Peki, Lice Dicle’nin Neresinde?

Peki, Lice Dicle’nin Neresinde?

Bölge halkı PKK’nin Lice’deki Jitemvari saldırısına sert tepki gösterdi. Olayla ilgili HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu: “Bu saldırıdan sorumlu olanlar ‘Onların Lice’de üyeleri bile yok. Lice’de ne işleri var?’ diyen BDP yöneticileridir. Bu kan

Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Darakol Köyü’ne giren PKK’liler, HÜDA PAR’ın Lice belediye meclisi adayının aile fertlerini kaçırma girişiminde bulundu. Ailenin direnmesi üzerine PKK’liler aile fertlerini kadın erkek demeden otomatik silahlarla tarayarak katletmeye çalıştı. Olayda biri kadın olmak üzere üç kişi yaralandı. PKK’nin dindar bir aileyi katletme girişimi başta Diyarbakır ve Batman olmak üzere birçok yerde yapılan basın açıklamaları ile lanetlendi. Lice saldırısı ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan her kesimden siyasetçi ve yazarlar da PKK’nin dindar bir aileye yönelik saldırısını kınadı.

LİCE’DE YAPILAN SALDIRI BİR TERÖR SALDIRISIDIR
Lice’de yapılan saldırıyı kınadıklarını ifade eden Azadi İnisiyatifi Yönetim Kurulu Üyesi ve yazar Av. Sıdkı Zilan, “PKK bu konuda haksızdır. Çözüm süreci PKK ile devlet arasında bir yumuşamaya sebep oldu. Ancak PKK’nin Kürtlerle oturup bir iç barış için çaba sarf etmediğini görüyoruz. BDP/PKK, HÜDA PAR’ı muhatap almıyor. Muhatap almaları durumunda HÜDA PAR’ın meşruluğunu kabul etmek zorunda kalacaklarını söylüyorlar. Kendileri ne kadar meşru? Ben, BDP ve DTK’yı kastetmiyorum. Benim kast ettiğim KCK, Yurtsever Devrim Gençlik Hareketi ve diğer yapılardır. Bunlar gayri meşru yapılardır. PKK terör örgütü olarak kabul edilmese bile bu tür saldırıları yapan tabanları da olsa Lice’de yapılan saldırı bir terör saldırısıdır.” diye konuştu.

BDP VESAYET ALTINDADIR, PKK’NİN REHABİLİTEYE İHTİYACI VAR
Saldırı ve tahammülsüzlüğün bu zihniyette hastalık olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğini ifade eden Zilan, “BDP vesayet altındadır. BDP’de askeri vesayet, siyasi vesayet ve ideolojik vesayet var. HÜDA PAR’ın, Lice saldırısından sonra yaptığı açıklamalar çok olumlu açıklamalardır. Millete çağrıda bulunarak ‘bu saldırıya sessiz kalmayın, bugün bize yapılan bu saldırı yarın size de yapılır’ deniliyor. BDP/PKK bu tür saldırıları daha önce de yaptı. Seçim döneminde HÜDA PAR’a, HAKPAR’a ve AK Parti’ye saldırdı. Saldırmak bunlarda bir hastalık olmuş ve tedavi edilmesi gerekiyor. PKK’cilerin bir rehabilitasyona ihtiyacı var” dedi.

GÖRÜŞLERİNE VE HALKA GÜVENENLER BÖYLE YAPMAZ
HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay ise “Çözüm süreci” diye nitelenen ve silahların susmuş olduğu bu dönemde bu tür olayların cereyan etmesinin üzüntü verici olduğunu ifade etti. Burkay, “Hem barıştan, özgürlükten ve demokrasiden söz etmek, hem de başka siyasi hareketlerin varlığına, çalışmasına böylesi bir tahammülsüzlük, üstelik kendi dışındakileri şiddete başvurarak engelleme çabası ciddi bir çelişkidir. Herkesin tutarlı olması, geçmişten dersler alması gerekir. Şiddet, kimseye yarar sağlamaz. Görüşlerine ve halka güvenenler böylesi yöntemlere başvurmazlar. Tüm siyasi aktörler, demokratik örgütler, medya bu tür eylemler karşısında sessiz kalmamalı; çünkü sonuçları herkese zarar verir. Bu tür eylemleri kim yaparsa yapsın kınanması gerekir ve biz de kınıyoruz.” diye belirtti.

ŞİDDET, KARMAŞA VE ÇATIŞMA ORTAMI İSTEYENLER VAR
PKK’nin Lice’de bir aileye saldırmasının çok önemli bir olay olduğunu ancak Soma’da yaşanan acı kazaya denk gelmesinden dolayı gereken ilgiyi görmediğini ifade eden Burkay,
“Son eylem Soma olayına denk geldi, sanırım bu nedenle medyada gereken ilgiyi görmedi. Oysa bu önemli bir olay. Ayrıca, bölgede bir yılı aşkın süreden beri silahlar susmuş olsa da zaman zaman bu süreçle çelişen bu tür eylemler görülüyor. Bunun bir nedeni toplumun bazı kesimlerinde kök salmış şiddet eğilimine son vermenin zorluğu.

Bazıları şiddeti, tehdidi, baskıyı hala geçer akçe sanıyorlar. Ama şiddetten, karmaşadan medet uman, çatışma ortamının sona ermesini istemeyen derin odaklar da var. Toplumun değişik kesimlerinde yuvalanmış bu odaklar son dönemde biraz zayıflamış olsalar da tümden silinip gitmiş değiller ve fırsat kolluyorlar.

Bunlar PKK’nin silah bırakmasından memnun değiller ve sönmüş alevleri tazelemek için fırsat buldukça ateşe üflerler. Yani şiddet politikası merkezi planda olmasa bile bu tür provokasyonlarla canlandırılmak istenebilir.

Bu nedenle hükümet dahil, sahnedeki tüm siyasi aktörler uyanık olmalı. Sorumsuzca eylemlere, provokasyonlara karşı kimse sessiz kalmamalı. Öyle ki toplum bir kez daha şiddet sarmalına düşmesin, kan dökülmesin. Çözüme ve barışa ulaşmak sorumluluk ve kararlılık ister. HAK-PAR olarak benzer olaylar karşısında sessiz kalmıyoruz. İlgili örgütleri uyarıyor, kamuoyunu bilgilendiriyoruz. Örneğin kısa süre önce dağa götürülen çocuklarla ilgili bir açıklama yaptık, bu çocukların ve gençlerin geri getirilmesini istedik. Anne ve babaların buna yönelik haklı eylemini destekliyoruz.” diye konuştu.

KADIN POLİTİKASI YAPANLAR KADINA SALDIRIYI KINAMIYOR
Bölgede faaliyet gösterin sivil toplum örgütlerinin bu saldırılara sessiz kalmaması gerektiğini belirten gazeteci yazar Orhan Miroğlu, “Bir devlet kurumu tarafından ihlal söz konusu olduğunda ortalığı ayağa kaldırıp güçlü bir biçimde eleştiriyorlar. Türkiye bir haftadır Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’i tartışıyor. Fakat devlet dışı organizasyonlar tarafından uygulanan şiddete karşı genel bir suskunluk var. Kadın politikalarını öne çıkaran bir partinin bir kadının silahlı saldırıya uğraması ile ilgili açıklama yapması gerekiyordu. Böyle bir açıklama çözüm süreci için de faydalı olurdu.” dedi.

KÜRT SİVİL TOPLUMU SESİNİ YÜKSELTMELİDİR
Yapılan açıklamaların ve tepkilerin yetersiz olduğunu söyleyen Miroğlu, “Kürt sivil toplumunun böyle bir saldırı karşısında suskunluğu vahim bir durumdur. Yapılan açıklamalar yeterli değil. Bir güvenlik görevlisi bir vatandaşa tokat atsa, yüz elli sivil toplum kuruluşu bir araya gelip bunu kınıyor. Burada silahlı bir saldırı olmasına rağmen böyle bir açıklama yok.” şeklinde konuştu.

BU SALDIRILAR ÇÖZÜM SÜRECİNE ZARAR VERİYOR
Bu tür saldırıların çözüm süreci için Batı’da oluşan olumlu algıya da zarar verdiğine dikkat çeken Miroğlu, “Kürdüyle, Türküyle batıda yaşayan insanlar, bölgede silahların susmasını çok önemsiyor. Bölgeden bu tür haber gelmeye devam edince batıda çözüm süreci ile ilgili kuşkular artıyor. Kuşku üzerine bir çözüm sürecinin devam etmesi zor olur. PKK’nin bu tür saldırılarına son vermesi gerekiyor.” diye konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİNİN UZATILMASI BU TÜR SALDIRILARI ARTTIRIR
Çözüm sürecinin bu kadar uzatılmasının ve hala dağlarda silahlı insanların gezmesinin çözüm sürecini zora soktuğunu belirten Miroğlu, “Silahların nasıl bırakılması gerektiği PKK ile konuşulmalıdır. Bu sürecin uzamaması lazım. Yasal bir zemin oluşturularak bunun için adım atılmalıdır. Burası İrlanda değil, İrlanda’da çözümü yedi sekiz yıla yayabilirsiniz. Ama buradaki şartlar böyle uzun bir süreye izin vermiyor. Sürecin uzaması ve belirgin olmaması bu tür saldırıları tetikliyor.” dedi. Hükümetin bu saldırıları görmezden gelemeyeceğini ancak üst düzeyden yapılacak bir açıklamanın bu sürece zarar verebileceği düşüncesiyle bir açıklama yapılmadığını söyleyen Miroğlu, bölgedeki valilerin ve siyasilerin bu saldırı ile ilgili açıklama yapması gerektiğini ifade etti.

TAN: SALDIRILAR KABUL EDİLEMEZ
Bu tür saldırıların çözüm sürecine zarar vereceğini ve Kürtler arasındaki barışı tahrip ettiğini söyleyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, “Bu tür saldırılar kabul edilemez, doğru görülemez. Ne sorunumuz varsa siyasi zemin içeresinde konuşarak ve tartışarak bu sorunları çözmemiz lazım. Saldırıda yaralananlara geçmiş olsun diyorum.” şeklinde konuştu. Tan, saldırıdan sonra BDP’nin bir açıklama yapmaması ile ilgili konuşmak istemediğini ancak kendi adına açıklama yapabileceğini söyledi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.