Pakette en azından ceza indirimi olmalı

Hükümet, ileri demokrasi ve evrensel hukuk ile insan hakları adına zor da olsa bazı adımlar atmaya çalışıyor. Bunları demokrasi adına değil de insan hak ve hürriyetleri adına önemsemek gerek. ‘Niye demokrasi adına değil?’ diye sorarsanız demokrasi ve demokratların Mısır’da verdiği sınavı hatırlamakta yarar olacaktır.

Yüce Allah’ın Ahsen-i takvimle yani en güzel yaratılışla yarattığı insan için atılan bu adımların her birinin değeri elbette ki vardır. İşkencenin önüne geçmek, haksız yere hapis yatanların veya yatacakların bu mağduriyetini bir nebze de olsa sonlandırmak… Bunlardan daha güzel ne olabilir ki!

Ancak düşündüm de bütün bu iyileştirmelerden dışarıdakilerin etkilendiği veya faydalandırıldığı oranda ciddi manada içeridekiler faydalandırılıp etkilendirilmiyor. Gayet tabii ki cezaevindeki işleyişle ilgili kısmi kimi etkilenmeler oluyor, ancak ciddi düzeyde bu iyileştirmelerden, haksız yere 90’lı dönemin “angajman kuralları” ve ideolojisiyle derdest edilen insanların, hak ettikleri ölçüde istifade ettirildikleri söylenemez. Beni bu konuda yerenleri insafa davet edip kendilerinin haksız yere bir günlüğüne değil, bir saatliğine herhangi bir yerde hapsedildiklerini düşünmelerini ve bununla alakalı empati yapmalarını tavsiye ederim.

Ne demek oluyor haksız yere iftira ve insanlıktan nasibini almamış işkence ve eziyetlerle insanları ömür boyu hürriyetlerinden ve bütün haklarından alıkoymak? Bu asla kabul edilemez! “Vardır bir suçu ki içeridedir” diyenlere 28 Şubat ve 90’lı yılları tekrar tahlil etmelerini ve buna göre görüşlerini tesviye etmelerini ihtar ederim, yoksa bu vebalin altından kalkılamaz! ‘Vardır bir suçu’ kolaycılığına kaçanlar, ‘Rabbim aynı akıbeti nasip etsin’ bedduasını hak etseler bile bunu söylemekten yine de imtina edelim. Filistin askısı, boğma, susuz ve aç bırakılma, elektrik şokuna tabi tutulma, eşi ve aileyle tehdit edilme gibi vahşetlerle karşılaşsaydınız şimdi sizin de aynen o anlayamadıklarınız gibi “bir suçunuz” olurdu.

28 Şubat ve öncesinde, devlet içerisine sinmiş derin kirli yapıların yaşattıkları cürümleri çarşaf çarşaf ve maddeler halinde sıralarken bu dönemin refleksleriyle şu an cezaevi duvarlarını çürüten mahkûmları ve onları ziyaret yolunda can verenleri kaale almamanın ve onların mağduriyetlerini görmezden gelmenin bırakın adaletle, insanlıkla hiç bir alakası olamaz.
 
Gerek hükümet, gerek halk olarak bunu masaya yatırmamız lazım artık.

90’lı yıllarda derin yapıların kullandığı araç(araba)ların sesleri bile insanlara ürküntü verirken işkencehanelerde yapılan barbarlıklarla imzalattırılan ifadelerin nasıl bir hükmü ve geçerliliği olabilir ki!

Bu konuda daha fazla ğadre uğramış Müslümanların affına sığınarak örnek vermem gerekiyorsa, 90’lı yıllarda evlere kapı ve pencereler kırılarak baskınlar yapılırdı. Bu yetmezdi, evlere daha doğrusu damlara (doğuda yazın havalar sıcak olduğu için damlarda yatılıyor), yataklara hiçbir mahremiyet duygusu ve düşüncesi gözetilmeksizin vahşi köpekler eşliğinde baskınlar yapılırdı. Bu da yetmezdi, günlerce yapılan işkenceler neticesinde el ve kollar kullanılamaz hale getirilir, kişi günlerce oda arkadaşlarının yardımıyla ancak yemek vs. ihtiyaçlarını görürdü. Defalarca karanlık gecelerde ıssız çöllere götürülerek “öldüreceğiz” tehdidiyle çevreye silahlar sıkılarak korku atmosferi oluşturulurdu. Peki, bütün bunlar niye yapıldı?
 
Sadece hazırlanan ifadelere imza attırmak için!

Bunları gören birinin, diğer insanların durumunu düşünerek onların da bu anlamda zulme uğradıklarını ve yapılacaksa bir iyileştirme, düzenlemenin bunlara dönük yapılması gerektiğini düşünmesi kadar doğal bir şey olamaz.

O paket veya bu paket fark etmez ama mutlaka ğadre uğramış siyasilerin durumlarını bir şekilde artık değerlendirmek icap ediyor. Bu, konjonktür gereği bir ceza indirimi adı altında da sağlanabilir, yeter ki çaba, hakkı teslim etmekten yana olsun.

Selam ve dua ile…
 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.