Propagandaları cevapsız bırakmamak

Propagandaları cevapsız bırakmamak

Çoğu zaman bir konu ile ilgili halkın genelinde oluşan ortak kanaat, en doğru ve en sağduyulu yaklaşım olmaktadır.

Çoğu zaman bir konu ile ilgili halkın genelinde oluşan ortak kanaat, en doğru ve en sağduyulu yaklaşım olmaktadır. Çünkü konulara doğrudan taraf olmayan sıradan insanların, eşitler arasında bir iletişimle işyerlerinde, evlerinde, otobüs duraklarında, mahalle mescidlerinde karşılıklı görüş alışverişi ile ulaştıkları sonuçlar hiçbir çıkara dayanmadığından, ortak aklı ve ortak vicdanı yansıtmaktadır. Bu sebeple de en çok önemsenmesi gereken görüş toplumda oluşan ortak kanaattir.

Onu önemli kılan bir diğer sebep de onu değiştirmenin zorluğudur. Çünkü bir algı kamuoyuna mal olduktan sonra artık tartışmasız bir gerçeğe dönüşür ve onu seslendirenler bunun için bir delil getirme gereği duymazlar. Delil istendiğinde de “Bunu herkes biliyor, delile gerek mi var” denilir.

Konunun bir yönü böyle olmasına rağmen günümüzde kamuoyunun sıradan insanların ortak vicdanını yansıttığını söylemek mümkün değildir. Çünkü günümüz insanı başta gazete, TV ve internet olmak üzere tüm iletişim kanalları ile yoğun bir reklam, yönlendirici bilgi ve propaganda altındadır. Başta devletler olmak üzere iletişim kanallarını yönlendirenler maalesef kamuoyunu da yönlendirmektedirler. Dolayısıyla bugün kamuoyunda oluşan algıların çoğu, halkın vicdanını ve sağduyusunu değil güç odaklarının bakışını yansıtmaktadır.

Menfi propagandaların hedefinde çoğunlukla Müslümanların ve İslami Cemaatlerin bulunduğu da malumdur.

Böyle bir propagandaya karşı nasıl bir tavır takınılmalıdır? Acaba “Kimin ne düşündüğü bizi ilgilendirmez, biz Rabbimizi razı edelim yeter, bu karalamalar bizi işimizden alıkoymak için ortaya atılmaktadır, biz işimize odaklanıp bunlarla uğraşmayalım” mı denilmelidir? Yoksa tüm propagandalara cevap mı verilmelidir?

Asrı Saadete baktığımızda, Resulullah (sav) ve Müslümanlarla ilgili yapılan her menfi propagandaya, bizzat Allah Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerim ile cevap verdiğini görüyoruz.

Müşriklerin, Kur’an’ı Resulullah’a, Arap olmayan bir kölenin öğrettiği propagandasına binaen aşağıdaki ayet-i kerime nazil olmuştur:

“Şüphesiz biz onların: “Kur’an’ı ona ancak bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. Kendisine nispet ettikleri şahsın dili yabancıdır. Hâlbuki bu (Kur’an) apaçık bir Arapçadır.” (Nahl 16/103)

Medine’de Abdullah bin Cahş komutasındaki seriyyenin, haram aylarda bir müşriki öldürmesi üzerine, Müslümanların haram aylara hürmet etmedikleri yolunda propaganda yapılmış ve bunun üzerine aşağıdaki ayet-i kerimeler nazil olmuştur:

“Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır.” (Bakara 2/217)

Hatta kıblenin Kudüs’ten Mekke’ye çevrilmesi hadisesinde insanlar henüz hadise ile ilgili konuşmadan bir kısım insanın bunu menfi bir propaganda aracı olarak kullanacağını ifade eden Allah Teâlâ, önleyici bir tarzda onlara şu cevabı vermiştir:

“İnsanlardan bir kısım beyinsizler: “Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir?”, diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah’ındır. O dilediğini doğru yola iletir.” (Bakara 2/142)

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak açıkça görülen husus şudur ki Allah Teâlâ, hiçbir menfi propagandayı cevapsız bırakmamış ve küçük büyük her türlü sözlü saldırıyı ikna edici cevaplarla savuşturmuştur.

Bugün de Müslümanların yapması gereken budur. Bazı propagandaların tutmayacağı düşünülerek “Böyle yalan olur mu? Hiç kimse buna inanmaz”, denilmemeli, küçük-büyük her türlü karalamaya ikna edici cevaplar verilmelidir.

Menfi propagandaların kamuoyunda tutmasının bir sebebi yukarıda yazdığımız gibi kitle iletişim araçlarıyla insanların yanıltılması ise, diğer sebebi de İslami Cemaatlerdeki gizliliktir. Gizlilik, insanlara ürküntü ve evham verir. Bununla beraber karalama ve ithamlara inanılmasını da kolaylaştırır. Dolayısıyla gizlilikten kaçınılması menfi propagandalara halkın inanmasını engelleyen önemli bir önleyici adımdır.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.