11 Eylül ve Sonrası

11 Eylül 2001’den şimdiye 11 yıl geçti.

Amerika’yı sarsan o büyük saldırının üzerinden…

Herkes panik içindeydi.

Onlar dünyanın başka yerlerinde katliamlar yapmaya, yeni silahlar denemeye alışmıştılar.

Bazen ufak tefek darbeler yedikleri de oluyordu; ama girilen süreçte yaşanan kayıplar zaten hesaba katılıyordu önceden.

Her şey iyice planlanıyor, en ince ayrıntısına kadar hesaplanıyordu.

Bazen toplumu ideolojik anlamda dinç tutmak, diri tutmak için “Amerika’ya saldıran düşmanlar” konulu filmler çekiliyordu; ama daima Amerika bu işten kazançlı çıkıyordu. Düşmanlar ise tümüyle yok oluyordu.

Ama 2001’de öyle olmadı.

Amerika’nın gücünün, sermayesinin simgesi olan İkiz Kuleler bir uçak saldırısıyla yerle bir oldu.

“Kimse bize dokunamaz” ninnileriyle büyütülen bir halk için bu en az yüz yıl sürecek bir travmanın başlangıcıydı.

Korku o kadar büyüktü ki, Amerikan başkanı bir uçağa bindirilmiş ve uzun süre havada tutulmuştu. Yerde güvenli hiçbir yer bulamıyorlardı demek ki.

Kendilerine gelmeleri uzun sürdü.

Sonra dönemin başkanı ve psikopat bir evangelist olan George W. Bush “Haçlı” savaşlarından söz etti.

Ve zaten rutin bir şekilde devam eden işgal ve katliamlar zirve yaptı.

Amerika, İslam dünyasına saldırdı.

Hayır, mesele Irak ya da Afganistan yönetimleri değil! Amerika kimi içi boş gerekçeler ileri sürerek İslam dünyasını mali ve kültürel anlamda yağmaladı.

Yanında Avrupa’dan bazı ülkeler ve İslam dünyasından işbirlikçi krallar ve diktatörler vardı.

Kunduz’da, Mezar-ı Şerifte, Ceng Kalesinde kudurgan katillerin vahşetine tanık olduk.

Ve Ebu Gureyb…

Amerikalı kudurgan katiller hangi kültürden beslendiklerini bir kez daha herkese gösterdiler.

Onların ataları Kızılderilileri öldürüp kafa derilerini yüzmüş, bunlardan övündükleri koleksiyonlar oluşturmuşlardı.

Üstelik de utanmadan bu vahşeti de mağdurların üzerine yıkmışlardı.

Şimdi sıra onlardaydı.

Zalimce öldürdükleri insanların yanında sırıtarak poz vermek/verebilmek, zafer işareti yapmak herhalde onlara has olsa gerek.

O görüntüler insan suretindekilerin insanlıktan çıkış belgeleri olarak tarihe kaydedildi.

Bunlar da kesmedi onları.

Yüzlerce belki binlerce insanı kaçırıp farklı yerlerde işkence ile katlettiler.

Bir kısmını ise Guantanamo dedikleri zulüm merkezinde tuttular.

Hiçbir zaman mahkemeye çıkmadan yıllardır orada tutulanlar var.

Sistematik işkenceye, vahşice uygulamalara maruz kalıyorlar.

Ve Amerikalılar utanmadan hala insan haklarından ve hukuktan söz ediyorlar.

11 Eylül sonrası “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” demişlerdi Amerikalı yöneticiler.

Evet, gerçekten de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Amerika’nın şeytan olduğunu, fitne ve fesadın merkezi olduğunu artık daha fazla insan biliyor. Artık zalim ve vahşi yüzünü gizleyemez oldu.

İmaj yenilemek için göbek adı “Hüseyin” olan Obama’yı yönetime getirdiler.

Ama dedik ya artık yüzlerini gizleyemiyorlar.

Kısa süre sonra Gazze Kerbela’sında mazlumları kuşatan Yezitlere en büyük destek yine Obama yönetiminden geldi.

Şeytanları taşlama vaktiydi artık.

Amerika’ya dayanan, ona güvenen diktatörler birer birer devrildi.

Muhterem bir dostun belirttiği gibi artık sıra krallarda.

Birinin devrilmesi Allah’ın izniyle hepsini götürecek.

Ve Amerika’yı hiç iyi günler beklemiyor.

Haçlı Seferlerinin sonunda rezil olup geri dönmüşlerdi.

Aynı son ile kurtulurlarsa sevinsinler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.