Siz dünya işlerini daha iyi bilirsiniz

Doğru bilgiye ve hakikatlere ulaşmak için İslâm'ın bize öğrettiği metot "işi ehline teslim edin" ve "bilmiyorsanız bilenlere sorun" ilkeleridir. Bu ilkeler bize hangi alanda bilgiye ulaşmak istiyorsak o konuda ehil ve uzman olanlara danışmamızı, gerçekleri onlardan almamız gerektiğini ifade etmektedir. Peygamber Efendimiz'in (S.AV.)  "Siz dünya işlerinizi benden daha iyi bilirsiniz" sözünü bu bağlamda anlamak gerekir. Peygamber Efendimiz (S.AV.) hurma ağaçlarını aşılayan bir grubun yanından geçer ve "aşılama yapmasanız daha iyi olur" der ancak aşılanmayan hurma ağaçlarından kötü hurmalar çıkar. Peygamber Efendimiz (S.AV.) tekrar oradan geçip hurmalarınıza ne oldu diye sorunca onlar "siz aşılamayın dediniz" derler bunun üzerine Peygamber Efendimiz (S.AV.) bu manidar sözü söyler.(Sahih-i Müslim)

Peygamber Efendimiz (S.AV.) bu sözleriyle aslında bize doğru bilgiye ulaşmanın metodunu öğretmektedir. Zira Peygamber Efendimiz (S.AV.) insan olarak dünyevi bir konuda görüşünü belirtmiş ancak hurma yetiştiricilerin uyguladıkları işlemin daha iyi sonuç verdiğini görünce onların sahip olduğu mesleki bilgilerin kendisinde olmadığını, bu konuda doğru bilgiye ulaşmak için danışılması, fikri alınması gerekenin, işin ehli olan hurma yetiştiricileri olduğunu ifade etmiştir.

Bu söz kimi İslâm düşmanları tarafından Peygamber Efendimiz'in (S.AV.) dünya işlerinden anlamadığı, dolaysıyla dinin dünya işlerine, siyasete müdahil olmaması gerektiği anlamında kullanılmaktadır. Ancak bu söz hurma yetiştirme gibi mesleki tecrübe ve deneyim isteyen konular hakkında söylenmiş olup bu söz aksine Peygamber Efendimiz'in (S.AV.) dünyayı çok iyi anladığının en iyi göstergesidir. Zira uzmanlaşma çağı olan günümüzde kabul gören temel ilkelerin başında her bilgiyi uzmanından almak ve öğrenmek gelmektedir.

Sonuç olarak bilgiyi ehlinden alma metodundan uzaklaşmak birçok alanda yanlış ve tutarsız düşüncelerin oluşmasına sebep olmaktadır. Günümüzde İslami ilimlerde yeterli olmayanlar uzmanlık alanları dışında İslam'ı kendi bilgilerine göre yorumlamakta, bunun aksine bilim ve güncel konularda yeterli bilgiye sahip olmayan bazı İslâm bilginleri de bu konularda yorum yapıp yorumlarını İslâm'a mal etmektedirler. Dolaysıyla bir konuda doğru bilgiye ulaşmak için sadece ehil olan kişilerden gelen bilgilere itimat etmeli işin ehlinden gelmeyen bilgileri kabul etmemeliyiz.

Üstat Bediuzzaman konuyla ilgili şöyle söyler;

"Maddiyatta mahareti olanın mâneviyatta hükmü hüccet (delil) olmasına sebep olmadığı gibi, çok defa sözü dahi şâyân-ı istimâ (dinlenmeye şayan) değildir. Evet, bir hasta, tıbbı hendeseye (mühendisliğe) kıyas ederek, tabibe bedelen (doktor yerine) mühendise müracaat edip gösterdiği ilâcı istimal ederse (kullanırsa), akrabasına tâziye vermeye dâvet ve kendisi için kabristan-ı fenanın hastahanesine nakl-i mekân etmek için bir rapor istemek demektir. Kezalik, (Aynı şekilde)….mâneviyatta, maddiyûnun (maddecilerin) hükümlerine müracaat ve fikirleriyle istişare etmek, âdetâ ..….. kalbin sektesini (durmasını) ve …… aklın sekeratını (sarhoş olmasını) ilân etmek demektir. Evet, herşeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatı göremez." (Muhakemat-İkinci Mukaddime)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.