
Haktan yana gazeteciliği ilke edinen Doğruhaber, yayın hayatında 15 yılı geride bıraktı
4 Nisan 2008 yılında önce haftalık olarak yayın hayatına başlayan ve 2016 yılında günlük olarak yoluna devam eden Doğruhaber Gazetesi, maddi sıkıntıların yanında uğradığı baskı ve sindirmelere rağmen haktan yana tavır alarak yürüttüğü yayın hayatında 15 y
Yaptığı haberler ve attığı manşetlerle her zaman dikkatleri üzerine çeken Doğruhaber, bir dönem FETÖ'nün baskılarına da maruz kaldı. Dağıtımcılarının polis takibine maruz kaldığı, temsilcilerinin tehdit edildiği, merkezinin FETÖ'cü polisler tarafından basılarak yayınlarına el konulup kimi yazanlarının gözaltına, kimisinin cezaevine atıldığı gazete, sürdürülen tüm baskı ve sindirme politikalarına rağmen haktan yana tavır almaya, mazlumların yanında yer almaya devam etti.
Türlü zorluklarla geride kalan 15 yıllık yayın hayatına dair İLKHA muhabirine konuşan gazete yetkilisi ve çalışanları, hak bildikleri yoldan asla taviz vermeden yollarına devam edeceklerini, gazetenin bir mektep görevi görerek birçok kişiyi yetiştirdiğini, yetiştirmeye de devam edeceğini söylediler.
Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan
"Haktan yana tavır alarak kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirdik"
4 Nisan 2008'de yayın hayatına başlayan gazete ile amaçlarının haberleri doğru bir şekilde kamuoyuna ulaştırarak Allah'ın rızasını kazanmak olduğunu belirten Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan, "Biz objektifliği tarafsızlık olarak değil haktan yana olmak olarak görüyoruz. Haberlerimizde, söylemlerimizde bunu dile getirdik. Elhamdülillah o günden bugüne de attığımız manşetler, yaptığımız haberler, kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirme görevi görüyor. Yalan ve iftiralar atan medyayı da susturmaya yönelik güzel işlere imza atmaya çalışıyoruz." dedi.
"Eski Türkiye günlerinde yapılan haberlerle insanlar kendilerini savunamaz duruma düşüyordu"
İnsanları mahkûm eden, kendilerini, savunacak alan bırakmayan 28 Şubat dönemindeki gazetecilik ile günümüz gazeteciliği arasında büyük bir fark oluştuğunu hatırlatan Özcan, "Hakkı gören medyanın sesinin daha fazla olduğunu görebilmekteyiz. Eski Türkiye günlerinde, insanları mahkûm edici haberler, başlıklar ve söylemlerle insanlar mağdur ediliyordu. Yapılan haberlerle insanlar kendilerini savunamaz duruma düşüyordu. Bu, o dönem medyanın işiydi. Gazeteciliği çıplaklık, yalan haber üzerinden sürdürebilmek ya da rant aracı olarak görmekten öteye geçmiyordu. Elhamdülillah şu anda bizim yaptığımız ve muadilimiz olan kimi gazeteler, doğruları veriyor ve geçmişte yapılan yanlışlara düşmemek için ellerinden geleni yapıyorlar." diye konuştu.
"FETÖ'cü polislerin baskılarına rağmen hakkı haykırmaya devam ettik"
Yaptıkları yayınlar sebebiyle gazetelerinin FETÖ'cü polisler tarafında ciddi baskılara maruz kaldığını söyleyen Özcan, "FETÖ'nün çok yoğun, belki de devletin kılcal damarlarında olduğu dönemde bu gazeteyi çıkardık. Baskılar gazetemize de yansıdı. Bazı yazarlarımız gözaltına alındı, cezaevine atıldı. Esener'deki binamıza baskın yapıldı, hatta molotoflu saldırıya maruz kaldık. Temsilcilerimiz ve temsilciliklerimiz takip, saldırı ve tehditlere maruz kaldı. 'Doğruhaber'i dağıtırsanız sonunuz iyi olmaz' tarzında tehditler yaptılar. Ya da gözdağı vermek için bir temsilcimizi polis ekipleri takip ediyordu. Bunlar FETÖ'nün polisleriydi. Tüm bu baskı ve zorluklara rağmen yılmadık, bu işi en güzel şekilde yapmak adına mazlumun yanında, zalimin karşısında hakkı haykırmaya devam ettik." şeklinde konuştu.
"Hakikate dayalı bir gazeteciliği sürdürmeye devam edeceğiz"
Yola çıktıkları ilk günkü amaç ile hak bildiklerinden ayrılmadan yürümeye devam edeceklerini kaydeden Özcan, son olarak şunları söyledi:
"İlk günkü amacımız ne ise aynı amaç uğruna gidebildiği yere kadar bu işi sürdürmeye çalışacağız. Maddi sıkıntılar belki bizi tökezletebilir ancak doğru bildiğimiz hakikatleri yayınlamamızı hiç kimse engelleyemeyecek. Gazeteciliği objektiflik süsü altında yapmaya çalışan kartel medya ya da bir yerlere dayanmış medyanın aksine objektifliği hakikate dayalı bir gazeteciliği sürdürmeye devam edeceğiz. Mazlumun yanında, zalimin karşısında olacağız. Allah'ın izniyle hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmadan bu işi yapmaya çalışacağız."