Halk Ant dayatmasını kabul etmiyor

Halk Ant dayatmasını kabul etmiyor

Danıştay’ın “öğrenci andı” kararına tepki gösteren Siirt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Ünalan, bunun dayatma olduğunu ve halkın dayatmaları kabul etmediğini söyledi.

Siirt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Ünalan, Danıştay’ın “öğrenci andı” kararına ilişkin İLKHA’ya değerlendirmelerde bulundu.

“Yüzde 95’i Müslüman olan ve bu bölgenin ekseriyeti Kürt olan bu halkın çocuklarına ‘Ben Türküm’ diye dayatırsanız, terörü teşvik etmiş olursunuz.” diyen Ünalan, yemin metninin toplumun inancına ve demografik yapısına da ters olduğunu söyledi.

Müslüman halka uygun yeminlerin okutulması gerektiğine vurgu yapan Ünalan, bu yeminin şekli ve usulü Müslümanların inancı, örfü ve geleneği ile bir alakasının olmadığını söyledi.

Ünalan, “Andın biçimi ve şekli aslında Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır. Halkımızın büyük bir kesimi Müslüman bir halktır, şimdi Müslüman halka uygun yeminlerin olması gerekir. Eğer bir yemin söz konusu ise Müslümanlara uygun bir yemin olması lazım. Yeminin şekli, usulü Müslümanların inancı, örfü, geleneği ile bir alakası yoktur. 2’ncisi ant deniliyor. Yani yemin, şimdi siz çocuklara neyi yemin ettireceksiniz, hangi yemini ettireceksiniz? Çocuk bir kere yeminin ne olduğunu bilmiyor. Bunun farkında değil, 3’üncü bir hususta toplumun inancına ve demografik yapısına terstir. Bu yeminin demografik yapısına ters olduğu sabit ve tescillidir.” dedi.

“Bu dayatmadır ve halk dayatmaları kabul etmiyor”

Güneydoğu halkının ekseriyeti Kürt olduğunu hatırlatan Ünalan, “Şimdi siz ekseriyeti Kürt olan bu halkın çocuklarına ‘ben Türküm!’ diye dayatırsanız, terörü teşvik etmiş olursunuz.” dedi.

Bu yeminin bir dayatma olduğunu söyleyen Ünalan, konuşmasına şu şekilde devam etti, “Siz, dağların tepelerine ‘Ne mutlu Türküm diyene yazarsanız, bu demografik yapısı farklı olan Kürtleri veya farklı ırkları tahrik etmiş olursunuz.’ Çünkü bu bir dayatmadır ve bu halk dayatmaları kabul etmiyor. Halk dayatmayı, baskıyı kendi ruhunda, benliğinde ve özünde kabul etmiyor. Yıllarca bir dayatma oldu Güneydoğu’da, sonucu ne oldu? Türkiye geri kaldı, halk kaybetti, inancımız, ahlakımız, örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz kaybetti. Bütünlüğümüz bozuldu, ahlakımız dejenere oldu.”

“Danıştay’ın ‘doğru’ olması lazım”

“Eğer birileri doğruyum demesi gerekiyorsa bunu halkı yönetenlerin demesi gerekir.” diyen Ünalan, “Eğer birileri bu yemini edecekse, yani doğruyum diyecekse ilk önce milletvekilleri etmesi gerekiyor. Çünkü halkı yöneten bunlar. Bakanların üst düzey bürokratları, hatta Danıştay’ın bu yemini etmesi lazımdır. Şimdi yıllarca Türküm, doğruyum, çalışkanım dedik ve vardığımız nokta ne, nereye vardık, hani doğruluğumuz nerede? Türkiye’de anket yapılıyor. Müslüman bir halk; ama bir birine güvenenlerin oranı yüzde 2. Yüzyıldır doğruyum, çalışkanım diyorsun, dayatıyorsun peki doğruluk nerede? Hükümet; halkı dinlemeli ve halkın inancına, kültürüne uygun yasalar çıkarmalıdır. Halk da bilinçli olmalı kendi değerlerine, kutsallarına sahip çıkmalı ve haksızlığa karşı direnmelidir.” dedi.

Sistemin toplumun yapısına uymadığını ve toplum da laikliği kabul etmediğini dile getiren Ünalan, hükümetin de halkı dinleyerek inancına ve kültürüne uygun yasaları çıkartması gerektiğini söyledi.

İLKHA

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.