Sen neymişsin be Erdoğan!

Bütün memlekete, hatta ilişkili olarak ümmete çok büyük geçmişler olsun. 15 Temmuz'da Türkiye bir darbeye maruz kaldı. Ama elhamdülillah, daha darbenin ilk saatlerinden itibaren ölümü göze alarak sokağa çıkan halk, büyük bir kahramanlıkla darbeye noktayı koydu. Halk sadece bu darbeye değil, bir anlamda yakın tarihlerde planlanacak darbelere de nokta koydu.

Darbe üzerine çok şeyler konuştuk, konuşuluyor ve daha çok şeyler konuşulacak. Darbenin çok farklı hikayeleri ortaya çıkacak olmakla birlikte, darbenin planlanması, oluşu ve darbe yapanların dış bağlantıları da zaman içinde belki biraz aydınlığa kavuşacak.

Uluslar arası haber ajanslarına verdiği demeçte darbe ile alakasının olmadığını söylese de darbenin merkezinde, artık çok rahat bir şekilde FETÖ diyebileceğimiz Gülen Grubu'nun olduğuna dair hiçbir şüphe yok. Ancak darbe girişimi tek başına Gülen Grubu'nun işi değil, bu, darbenin planlanma ve kumanda merkezi ABD ve israil ile ilişkili olan rütbeli askerlerin de içinde olduğu bir darbe teşebbüsüdür.

Darbenin A, B, C planları olduğu aşikar. Darbenin A planı başarıya ulaşma üzerine kurulu iken, B planı başarısızlık durumu üzerine kurgulanmış görünüyor. Başaramazsak üstlenmemek ile beraber, bunun bir tiyatro olduğu ve her zamanki gibi Erdoğan'ın başkanlık için başvurduğu bir yol olduğu propagandasını barındırıyordu. Maşallah, Erdoğan için askeriyede geleceğini karartacak ne kadar da general varmış ve Erdoğan için kendisini öldürtecek ne kadar da subay varmış! Sen neymişsin be Erdoğan! Başkanlık için çözüm sürecini bozmak istiyorsun, hemen Kandil'e emir veriyorsun ve PKK harekete geçiyor, silahları tekrardan kullanıyor ve çözüm sürecini bozup çatışmalı süreci başlatıyor! Başkanlığın için ordu içinden darbe planlıyorsun, generaller de dahil binlerce rütbeli senin için ölüme koşuyor ve geleceğini karartıyor! Bunlar deli saçması hezeyanlardır diyeceksiniz ama öyle değil, bu şeytani akla sahip olanların B planı olan kara propagandalarıdır. Kim inanır demeyin, zihin ve hafıza namusu kirlenmiş o kadar kişi var ki bu memlekette.

Darbenin C planından bahsettim; bana göre darbenin A planında da her ne kadar hedef Erdoğan idiyse de bu, darbe ile gerçekleşecek bir hedefti. Darbe başarısız olduğuna göre yukarıda belirttiğim propaganda üzerine kurulu B planı ile birlikte, C planı olarak sadece Erdoğan'ın işini bitirmek üzerinden amaçlarına ulaşmak isteyeceklerdir. Açık ve net söylemek gerekirse, darbe yapma güçlerini kaybettiler. Bir darbe yapacak durumda değiller. Zaten ilk gece de tam manası ile bu güce sahip değildiler. Bu sebeple kısmi bir darbeye giriştiler. Olan kısmi güçlerini de kaybettiler ama bu saatten sonra planları, Erdoğan'a yönelik bir suikast olur. Devam eden tehlike darbe değil, suikast tehlikesidir.

Halkın sokağa dökülüşü darbeyi önlemekti ve elhamdülillah bunu önledi. Erdoğan'a yönelik herhangi bir suikastı önleyecek olan halk değil, güvenlik güçleri birimidir. Bu bağlamda tehlike devam ediyor, sokakları bırakmayalım çağrısından ziyade, bu saatten sonra asıl tehlike ve buna yönelik tedbir düşünülmeli.

Söz halkın sokaklara dökülmesinden açılmışken, bu konu ile alakalı da birkaç kelam etmek istiyorum. İçten içe darbe taraftarı olanlar ile tablonun netleşmesini bekleyip, bunun üzerine siyaseten açıklama yapan ve kaç gündür tabanları sokaklarda olmayanlar hariç, farklı kesimleri ile bütün bir halk darbeye karşı sokaklara söküldü. Sokaklarda bayrakları ile her renkten insan vardı. Bu bizi sevindirdi. Çünkü ilk defa bu çapta farklı renkleri ile bir halk konsensüsü oluşuyordu. Ancak daha sonraki günlerde basit hesaplar ve zihniyete dair hastalıklar devreye girmeye başladı. Halkın farklı renklerinden oluşan tablo, bazı yerlerde ucu kaçmış dayatmalarla tek renge büründürülmeye çalışılıyor. Bu memlekete yapılacak en büyük kötülüklerden biri bu olur.

90 yıl devlet zulmü görmüş olan ve Kemalist rejimin soruna dönüştürdükleri kesimleri kazanacak bir dil ve yaklaşım geliştirmek yerine, parti çıkarları, milliyetçi söylemlerle hareket eder ve Kemalist rejimin zulüm aracı olarak kullandığı sembolleri halka dayatırsanız, yazık edersiniz. Allah'ın lütfu ile oluşmuş bir fırsatı berheva heba etmiş olursunuz. 90 yıl devletin olmadık zulümlerini yaşamamalarına rağmen, darbe karşıtlığında ilk saatlerden itibaren sokaklara dökülen ve canını verenleri, sizinle aynı meydanlarda buluşanları kazanacak bir dili ve yaklaşımı bu saatten sonra dahi geliştiremiyorsanız, tek kelime ile yazıklar olsun size ve hastalıklı zihniyetinize!

İktidar darbenin başarısızlığından aldığı gücün üzerine yatmamalı, oluşan halk konsensüsünü fırsat bilmeli ve bu zemini güçlendirmeli. Bu zemin, bozulan kardeşliği onarmanın zemini ve ülkenin geleceğini, kardeşliğin sağlam temelleri üzerine oturtma zeminidir. İktidar, darbenin başarısızlığından ve sistem mağduru çok farklı kesimlerin oluşturduğu darbe karşıtlığından aldığı güç ile, derin devletin ve Gülen Grubu'nun mağduru olanların mağduriyetlerini gidererek dünün adaletini, idarede bugünün ve sistemi dönüştürmekle geleceğin adaletini tesis edebilir. Bunu yapmazsa, sorunlar bitmez ve bu ülkede toplumsal kardeşlik ve devlet ile halkın barışı sağlanmadığı için de her zaman darbe ihtimali devam eder.

Tekrardan hepimize geçmiş olsun, Rabbim tekrarını yaşatmasın ve ders çıkarıp, hakkını verenlerden kılsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.