HÜRRİYET VE ANAYASA BAYRAMI

Yaşı biraz büyük olanlar bilir, Türkiye’de 27 Mayıs günü de resmi bayram olarak kutlanırdı.
Bayramın ismi de “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” idi.

27 Mayıs 1960’da gerçekleştirilen askeri darbe sonrası mevcut hükümet düştü, yargılamalar sonunda Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi.
Darbeden sonra 235’i general olan 3500 subay görevden alındı.1402 öğretim görevlisi ile 520 hâkim ve savcının da görevine son verildi.
Darbeciler, sağlığında her türlü eziyete maruz bırakılan Bediüzzaman’ın na’şına da tahammül etmediler. Tarihe geçecek bir zulme imza attılar.

Bediüzzaman’ın na’şı Urfa’daki mezarından alınarak bilinmeyen bir yere götürüldü.
Darbe, haksızlık ve hukuksuzluk demekti ve darbeciler bunu herkese hissettirdiler.
Baskıların, zindanlara atılanların haddi hesabı yoktu.
Ama bir “Sivas Kampı” olayı var ki söz etmeden geçmeyeceğiz.

Askeri darbe sonrası büyük oranda Kürt bölgelerinden toplanan 485 kişi Sivas Kabakyazı’da 5. Er Eğitim Tugayı’nda askeri garnizon içindeki bir tür esir kampında dokuz ay süren bir esarete tabi tutuldular.
“Neden cezaevi değil de askeri garnizon?” dediğinizi duyar gibiyim.
Askeri darbe sonrası te’dip usullerinden biri diye düşünebilirsiniz.

Ya da geride kalanlara ve kampa alınmayanlara açık bir gözdağı olarak da algılanabilir.
Gerçek olan şu ki 485 kişi 9 ay boyunca bir askeri kampta tutuldu.
Nevzat Çiçek’in aktardığına göre içlerinde çok sayıda Nurcu da varmış.
Aslında kampta isimleri size de tanıdık gelecek olan çok isim var.

“AK Parti’de Adana Milletvekili olan Dengir Mir Mehmet Fırat’ın dedesi Zeynel Turan, Cem Vakfı Başkanı İzzetin Doğan’ın babası Hasan Hüseyin Doğan, Sedat Bucak’ın babası Hakkı Bucak, HAKPAR eski Genel Başkanı Sertaç Bucak’ın babası ve Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi kurucu başkanı Faik Bucak ve diğer Bucak’lar, Şeyh Said’in çocukları Şeyh Ali Rıza ve Şeyh Selahaddin Efendiler, Van’dan Kinyas Kartal ve diğer Kartallar,
Hakkâri’den Ertuş’lar, Ağrı’dan Öztürk’ler,
 
Diyarbakır’dan Ensarioğullar’ı, Elazığ’dan Septioğulları, Erzurum’dan Nurcu Mehmet Kırkıncı, Diyarbakır’dan Nurcu Mehmet Kayalar, Bayburt’tan Demokrat Parti yöneticisi olan Baki Tuğ’un babası Necati Tuğ, Mardin’den Zeynel Abidin Erdem’in amcası Bahattin Erdem ve avukat M. Necati Kerimoğlu, Ağrı Tutak’tan Kazım Yıldırım, Malatya’dan Sait Çekmegil, Van CHP Milletvekili Tevfik Doğuışıker,
Diyarbakır’dan Bozo Kemal lakaplı Kemal Yıldırım, Cemil Küfrevi, Batman’dan Sait Ramanlı, Kudbettin Septioğlu, Zeynel Abidin İnan, Mustafa Işık, Rıfat Ökten, Turhan Bilgin gibi birçok tanınmış sima bulunmaktaydı.”
Dokuz ayın sonunda bunlardan 55 kişi sürgüne gönderildi.

Dönemin basınında ağalık ve şeyhliğin sona erdirildiği iddia edildi.
Yine darbecilerin isteği üzerine yeni bir anayasa yapıldı.
Ve 27 Mayıs günü resmi bayram ilan edildi.

“Hürriyet ve Anayasa bayramı.”
Tam yirmi yıl devam etti bu bayram(!).
Bu halka başbakan ve bakanların idam edildiği, tasfiye, sürgün ve çok sayıda insanın zindana atıldığı bir günü bayram diye kabul ettirdiler.
Bu bayram 12 Eylül 1980 darbesine kadar devam etti.
12 Eylül cuntası anayasayı feshettiği için “Anayasa bayramı” kutlamasının saçmalığını fark etmiş olmalı ki 27 Mayıs bayramını kaldırdı.

Yine tasfiyeler yaşandı, yine zindanlar doldu.
Siyasilerden idam edilen olmadı, ama zindanlarda çok sayıda insan işkenceden dolayı hayatını kaybetti.
12 Eylül bayram ilan edilmedi.

Belki de cuntacıların tek olumlu yönü bu idi.
Düşünebiliyor musunuz, 27 Mayıs bayramını kaldırmayıp 12 Eylül’ü de bayram ilan etselerdi neler olurdu?!
Birileri 28 Şubat’ı, birileri de 27 Nisan’ı bayram ilan ederdi.

Alternatif bayram kutlamaları ile memleketin ne hale gelebileceğini varın siz hayal edin.
 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.