Ülkemizdeki İşgal ve Küstahlık

Adana İncirlik Hava Üssünde ABD’nin 39. Ana jeti görev yapmaktadır. Ortadoğu’yu gözetleyen kule konumundaki bu üste çok sayıda personel görev yapmaktadır. Buradakilerin bir özelliği sahip oldukları dokunulmazlıktır. İşgal edilmiş bir ülkede görev yaptıkları bilinciyle hareket edip hiçbir çirkeflikten kaçınmayan ABD’liler, sonunda kutsallarımıza saldırmaya başladılar. Sarhoş olarak girdikleri caminin minberini kırıp, Kur’an-ı Kerimleri parçaladılar.

Benzer küstahlığı geçen yıl Afganistan’da gerçekleştirmiş Kur’an-ı Kerim’leri ateşe vermişlerdi. Olayı duyan gayretli Afgan halkı büyük çaplı protestolar gerçekleştirip işgalcilerin ülkelerini terk etmelerini istemişti. Afgan ve ABD askerlerinin ateşi sonucu kırka yakın Afgan Müslüman hayatını kaybetmişti. Burada sıkıştırılan ABD güçlerinin komutanı ve Obama, Afgan halkından özür dilemek zorunda kalmıştı.

Ülkemizde Afganistan’daki gibi büyük çaplı protestolar gerçekleşmedi. Derin bir sessizliğe giren hükümet vurdumduymaz davranmayı tercih etti. Hükümet cenahından işgalci güçlere yönelik küçük bir tepki gelmedi. İslami kesimlerin çoğu beklenen tepkiyi göstermedi. Bu vahim durum ülkemizi işgal eden emperyalist güçlerin işgal boyutlarının ulaştığı noktayı göstermektedir.

Emperyalist güçler, genellikle işgal etmek istedikleri ülkelere karşı yoğun bir askeri çıkarma yapar, kanlı çatışmalardan sonra işgallerini gerçekleştirirler. Irak işgalinde ABD ve müttefikleri on binlerce askeri modern silahlarla donatıp Irak’ın üzerine gönderdiler. Karadan ve havadan yapılan yoğun saldırılar neticesinde Irak’ı işgal ettiler. Aynı şeyi Afganistan’da da yaptılar.

Oysa ülkemize yönelik işgal, bunlardan hiç birine benzemiyor. Zamanın basiretsiz yöneticileri Haçlı askeri gücü olan emperyalizm ve siyonizm’e hizmet amacıyla tesis edilen NATO’ya üye olmak için savaşa girip bu ülkenin çocuklarını binlerce kilometre ötedeki Kore’ye ölüme gönderdiler. NATO’nun üyesi olma uğruna ABD’nin savaşı kazanması uğruna çok sayıda insanımız hayatını kaybetti. Bu ağır bedelden sonra Türkiye NATO’ya üye olma hakkı kazandı. Peki, NATO bize ne yaptı? Bu sorunun detaylıca irdelenmesi lazım!

Türkiye’nin NATO’ya üye olması, empeyalist güçlere büyük imkânlar sunuyordu. Öncelikle soğuk savaş yıllarında düşmanları olan Soyvetlerin önünde set vazifesi görüp buradan gelecek saldırılara engel olmakla görevlendirildi. Sovyetlerin yıkılmasıyla oluşturulan yeni konsepte göre NATO, düşman olarak tayin edilen İslam dünyasının kuşatılması amacıyla ülke topraklarındaki önemli ve stratejik noktalara kapsamlı şekilde yerleşmeye başladı. Emperyalist güçlerin çiftliğiymiş gibi önemli yerleri işgal etti. Atom bombası dahil ülkeye her türlü silah sokuldu. Bunlardan hiçbir yetkili haberdar edilmedi. Bu yetmiyormuş gibi ABD, NATO adıyla kurulan askeri karargâhlarda açık ya da gizli çok sayıda askeri operasyon yürüttüğü halde kimse cesaret edip neler yaptığını soramadı.

Bazı basın organları NATO’nun Türkiye’de açık üslerinin yanında çok sayıda gizli üssünün bulunduğunu, bunlardan ülke yetkililerinin haberdar olmadığını ileri sürmektedir. Ülkeyi karış karış işgal eden emperyalist güçlerin bilinen üsleri bile işgalin ulaştığı korkunç boyutu gözler önüne sermektedir.

Ülkede birçok gizli üssün bulunduğu iddia edilse bile bunları açığa çıkarma imkanımız olmadığından söz konusu yapmıyoruz. Ancak varlığı gizlenmeyen 28 NATO üssünün bulunduğu söylenmektedir. Basına yansıdığı kadarıyla ülkenin farklı yerlerinde şu üslerin bulunduğu ileri sürülmektedir:

İncirlik Hava Üssü - Adana (ABD hava kuvvetleri 39. Ana jet üssü burada görev yapıyor), İzmir Hava Üssü (42 uçak ve 300 asker-personel bulunan üste I-HAWK ve Roland füze sistemleri konuşlandırılmış), Şile Üssü (Stinger füzelerinin fırlatılması için uluslararası standartlarda bir atış alanıdır), Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı (Irak savaşı sürecinde NATO tarafından getirilen AWACS`lar burada üslenmiştir), Balıkesir 9. Hava Jet Üssü (Bu üsde 6 adet "vault" denilen füze rampası bulunmaktadır.) Ayrıca Muğla Aksaz Deniz Üssü, Ankara-Ahlatlıbel, Amasya-Merzifon, Bartın, Çanakkale, Diyarbakır-Pirinçlik, Eskişehir, İzmir-Bornova, İzmit, Kütahya, Lüleburgaz, Sivas-Şarkışla, İskenderun, Ordu-Perşembe, Rize-Pazar, Erzurum, Van-Pirreşit ve Mardin`de NATO`ya bağlı Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezleri (CAOC6), Malatya Kürecik-Füze Kalkanı radarları, Afyonkarahisar Askeri havaalanı - NATO tarafından "Ana Jet Bakım Üssü" olarak kullanılmaktadır ve NATO`nun en büyük 2. havaalanı, Tekirdağ Çorlu Havaalanı- AWACS`lar burada üslenmişti. Lojistik destek üssü, Hatay Kisecik Radar Üssü.

Görüldüğü gibi NATO adı altında ülkeyi karış karış işgal etmişler. NATO güçleri geçen yıl füze kalkanı projesini, bu yıl da Patriot füze bataryalarının ülkeye yerleştirilmesini hükümete kabul ettirdiler. Bu iki adım ülkenin işgalinin biraz daha genişlediğini ortaya koymaktadır.

NATO şemsiyesi altında ülkemizi işgal edenlerin mukaddesatımıza saldırılarına kitlesel protestolar düzenlenerek gerekli cevap verilebilirse bir daha bunları yapma cesaretinde olamayacakları gibi, işgalcilerin ülkedeki varlığı da tartışılır hale gelecek. Böyle bir gelişme halkın tepkisiyle karşılaşan yöneticilerin zor durumda kalmalarına ve gayrete gelmelerine neden olacak. Aksi takdirde işgal derinleşip yaygınlaşacak ve mukaddesatımıza karşı küstahlıklarının ardı arkası kesilmeyecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.