Din Öğretimi Genel Müdürü Gül: Bizim "Ortaçağ"ımız çok onurludur, nuranidir

Din Öğretimi Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül, okul öncesinde din, ahlak ve değerler eğitimine başlanması konusunda alınan tavsiye kararına "Ortaçağ zihniyeti" benzetmesi yapılmasına "Bizim Ortaçağımız çok onurludur, nuranidir, apaydınlıktır." dedi.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül, gündemdeki yerini koruyan bazı konularda İLKHA'ya önemli değerlendirmelerde bulundu.

Ankara'da yapılan 20. Milli Eğitim Şûrası'nda, okul öncesinde din, ahlak ve değerler eğitimine başlanması konusunda tavsiye kararı alınmış, buna tepki gösteren bir kesimin "Ortaçağ zihniyeti" benzetmesinde bulunması tepkiyle karşılanmıştı.

Din Öğretimi Genel Müdürü Mehmet Nezir Gül, okul öncesi programlarda çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi verilmesinin "Ortaçağ zihniyeti" olarak görülmesine tepki göstererek "Böyle bir kavramı reddettiğimizi ifade etmek isterim." dedi.


"Ortaçağ zihniyeti kavramıyla Müslümanların güçlü olduğu dönem kastediliyor"

"Ortaçağ zihniyeti" kavramını kullananların neyi kast ettiklerini bildiklerini dile getiren Gül, "Onlara soracak olsak da ne diyeceklerini biliyoruz ama Ortaçağ zihniyeti kavramı, bazı çevrelerin İslamiyet'i karalamak amacıyla Peygamber Efendimiz'in yaşadığı o dönem sonrasındaki Müslümanların var olduğu, güçlü olduğu o dönemi karalamak ve insanların İslam'la buluşmasını, Müslümanların yaptığı güzellikleri öğrenmesini engellemek amacına yönelik ortaya çıkan bir kavramdır. Bir de tabii Ortaçağ dönemindeki Batı dünyasına baktığımız zaman hakikatin nasıl ki İslam öncesi dönem bir cahiliye dönemi ise o günkü şartlarda Batı dünyasının da bir cahiliye dönemini yaşadığını net bir şekilde görüyoruz. İnsanlık İslamiyet'le, Kur'an-ı Kerimle, Sünnet-i Nebevi ile birlikte başta Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam olmak üzere Sahabe-i Kiram, Tabiin ve ondan sonra O'nun yolunu izleyen insanların etkisiyle büyük bir medeniyet kuruldu." diye konuştu.

"Ortaçağ geriliği aslında bu insanların savunduğu, değer verdiği döneme ilişkin kullanılabilir"

"Ortaçağ zihniyeti" benzetmesiyle kastedilenin İslam olduğunun altını çizen Gül, oysa niteledikleri şeyin aksine İslam medeniyetinin insanlığa aydınlık bir yol gösterdiğine dikkat çekti.

Gül, "İslam medeniyeti, 'Ortaçağ' diye bazılarının küçümsediği o dönemde kuruldu. Yani hem İslamiyet öncesinde toplumun ne kadar geri bir yapıda olduğunu cahiliye dönemindeki uygulamalarıyla biliyoruz. Batı dünyasına da baktığımız zaman eğitim öğretimin namına pek bir şeyin olmadığını, insanların gerek tıbbi alanda gerek eğitim ve ilgili kurumlar itibariyle olsun alabildiğine çok geri bir noktada olduğunu hepimiz biliyoruz. Varsa eğer bir 'Ortaçağ geriliği', bunu iddia eden zihniyetteki insanların savunduğu, değer verdiği döneme ilişkin kullanılabilir. Ama buna rağmen biz hiç kimseyi suçlama yoluna girmeden İslam'ın yolunun apaydınlık bir yol olduğunu, apaçık bir hakikat olduğunu ifade etmek isteriz. Bizim Ortaçağımız çok onurludur, nuranidir, apaydınlıktır, asla karanlık değildir. Karanlıkta debelenen insanlar varsa, apaçık bir şekilde güneş kendisini izhar ederken gözünü kapatarak kendine karanlık yapan, kendi dünyasını karartan insanlar varsa onlara da biz üzülürüz, acırız ve gözlerini açarak aydınlıkla, hakikatle temas kurmalarını isteriz. O yönüyle bu kavramı kabul etmediğimizi reddettiğimiz ifade etmek isteriz." dedi.

"İnsanlar birbirini sevsin, kucaklaşsın, paylaşımcı bir şekilde yetişsin istiyoruz"

Değerler eğitimi kapsamında çocuklara ne öğrettikleri konusunda örnekler veren Gül, "Onların Ortaçağ zihniyeti karanlığı dediği şey 'büyüklerine karşı saygılı ol' diyoruz. Çocuklarımıza bunu öğretiyoruz. 'Yalan söyleme' diyoruz. 'Arkadaşının dedikodusunu yapma' diyoruz. 'Fedakârlık yap' diyoruz. 'Gerektiğinde insanlar için fedakarlıkta bulun, yardımlaşma duygusunu yitirme' diyoruz. 'Merhamet senin en temel unsurun olsun, adalet vazgeçilmez esasın olsun' diyoruz. İnsanlar birbirini sevsin istiyoruz, kucaklaşıp paylaşımcı bir şekilde yetişsin istiyoruz. Sorumluluklarını bilen insanlar olsun, aynı zamanda hakkını da koruyan insanlar olsun. Yani değerlerimiz ve Rabbiyle irtibatını sağlıklı bir şekilde kursun. Peygamberini sevsin, vatanını, milletini, dinini, değerlerini sevsin, ona bağlı olsun istiyoruz. Bu eğer Ortaçağ zihniyeti ise böyle bir zihniyetle biz iftihar ederiz. İslami değerler evrensel değerlerdir. Hiçbir çağla hiçbir zamanla sınırlı değildir. Bu evrensellik İslami ve insani hakikattir. Hazreti Âdem'den gelmiş, Peygamber Efendimiz'de en muhkem bir şekilde tescillenmiş, şekillenmiş, Kur'an-ı Kerim ve Sünnet ile, alimler aracılığıyla da günümüze kadar gelmiştir, kıyamete kadar da devam edecektir. O yüzden bu güzellikleri biz hep korumaya devam edeceğiz. İnsanlar ne derse desin önemli değildir." vurgusunu yaptı.


"Öğretmenlik dünyanın en zor işlerinden birisidir"

Hakikatleri anlatmada, çocukların dış dünyadaki eğitmeni olan öğretmenlere büyük görevler düştüğüne işaret eden Gül, "Küçük kalkar büyüğe bakar" sözüyle öğretmenlerin çocuk ve gençler için önemli bir rol model olduğunun altını çizdi.

Gül, "Anne-babanın, abinin, kardeşlerin, büyükanne ve büyükbabaların örnekliği ile başlayan eğitim öğretim süreci, çocuğun okula geçmesiyle birlikte artık yepyeni bir kahramanı var. Bu kahramanlar öğretmenlerimiz. Hakikaten öğretmenlik dünyanın en zor işlerinden birisidir. Tüm öğretmenlerimizin hedefi de aslında iyi, dürüst ve çalışkan, kötülüklerden, yanlışlıklardan uzak talebeler yetiştirmektir. Bu açıdan da tabi öğretmenlerimizin örnekliği çok büyük önem kazanmaktadır. Anne babayla birlikte öğretmen önemli bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Biz de şöyle geçmişimize, öğrencilik dönemimize baktığımız zaman pek çok uygulamamızı ailemizden, sonrasında da okul ortamında öğretmenlerimiz, abilerimiz, ablalarımız ve aile içerisinde büyüklerimizden; sonra içinde bulunduğumuz çevrenin de etkisiyle davranışlarımızı şekillendirmeye başladık. İlkokul döneminde her gün dersimize giren öğretmenimizin bize empoze ettiği anlayış, güzellikler ve onun olumlu örnekliği muhakkak biz büyüdükçe, yaşımız ilerledikçe farklı öğretmenlerin de eğitim öğretim süreci içerisinde yer almasıyla birlikte iyi bir şekilde pekişiyor." ifadelerini kullandı.


"Okulda öğretmeninden idarecisine, güvenlikçisinden hizmetçisine kadar herkes örnek olmalı"

Öğretmenlerin çocukların hayatlarına etkilerini anlatmaya devam eden Gül, şöyle konuştu:

Hiçbir öğretmenimiz öğrencisinin yalancı olmasını, kötü yola düşmesini, yanlış iş yapmasını istemez. Bu anlamda öğretmenlerimiz de iyi ve güzel insan yetiştirmek, değerlerine saygılı insanı yetiştirmek için gayret eder. Zaten Milli Eğitim Temel Kanunu'nda da öğrencileri milli ve manevi değerlere bağlı bir şekilde yetiştirmek aynı zamanda öğretmenin görevleri arasında yer alır. Bu yönüyle de branşı ne olursa olsun kendi değerlerimizi, güzelliklerimizi aktarmalıyız. Matematikçi, fizikçi veya din kültürü ahlak bilgisi öğretmeni de olsak fark etmez biz bu ülkeye ait insanlarız ve bizi bağlayan değerlerimiz var. Bizim geçmişten devraldığımız güzelliklerimiz var. Yasaların da bize vermiş olduğu bir sorumluluk var. Gençlerimizin çalışmasını, başarılı olmasını ve iyi insan olmalarını sağlamak için her bir öğretmen hatta sadece öğretmenler değil, idarecilerimiz, okullarımızda çalışan personele kadar yani oradaki güvenlikçiden tutun da hizmetçisine, öğretmeninden idarecilerine varıncaya kadar aslında hepimizin bir örnekliği söz konusudur.
"Sağlıklı, birbirini seven, sayan bir toplumun inşasında öğretmenlere büyük görevler düşüyor"

Okul müştemilatında yer alan tüm personelin çocuklar için birer örnek olduğuna dikkat çeken Gül, bu yüzden o alanda görevli olan tüm insanlara sorumluluk düştüğünü söyledi.

Çocukların bazen farkına bile varmadan büyüklerini taklit ettiklerini bilmek gerektiğinin altını çizen Gül, "Bu yönüyle oturmamıza, kalkmamıza ve konuşmamıza dikkat etmemiz gerekiyor. Kullandığımız kelimelere, verdiğimiz örneklere tüm bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Bunlarla birlikte güzellikleri öğrencilere aktardıkça bu devamlılık arz eden bir husustur. Çocuklar tabii bilerek veya bilmeyerek yanlış alanlara kayabilir. Yanlış çevrenin etkisiyle farklı sebeplerden dolayı bazı savrulmalar yaşayabilirler. Bunları derleyip toparlayacak olan yine okuldaki öğretmenidir. Öğretmenler aile desteğini de alarak çocuğu yetiştirmelidir. Bu anlamda hepimizin örnekliği kesinlikle çok önemlidir ancak temelde bizi şekillendiren anne babayla birlikte öğretmenlerimizdir. O yüzden sağlıklı, birbirini seven, sayan bir toplumun inşasında kıymetli öğretmenlerimize büyük görev düşüyor. İnşallah çocuklarımız fıtratları üzere yetişirler ve insanlığa faydalı evlatlar olurlar." temennisinde bulundu. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.