Dokunmatik Bireylerin Fobisi: Netlessfobi

Dokunmatik Bireylerin Fobisi: Netlessfobi

Dijital teknolojinin günden güne gelişmesiyle beraber artık her kullanıcı bir dijital kimliğe büründü. Dünya kullanma kılavuzu olmayan dijitale hazırlıksız yakalandı.

Dijital teknolojinin günden güne gelişmesiyle beraber artık her kullanıcı bir dijital kimliğe büründü. Dünya kullanma kılavuzu olmayan dijitale hazırlıksız yakalandı. İnsanlar kısa sürede akıllı cihaz sahibi olup bir anda sosyal medya hesapları kurarak birbirini takip etti. Tüm insanlık sosyal ağları sevmeye başladı ve bu sevginin sonucunda sosyal mecralar kar topu gibi yuvarlana yuvarlana çığ etkisi yarattı. Dijital hayatın bu kadar sevilmesinin ve benimsenmesinin en büyük faktörlerinden biriside kullanıcıların düşüncelerini rahat ve özgür bir şekilde ifade edebilmesidir. Sosyal mecralar, internetin renkli ve hareketli dünyası tüm insanlığı gerçek hayattan alıkoyarak ekrana süslü altın zincirlerle bağladı. İnsanlar aslında teknolojik araca değil internet aracılığıyla bu araçları çağdaş ve teknolojik olarak konumlandıran ve yöneten yapıya bağlı hale geldiler. Dijital kapitalizm böylece bir taşla iki kuş vurarak insanları kendisine bağımlı hale getirerek pastadan kendisine düşen büyük payı cebine indirdi.

İnsanlar oturdukları yerden, dünyayı avcunun içindeki cihazdan gezdi, gördü, yorumladı. Ekranların cafcaflı ve hareketli şatafatı akılları başlardan alıkoymakla kalmadı aynı zamanda aile hayatından, iş düzenine, eğitim-öğretim hayatından, dini görevlerini yerine getirmeye kadar insanı bireysel ve toplumsal ir çok sorumluluğundan ya alıkoydu ya da yapması gerekenin daha azı bir uğraş göstermesine neden oldu. İnsanlar dünyayı tanıdı ama ailesini ve çevresini unuttu. İnsanlık modern çağda şunu gördü; ucuz olan teknoloji insanlığa çok pahalıya mal oldu ve olmaya devam ediyor. Belki de insanlık var olduğu günden beri kendisine pahalıya patlayan ama bu kadar erişmesi kolay ve ücretsiz başka bir felaketi yaşamadı.

Özellikle derslerin online yapıldığı, iş hayatının evden yürütülmeye çalışıldığı bu dönemde teknoloji ve internet bağımlılığı had safhaya ulaştı. Eve kapanma dönemi dijital kullanımı arttırdı. Dijital televizyon platformları rekor seviyede aboneler almaya başladı. Dijital göçler başladı ve bu süreci atlatma adına hayatımızdan bir saat daha almaya başladı. Dijital medya kullanımı ve bağımlılıkta kötüye kullanım çok daha arttı. Önceden çocuğunun telefon ve bilgisayar karşısına oturmaması için elinden gelen gayreti gösteren bu uğurda mücadele eden aileler, bu süreçle birlikte çocuklarını ellerinden tutarak zorla ekran başına oturttu. Kendisi de çocuğunun ekran başında saatlerce oturması için çocuğun başına bekçi oldu. Bu süreçte evde olan büyüklerin bağımlılığı ise can sıkıntısıyla başladı. Kaliteli bir uğraşı olmayan kişiler ilk adımla ‘bakalım burada ne oluyor?’ diyerek merakla girdiği sosyal mecraların zamanla bağımlısı oldu. Başta kafa dağıtmak ve eğlenmek için ekran başında geçirilen sürenin zamanla daha fazlası istenmeye başlandı. İnsanlar yalnızlaştıkça teknolojiye sarıldı, teknolojiye sarıldıkça doyumsuz hale geldi. Bu doyumsuzluk beraberinde bağımlılığı getirdi.

Yeni nesil hastalık olan dijital bağımlılık aslında kişinin ekran başında çok uzun süre vakit geçirmesi değildir. Ekran başındaki sürenin kişinin elinde olmaması ve kişinin otokontrolünü sağlayamaması durumudur. Bu durumun bir çeşit bağımlılık olarak ifade edilmesinin en belirgin verisi, kişinin internet başında farkında olmadan aşırıya kaçan ve çok fazla zaman harcamasından meydana gelmektedir. Bu bağımlılık bireyin sosyalleşme, kendini iyi hissetme, belirli bir gruba dahil olabilme yetisini, beğenilme iç güdülerinin ihtiyacını karşılar duruma gelir. Bu ihtiyaç, kişinin gerçek hayatında elde edemediği ya da kazanamadığı sosyalleşmenin, gerçek olamayan sanal ortamda gidermek istemesi şeklinde düşünülebilir. Bağımlı olan kişi sosyal medya platformları ve internet oyunları aracılığıyla, gerçek hayatta ulaşamadığı sosyalleşmeye bu ağlar sayesinde ulaşmaya çalışmakta ve kendini tatmin ve doyuma ulaştırmak istemektedir. Yani dünyayla barışık olma isteğini dünyaya küserek gerçekleştirmeye çalışmaktadır.

Bireylerin sosyalleşme olarak algıladıkları, yeni moda dijitalin sanal iletişim olanaklarını devamlı kullanma arzusu içinde olmaları durumudur. Bu durum bazen de tam tersi, kişilerin birbirleriyle yüz yüze kurduğu gerçek hayattaki iletişimlerden uzaklaşmak istemesi, kişiliğini ve kendi benliğini saklamak amacında ortak bir ortam olan internete sığınmak istemesidir. Bu da insanları internetsiz kalmamaya ve internetsiz bir ortamda olmaktan korkar hale getirmektedir. İnternet ve teknoloji bağımlıları diğer bağımlılarda olduğu gibi bağımlısı olduğu ekrana ulaşamadığında yoksunluk yaşamasıdır. İngilizce “Being NetlessFobia” olan ve “İnternetsiz Kalma Korkusu” anlamında kullanılan Netlessfobi kavramı bir benzetmelerden ve varsayımlardan yola çıkarak belirli yönleriyle fobik özellikler göstermiş, kişilerdeki ruhsal ve psikolojik sıkıntıları açıklamak için ortaya konulmuş bir kavram olmuştur. Netlessfobi kavramını bir fobi olarak sunmak pek mümkün görünmemektedir. Fakat “İnternet Bağımlılığı” ve “Nomofobi” ile ele alındığında bu iki kavram birbirlerini tamamlayıcı ve bütünleyici bir görev üstlendikleri söylenebilir. İnternet bağımlılığında yer alan gereğinden fazla internet kullanımı, internet tüketiminden daha öte bireyin internetsiz ortamlarda kalamaması ve bu durumdan fazla rahatsız olması, fazla endişe içinde bulunmasıdır. Normal bir şekilde internet kullanmanın yanı sıra Netlessfobiyi bir kavram haline getiren ana unsur bu kullanımdan farklı olarak, internette yoğun zaman geçirilmesi olarak konumlandırılır. Netlessfobi farkını ve anlaşılırlığını bu unsurla öne sermektedir. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de bu durum farklı olarak konumlandırılamaz. Sosyal medya, sosyal medya hesapları, kablolu ya da kablosuz tüm veriler kısacası internet olgusu, dünyayı küçültmektedir.

Günümüz dünyasında teknolojik araçlara sahip olmamak kişide bir eksiklik, kusur olarak görülür hale gelmiştir. Bu düşünceyle hareket eden bireyler dijital araçlarına kendi yemeklerinden evlerinden uykularından daha değer vermekte, hayatlarının en önemli parçası haline getirmektedirler. Asgari ücretle çalışıp binlerce liralık telefonu taksitle alan insanları etrafımızda sıkça görüyoruz. Bu durumun sonucunda ise kişide bağlılık durumu ortaya çıkmaktadır. İnternet kullanmak bir bağımlılık olmasa da bunu çok abartı kullanmak bireyde çıkılmaz yollara kadar gitmektedir. Bu çıkılmaz yollar ise Netlessfobi olarak karşımıza çıkan internetsiz ortamda psikolojik olarak rahatsızlanan bireyleri ortaya koymaktadır. Birey artık bu dijital toplumda kendini ne kadar özgür hissetse de işin hakikatinde iki katı daha kapana sıkışmış haldedir.

Bakalım, bu teknoloji sevdası başımıza daha ne işler açacak?

Ali Tarhan

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.