Çağdaş Konumuz Muhammed Kutub

Çağdaş Konumuz Muhammed Kutub

Muhammed Kutub için yaldızlı ve jargonlu sözcükler önemli değildir. Bugünün insanı için karakterin Müslümanca inşası yolunca katedilecek yol ve mesafe ortadadır.

Eser Hakkında:

Eserin basımı, Dünya yayınevi tarafından gerçekleştirilmiştir. Salih Uçan tarafından Türkçeye tercüme edilmiş olup 2013 yılında yayınlanmıştır. Ele aldığımız sayı, eserin birinci baskısı olup toplam 350 sayfadan oluşmaktadır.

Özetle Yazar Hakkında:

Muhammed Kutub, Seyid Kutub’un kardeşidir. Onun hikayesi abisinden bağımsız şekilde ele alınamaz. Gençlik dönemlerinde edebiyat üzerine çalışmalarını yapan yazar, abisinin fikirlerinden ötürü tutuklandığına şahitlik ettikten sonra İhvan-i Müslimin hareketi ekseninde İslami çalışmalarına yoğunluk verecektir. Tutuklanma ve gözetim altında tutulma, onun da kaderi olacaktır. Akademik açıdan kendini geliştirmiş bir şahsiyettir. 2014 yılında Mekke’de vefat etmiştir.

Eserin Ana Konusu:

Asr-ı saadet dönemini özlemek. Ama salt bir özlem değil. Asr-ı saadet özlemi başlı başına bir tartışmayı içermektedir. Bu kavramla ifade edilmek istenen nedir? İslam dininin tebliğ edildiği ve mükemmel bir topluluğun inşa edildiği dönemi ifade etmek bugün nasıl bir anlam taşımaktadır? Bu ve daha nice sorular gündemimizi uzun zamandır meşgul etmektedir.

Asr-ı Saadet dönemine geri dönme düşüncesi bu meseleyi tartışan tarafları en azından iki kısma bölmektedir. Bir taraf Müslümanca yaşamanın en mükemmel örneğinin söz konusu dönemde gerçekleştiğini ifade etmekte ve bugünün Müslümanlarının çürümüşlükten kurtulması için İslam’ın ilk dönemlerine dönüş arzusu taşımaları gerektiğini iddia etmektedir. Tartışmanın diğer tarafında olanlar günümüzün şartlarıyla Peygamber döneminin ortamının bir olmadığını, aynı olmayan durumların birbiriyle de aynılık oluşturamayacağını söylemektedirler.

İkinci kısımdakiler için tarihselci düşünceler kes-kopar-at anlamı taşımamakta, bugüne taşınacak İslami düsturların Kur ’ani hakikatle uyumlu olması gerektiği ifade edilmektedir. Onlar için Asr-ı saadete geri dönüş iddia olarak içi boş görünmektedir. Tarih değiştiğinde içeriği de değişir. Ve dönemin kendine özgü bazı özellikleri olur. Fakat anlam açısından İslam’ın doğduğu ve davetin samimi bir şekilde serpildiği zamanlar bizim için özel bir anlama sahiptir.

Muhammed Kutub ise kendi eserini başarılı olan Müslümanların bu başarı sebeplerini irdeleyerek ve sonrasından bu etkenlerin günümüz Müslümanların da gündemlerine alınmak suretiyle başarının tekrarlanabileceğini ana fikir olarak tartışmaktadır. Kutub, ilk dönem Müslümanlardaki Allah korkusu ve adalet ilkesinin ayakta tutulması düsturunu vurgulamakta bugünün Müslümanlarının ise adalet ve diğer İslami ilkelerden uzaklaştıkları gerçekliğini bizlere aktarmaktadır. Durum böyle olunca yozlaşmak, çürümek ve eli nereye uzatırsa uzatsın orayı ihya etmek yerine ölüme sürüklemek ahlaki bir çöküş olarak karşımızda durmaktadır.

Asr-ı Saadetteki şahsiyetlerin İslami açıdan taşıdıkları yoğun hassasiyetlerin günümüze taşınması noktasında Muhammed Kutub bir reçete sunmaktadır. Günümüz Müslümanlarının istikamet üzere hareket etmeleri ve hayatlarının her anında Allah’ı kendi benliklerinde hissetmeleri bu reçetenin başlangıcını oluşturmaktadır. Bilimsel çalışmalara karşı açıklık, kendini geliştirmeye çalışmak, dünyaya dair olup biteni takip edebilmek ve bu açıdan güncelliği muhafaza etmek ise bir Müslümanın edinmesi gereken özelliklerdir.

İslam ve bilimsel çalışmalar yazarın da vurguladığı üzere birbirine karşıtlık addetmezler. Fakat dini anlamada oluşan yanlış anlayışlar bilime karşı olumsuz bakış açısının yüklenmesine sebep olabilir. Buradaki sorun İslam’ın kendisinde değil Müslümanların dini yanlış ve eksik anlamalarından ötürüdür. Bunun giderilmesi ise yine Kur’an’ın bu dünya içerisindeki yaşamda, Müslüman’a kâinat üzerinde düşünme, hastalıkların tedavisi için şifa yollarını araştırma ve üretme yolunda verdiği teşvikten geçmektedir.

*

Muhammed Kutub için yaldızlı ve jargonlu sözcükler önemli değildir. Bugünün insanı için karakterin Müslümanca inşası yolunca katedilecek yol ve mesafe ortadadır. Basit olarak gördüğümüz meseleler aslında bizi dinimizden aşama aşama uzaklaştıran şeylerdir. Allah korkusunu taşımak ve her daim bir hesap verilebilirlik haliyle yaşamı sürdürmeye gayret etmek. Allah’a karşı aciz ve ona şükreden bir kul olabilmek. Ticaretinde ve işlerinde dürüst olmak. Bencil olmamak ve Müslüman kardeşini de düşünmek. Müslümanların derdiyle ilgilenmek. İslam dünyasına dair ümit verici ve güzele ulaştırıcı hayallere ve düşüncelere sahip olabilmek. Her daim kendini daha geliştirmeye ve Allah’ a daha yaklaştırmaya gayretli olmak…

Muhammed Kutub külliyatı incelendiğinde onun eserlerini yazarken temel meselelerinin bunlar olduğu görülecektir. İnsan psikolojisi üzerine yaptığı tahlillerden dinin güzel bir şekilde yaşanmasına kadar bütün bir fikir çerçevesi Kur’an içeriklidir. Allah’ın yüce bir varlık olarak yarattığı insanın öz güzelliğini muhafaza etmesine teşvik edilmektedir. Bundan ötürü Muhammed Kutub bir insan düşünürüdür. İnsanın karakterini, Müslümanca inşa etmeye dönük bir projeyle programlamıştır. Kullandığı dil ve metin içerikleri de bu yönde oluşturulmuştur.

Bununla beraber birisinin dünyayı değiştirme arzusu taşıması onun aslında kendisini değiştirmesiyle özdeştir. İnsan kendisini ne ölçüde değiştirebileceğine bakarak toplumunu değiştirme düşüncesini tartabilir. Kendimizi bu anlamda bir sorgulamaya açmak mecburiyetindeyiz. Bütün bunlar karakterimizin İslami olup olmadığını bizlere gösterebilir. Yöneticinin adalet ilkesini ayakta tutması, yönetilenin ise ibadeti ve itaati kendinde mevcut kılması bir toplumun sağlıklı olduğunu gösterir. İnsanların haramlardan kaçmada gösterdiği azim ve birbirleriyle olan hoşgörü, saygı, sevgi ilkelerine dayanan iletişimleri de birlik ve beraberlik anlamında hayatidir. Bütün bunlar İslami bir karakterin gönlündeki çiçekle başlar ve aile, toplum, dünya ekseninde değişimleri ardı ardına getirir.

O halde Muhammed Kutub bir yanılsama içerisinde değil. Hayali şeyleri de ifade etmemekte. Çünkü Kur’an’ın ışığı kalplere girdikten sonra müthiş bir karakteri defalarca inşa etti. Karakterli bir toplumu ve ümmet şuurunu da yaşattı. Bugün bunların olmaması ise en küçük birimde – yani bende- var olan eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Karakterimizi sorgulamaya açmanın da tam zamanıdır şimdi.

Söz&Kalem Dergisi - Abdurrahman Cahit

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.