Irak’ta neler oluyor?

İçinde bulunduğumuz 2019 yılı itibariyle Irak’ta petrol ihracatı 6,5 milyar dolara ulaştı. Bu kadar yüksek gelirli bir ülkede gençler işsizlikten dolayı sokaklara dökülüyorsa burada ciddi bir dengesizlik var demektir. Sosyal medya üzerinden organize olan Iraklı gençler, 1 Ekim’de, başta Bağdat Tahrir Meydanı olmak üzere çeşitli şehirlerin meydanlarında toplanarak gösteriler başlatmışlardır. Diğer Arap baharındaki ülkelerde olduğu gibi, Irak’ta da sert karşılık gören göstericilerden pek çoğu yaralanmış, resmi açıklamalara göre yirminin üzerinde öldürülen var.

Burada dikkat çeken husus, sokağa çıkan gençlerin çoğunun üniversite mezunu olmalarıdır. Yüzde 25’lik bir oran ile dünya ortalamasının iki katına ulaşan işsizlik sorunu vardır. Irak’ta sokaklara dökülen işsiz gençleri anlamak gerek. Fakat sorun sadece bu mudur? Elbette ki değil. Birçok sorunla birlikte asıl sorun 2003’ten beri hâlâ bir devletin net olarak kurulamamış olmasıdır.

Bu meselenin anlaşılması için biraz geriye gittiğimizde; ABD 1984 yılına kadar el altından beslediği Saddam’ı daha sonra İran’a karşı aleni olarak desteklemeye başlamıştı. İran ile Irak arasında kapışmayı yeğleyen ABD,  kendisini “büyük şeytan” olarak gören İran’ı Saddam eliyle terbiye edecekti. Fakat bu plan tutmadı ve Saddam’dan umudunu keserek farklı hesaplara geçildi. 2003 yılında bu zemini buldu ki Saddam’ın ipini çekmeye karar verdi. Mart 2003’te başlayan ve bir ay içinde Saddam yönetiminin devrilmesi ile sonuçlanan harekât ile Irak’ta askeri işgal gerçekleşti ve o günden beri Iraklılar ABD cehenneminden kurtulamadılar.  

Oluşan fitneyle birlikte Irak’ta asırlardır birlikte yaşayan farklı gruplar müşterek devlet oluşturma konusunda ilkesel birliktelik sağlayamadılar. Her biri ülkenin kaynaklarını paylaşım konusunda kendi hakkından fazlasına talip oldu. Bu çarpık durum, uzlaşacak bir ittifak sisteminin kurulmasına engel olduğu gibi, idareyi ele geçirenlere diktatörlük ve yolsuzluk yapabilme imkânı vermiştir. ABD’nin hazırlayıp Iraklıları icbar ettiği anayasa da sistemin beceriksiz, ehil olmayan insanların eline geçmesine sebep olmuştur.

Bugünlerde gittikçe artan Irak’taki gösteriler, meydanlarda hak talep etmeler, toplumsal bir gelişmeyi temsil etse de; Arap Baharı göstermiştir ki, Ortadoğu’da bu tür hak talepleri sonuç vermemektedir. Bunun bir dizi sosyolojik, dini-mezhebi daha doğrusu iç dinamiklerden kaynaklanan sebepleri vardır. Ancak asıl mesele bu hareketlerin olgunlaşmadan birileri tarafından kolayca istismar edilmesi veya birileri tarafından mecrasından kaydırılmasıdır.

Sonuç olarak; Arap Bahar’ının başladığı Tunus’ta hâlâ barış sağlanamadı; Mısır’da yaşananlar ortada, Suriye ve Yemen’de savaş devam ediyor. Bu yüzden ne Irak’ın ne de bölgenin yeni bir Arap Bahar’ına tahammülü olmayacaktır. Temennim bölgede aklıselim ile hareket eden müşterek bir iradenin tecelli etmesi, bölge ülkelerinin de Irak’tan gelen bu sonuçlardan ders çıkarmasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.