Kadınlar Hakkında Allah’tan Korkunuz!

Kadınlar Hakkında Allah’tan Korkunuz!

Bir mücevher, ancak o mücevherin hakikatini ve kıymetini bilenin yanında bir değer ifade eder.

Bir mücevher, ancak o mücevherin hakikatini ve kıymetini bilenin yanında bir değer ifade eder.

Onun kıymetini bilmeyen, mahiyetini kavrayamayan için o, sadece bir taş parçasıdır…

Yine o değerli mücevherin kıymetini bilen, onu iyi işler; hassas davranır, zarar vermeden kıymetine  hürmeten en güzel motifleri nezaket ve zarafetle  nakşederse, kıymetine kıymet katar. Böylece paha biçilemez bir hazineye dönüştürür.

Kadın da tıpkı böyledir.. Yüce Rabbimizin yarattığı en büyük hazinedir…

Annedir, eştir, evlattır, bacıdır, abladır, teyzedir, haladır…

Ancak kıymetini bilen, hürmetine riayet eden asil insanların yanında değeri bilinir, izzeti korunur.

Kıymetini bilmeyenin yanında değersizleşir, hürmetini korumayanın yanında yaratılış gayesini unutur, tertemiz fıtratından uzaklaşır ve denize düşenin yılana sarılması gibi yanlış adreslerde, yanlış kimliklerde, yozlaşmış duygularla mutmain olmanın arayışı içine girer…

Elbette  kadın önce kendine emanettir, kendi hayatının biricik öznesi, yaşam serüveninin  baş aktörüdür.

Fakat kadın,  yaratılış itibariyle daima destek ve himayeye ihtiyaç duyar. Onun bu yaratılış hakikatine binaen Allah Resulü (ﷺ) şöyle buyurmuştur:

“Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allâh’tan korkunuz! Zira  siz, onları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adını anarak (nikâh kıyıp) kendinize helâl kıldınız” (Müslim)

Son yıllarda  emanet kavramı birilerini çokça rahatsız etse de, bu kavramın altındaki hikmeti kavrayanlar, yeryüzünde kadına verilen hiçbir hakkın buna karşılık gelemeyeceğini çok iyi bilirler.

Zira ‘emanet’ kavramı birilerinin anladığı gibi ‘sahip’ olma anlamına gelmiyor. Aksine emanet kavramıyla kadının Allah’tan (c.c) başka bir sahibinin olmadığı, bilakis onun  ancak Allah’ın  emaneti olduğu hakikati vurgulanıyor.

Emanetin önemini layıkıyla kavrayan bilir ki , emanet kavramıyla kadın aşağılanmamış, aksine kıymetine vurgu yapılarak korunma altına alınmıştır.

Yüzyıllardır toplum nezdinde emanet kavramı, hep önem ve hassasiyeti çağrıştırır. Mesela Anadolu’da söylenen güzel bir deyim vardır; “emanet kıyamettir”. Bu nedenle emanet alınan nasıl alındıysa aynı şekilde asıl sahibine teslim edilir. Hassasiyetle korunur, özenle himaye edilir.

Ayrıca emanet kavramının sadece eşya için kullanılabileceğini düşünmek, dar kalıplı düşüncelerin bir tezahürü olsa gerek…

Örneğin; kendi canımız bile bize bir emanet değil midir?

Bize verilen hava, su, toprak, ağaç, bitki ve daha birçok şey, emanet değil midir?

Tüm emanetlere yapılan hıyanet türevindeki ihmâllerin, zarar mahiyetindeki kusurların hesap gününde,  elbette çetin bir hesabı olacaktır.

Tam da bu nedenle Anadolu insanı emanet kavramını, kıyamet kavramıyla zihinlerine kodlayarak, bu konudaki hassasiyet ve hürmetlerini muhafaza etmeyi başarmışlardır.

Yukarıda zikrettiğimiz Nebevi  tavsiyeye dönecek olursak; bu tavsiye öylesine söylenmiş, yüzeysel bir manayı ihtiva etmiyor elbette.

Bu Aziz Peygamber’in(ﷺ)  ümmetinin erkekleri ve kadınları arasında huzur ve saadetin frekans  ayarlarını, fıtratın yaratılış kodlarını muhafaza etmek için koyduğu Nebevi  bir ölçüdür…

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى

Ve o, hevasından (kendiliğinden) konuşmaz.(Necm,3)

Bu bağlamda Aziz   Peygamber’e  (ﷺ) samimiyetle iman eden ve gönülden bir teslimiyetle itaat etmek isteyenler için benzer tavsiyeleri de görmek mümkün. Gerçi bunlar iman ehli için aynı zamanda birer emirdir:

“Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım.”(Tirmizi)

“Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.” (Tirmizi)

“Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin!”(Ebu Davud)

“Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye ediniz!”

“Mü’min bir erkek, mü’min bir kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, öbüründen memnûn olabilir.”(Müslim)

“Sizin hayırlınız, eşine hayırlı olandır. Ben de eşime karşı sizin en hayırlınızım. Kadınlara ancak iyi insanlar iyi davranır; onlara karşı ancak kötü kişiler, ihanet eder.”

“Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.”(İbn-i Mace)

“Birçok kadın Muhammed ailesine gelerek kocalarını şikâyet ediyorlar. Kadınlarını döven o kimseler, sizin hayırlınız değildir.” (Ebû Dâvûd)

Ayrıca Nisa suresinin 19.ayetinde de Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan hoşlanmadıysanız bile!.. Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur.”

Bu tavsiye ve emirlerden sonra, ister istemez  şu soru takılıyor zihnimize ve gönlümüze…

Acaba bu Nebevi miras müminlerin hayatlarında  nasıl karşılık buluyor?

Veya eğer bulmuş olsaydı, ümmetin kadınları feministlerin, seküler dünyanın modern, kadın avcılarının, sözde kadın hakları  savunucusu- kapitalist sermayenin pazarlamacılarının elinde, bir metaa bir eşyaya, bir oyuncağa döner miydi?

OYSA KADIN EMANETTİ!

Ehline teslim edilmeyen her emanetin zayi olduğu gibi, bu emanetin kutsiyeti de zayi mi edildi?

Ne yazık ki bugün, iman ehlinin yuvalarından uçacak, tuzaklarına düşecek   kızcağızları bekleyen fırsatçı avcılar, pusularını çoktan kurmuş durumdalar!

Bedeni evinde, ruhu orada burada gezinen, fıtratının ihtiyaç duyduğu sevgiyi, saygıyı, muhabbeti, hürmeti bulamayan kadıncağızları bekleyen aç kurtlar, derneklerini , tezgahlarını, ifsat projelerini hazırlamış bekliyorlar!

Hâl böyleyken,  ümmete emanet kadınlar  konusundaki başıboşluklar, türlü  şeytani plan ve projelerin mimarlarının elini kuvvetlendiriyor.

İçeriden kapısı açılmış bir ev  hırsızlara nasıl davetiye çıkarıyorsa, Müslüman yuvalardaki ihmalkârlıklar, kadınlar hakkında Nebevi mirastan nasibini alamayan eşler, babalar, abiler, kardeşler maalesef ki kendi evlerinin kapılarını çirkef emellere, kirli ellere, ahlâk hırsızlarına açarak istemeden de olsa yardım etmiş oluyorlar…

Böylece kadın koca bir münkerat ordusuyla baş başa kalıyor.

Hatırlayalım!

İslam medeniyetinin örnek ve güzide kadınlarının arkasında nice fedakâr, vefakâr, cefakâr , gayretkâr İslam erkekleri vardır.

Hz. Hatice (r.a) gibi donanımlı, çok yönlü, başarılı ve aktif, aynı zamanda takva ve vera sahibi örnek bir şahsiyetin  üzerinde, bir eş olarak Aziz Peygamber’in (ﷺ) izlerini görmek mümkün. Elbette görmek isteyenler için.

Yine aynı şekilde Hz. Meryem (r.a)’nın üzerinde Hz. Zekeriyya (a.s)’nın , Hz. Fatıma (r.a)’nın üzerinde başta  babası Hz. Peygamber’in ve eşi Hz. Ali (r.a)’nin izlerini görmek mümkün…

Tarihe bakarak bu misalleri çoğaltabiliriz.

Kadın muazzam, mukaddes bir tohum gibidir. Verimli bir toprağa ekilir, hikmet, marifet, feraset ve basiretle sulanır-sabır, anlayış ve fedakârlıkla yetiştirilirse, bu tohumdan insan-ı kâmil bir neslin anası vücuda gelir…

Fıtratı korunan, mizacına anlayışla yaklaşılan, karakteri sevgi ve saygıyla ikmal edilen, var olan yetenekleri keşfedilip beslenen, potansiyelini ortaya koyma imkânı verilen, meziyetleri için uygun ortam oluşturulan, her daim Yüce Allah’ın (c.c) emaneti olarak  el üstünde, gönlün en özel yerinde tutulan kadın yaşadığı yurdu, şehri, evi hayr, bereket üzere inşa ve imar edecektir biiznillah…

Her mutmain, başarılı, huzurlu ve donanımlı kadının arkasında mutlaka fedakâr ve samimi bir erkek vardır -ve bu o kadar da imkânsız bir iş değildir…

Kadınlar için yapılmış ve yapılacak tüm ihsanların karşılığı  için Allah’tan (c.c) karşılık beklemek…

Yapılmış ve yapılacak tüm ihmaller için Allah’tan (c.c) korkmak…

Muhakkak ki bu iki formül, birçok sıkıntının kalkmasına ve yine birçok güzelliğin kapısını açmaya vesile olacaktır…

وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ﴿٢١﴾

Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır. (Rum 21)

Rabbimiz bu ümmetin erkeklerini ve kadınlarını, şeytan ve dostlarından korusun, kendi özel himayesinde Nebevi mirasın gölgesine alıp tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olacak örnek aileler olmalarını nasip ve müyesser kılsın!

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.