik savaş.

- Şu Suriye'lilere vatandaşlık diyorlar. Bunlar oradan gelip şu cennet vatanın sahipleri olacak öyle mi? Olmadı bir de her birine arsa da verilsin, iş de.

- İyi de şu anda bu memleketin köşe başını tutmuş olanların da neredeyse tamamı bir zamanların muhacirleri değil mi? Hem okumuşlarının, zenginlerinin faydasını yok mu sayacağız?

- Bir de içerdekilerle de ilişkileri normalleştireceklermiş. İçerdekiler derken ergenekoncu/ulusalcılar kastediliyorsa onlarla zaten bol tazminatlı, nümayişli barışıldı, kolkola girildi. Dokunulmazlığı kaldırılanlar kastediliyorsa, devlet henüz aklını peynir ekmekle yemiş gözükmüyor. Yok, eğer bundan murad, inlerine girilmekte olan güruhla diyalog kıvamında birlikte maklube yemek ise, bu da apaçık bir zeka özrü sayılır.

- Hele Diyarbakır'da ne var ne yok. Halk destekleri azaldı değil mi? Sanki eskisi kadar fazla olay filan olmuyor.

- Adamların esrar tarlalarını yakmışlar diyorlar doğru mu. Demek paraları oralardan kazanıyorlarmış. Ama sanki o tarlaların, kampların büyük kısmına dokunmamışlar. Oralarda bazı görevlilerin suiistimali filan mı var yoksa?

- Geçen biri söyledi. Bu giden Davutoğlu var ya, Cizre'nin tankla topla yıkılmasına karşı çıkmış da onu dinlememişler.

- Koridoru birleştirecekler abi, Amerika bu, kesin oyuna getirip, Suriye'nin kuzeyini komple onlara verecek sonra da Suriye meselesini bitirecek.

- ABD, dünyadaki tüm parayı Nevada'ya taşıyormuş. Dubai, Honkong, İsviçre, İngiltere hepsi razı olmuşlar. Sam amca, ‘Ben paramı oraya göndermem' diyenler için de çok acımasızmış.

Evet, on gündür gezdiğim mekânlarda bunlar gibi nice mesele konuşuluyor. Bu muhabbetlere bakınca adeta herkesin kendisini doğrudan ilgilendirmeyen her meselede bir şekilde fikir sahibi olma yarışına girdiğini görüyorsunuz. Bu durum bir aydınlanma gibi gözükse de çok da hayra yoramıyorsunuz.

Çünkü toplum içerisinde durduk yere nice ihtilafın körüklenmesi bir yana, ilim, irfan, ahlak, ibadet, takva, ihlas, ihsan, ikram, iffet, hürmet, hak hukuk gibi nice çok önemli mevzuyu geri plana itiyor. Öyle ki karşılaştığınız kişilerde sanki cenneti garantilemenin verdiği rahatlıkla, ‘şu konuları bir halledelim de' tavrı seziyorsunuz.

Ve maalesef eskiden “elhamdülillah Müslümanım” dediği halde orucunu yiyip, namazını kılmayan tiplere şimdilerde edebini, ahlakını, mahremiyetini çıkarıp artan nicelerinin eklendiğini görmek de acı, Müslüman(!) şehirlerin çarşılarında kapanmamış gözlerle dolaşamamak da..

Ama en zoru aileden konuşmak. Kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz. Karşılıklı ihtirasların, günahların paramparça ettiği yuvalar, ortada kalmış çocuklar.

Kumara müptela olup evini eşiğini dağıtanlar.

Çocuğunun kötü ahlakı yüzünden kendi sağlığından olmuş ebeveynler.

Ufacık dünyevi menfaatler yüzünden birbirlerine düşman olmuş ve birbirlerini affetmemeye yemin edip Allah'tan af bekleyen kardeşler.

‘Aman çocuğum bir memur olsun' deyip çocuğunu camiden cemaatten kaçırdıktan sonra dileğine kavuştuktan sonra o öz evladı tarafından kapı dışına konmuş anne babalar ve daha iç karartıcı neler neler.

Gerçi boş verin bunları, herkes kendi yaptığının cezasını çeker. Siz hele şu sarı Boris Johnson'dan haber verin, dedeleri Çankırı'lımıymış neymiş. Adam Londra'nın eski belediye başkanıydı şimdi İngiltere'nin dışişleri bakanı olmuş, adam Kandil hayranıymış. Ne olacak bu memleketin hali?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.