28 Şubat: İlginç İttifak

Kimi haberler insana bir “acaba” dedirtir; ama kopuk parçalar yan yana gelmeyince “unutulanlar kataloğuna” alınarak tozlanmaya terk edilir.

28 Şubat ve Gülen bağlantısı ile ilgili haberler de genellikle bu kategoride değerlendirildi.

Mesela “O süreçte Gülen grubu zarar görmedi” diyorsun, hemen “Ama F. Gülen ülkeyi terk etmek zorunda kaldı” diye cevap veriyorlar.

“Gülen, Erbakan için ‘bırakıp gitsin' dedi” diyorsun hemen “Ama dönemin şartları çok ağırdı” diye cevap veriyorlar.

Bu “ama”lar hemen her eleştirinizin önüne konulup parçaları yan yana getirmenize engel oluyor.

Geçen hafta basına öyle bir haber düştü ki, aklıma “ama”ların yanaşmasına izin vermeden parçaları birleştirme operasyonunu tamamlamak geldi.

Haber şöyle:

“Tarihe Edirne müdafii olarak geçen ancak 1960'lı yıllara kadar hain görülen Mehmet Şükrü Paşa'nın 1984 yılında temeli atılan ve 14 yıl atıl durumda kalan anıt mezarıyla heykelinin 28 Şubat döneminde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e itibar sağlamak için alelacele inşa edilip açıldığı ortaya çıktı. Edirne mahalli basınına yansıyan bilgilere göre Gülen, Milliyet'ten Özcan Ercan'a 5 Nisan 1998'de verdiği röportajda "Benim atalarım asker. Edirne'de Bulgara karşı savaşan Şükrü Paşa özbeöz benim dedem" ifadelerini kullandı. Bu röportajın ardından 4 ay içinde Edirne'de Şükrü Paşa'nın heykeli dikildi ve anıt mezar yapılarak Şükrü Paşa'nın İstanbul Merkezefendi'deki naaşı Edirne'ye taşındı. Bu emrin dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu tarafından verildiği ortaya çıktı. Kıvrıkoğlu, anıtın açılışından 1 ay sonraki YAŞ'ta Genelkurmay Başkanı oldu ve '28 Şubat 1000 yıl sürecek' sözüyle de tarihe geçti.”

Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Fetullah Gülen… İlginç bir ittifak gibi geliyor değil mi?

Şimdi de sadece Kıvrıkoğlu ile ilgili bir ayrıntıyı paylaşalım istiyorum. Parçaları sonra bağlamaya çalışalım.

TATBİKAT MI, SUIKAST MI?

Yıl:1997 Kasım ayı.

Kıbrıs'ta bir tatbikat…

Her yıl yapılan ve oldukça önem verilen bir tatbikat…

Normalde bu tatbikat her yıl Cumhurbaşkanı, Başbakan, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'nın katılımları ile gerçekleşiyordu…

Protokol çadırı kurulmuştu.

O gün bu önemli kişilerden hiçbiri yoktu. Ne Süleyman Demirel, ne Mesut Yılmaz ne de İsmail Hakkı Karadayı… Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin de tatbikatın ilk günü bulunmuş, ertesi gün yani silahlı tatbikat günü Ankara´ya dönmüş, çadıra gelmemişti.

Ve tatbikat…

Özel kuvvetler, temsili S-300 üssüne sızma harekâtı yapıyorlardı. Özel kuvvetler, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir´e bağlıydı. Gerçek mermiler kullanılıyordu. Protokol çadırı, tatbikatın 1500 metre uzağındaydı.

Ve bu çadıra kurşun isabet etti.

Kurşunun, tatbikat alanından sektiği açıklandı ve Kıvrıkoğlu Paşa´nın hemen arkasındaki Albay Vural Berkay kurşunla vuruldu. Kurşunun bir M-16'ya ait olduğu iddia edildi ve konu kapatıldı. Albay Vural Berkay öldü.

Etkili menzili 550 metre olan M-16'nın kurşunu, 1,5 kilometre ötedeki çadıra nasıl ulaşmıştı? O dönem kimse bunu sorgulamadı.

İddialara göre Kıvrıkoğlu'nu hedef alıp Albay Berkay'ı öldüren şahıs da Özel Kuvvetler mensuplarını taşıyan Casa tipi uçağın düşmesiyle ölmüştü. Evet, Mayıs 2001'de Malatya'da düşen uçakta 34 Özel Kuvvetler mensubu bulunuyordu.

TASFİYE

Kıvrıkoğlu Genel Kurmay Başkanı olunca Çevik Bir, Erol Özkasnak ve diğerleri alelacele emekli edildiler.

Çevik Bir, 28 Şubat'ın mimarı, Erol Özkasnak ise “Post modern darbe” tanımlamasının sahibi…

Hüseyin Kıvrıkoğlu, “İrtica ile mücadele”de Ecevit hükümetini pasif bulan ve “28 Şubat bin yıl sürecek” sözünün sahibi…

Hüseyin Kıvrıkoğlu tatbikatta ölseydi Genel Kurmay Başkanlığı'na Çevik Bir geçecekti.

Ama olmadı.

Ve aslında bazılarına göre “Ergenekon iltisaklı” kişilerin tasfiyesi Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun göreve gelmesiyle başladı.

Şimdi ben ihtimaller üzerinden senaryoyu söyleyeyim, siz “ama”larınızı sonradan benimle paylaşırsınız.

CIA, NATO, GÜLEN

H. Kıvrıkoğlu “alevi” kökenli olduğu söylenen, çok uzun yıllar NATO'da görev yapmış bir subaydır.

Fuller'in 90'lı yıllarda “Gülen'in önünün açılması gerektiği” yönündeki raporlarından sonra bu iş için “seçilmiş” kişilerden biri olabilir mi?

“28 Şubat bin yıl sürecek” dediği için irtica düşmanı ve cuntacı, 4 yıllık Genel Kurmay başkanlığı döneminde hiç Amerika'yı ziyaret etmediği için “Amerikan karşıtı” olarak bilinecektir. Bunun için özel bir çaba harcanmış olabilir mi?

Ama onun döneminde Gülen grubu hem polis içinde hem de orduda ciddi bir sıçrama yapacaktır.

Kıvrıkoğlu döneminde ordudan atılan “irticacı subaylar”  Gülen grubuna yakın isimler değildir.

Ve çok özel bir bilgi…

28 Şubat'ın en sert günlerinde iş yerinden biriyle sıkıntıları konuştuğumuz sırada araya giren Gülen grubuna bağlı bir memur aynen şunları söylemişti: “Şurada iki ay kaldı. Genel Kurmay başkanlığına Kıvrıkoğlu gelsin her şey değişecek.” Teyid etmek için sormuştum: “İyi biri mi?” diye. “Evet” demişti.

Hüseyin Kıvrıkoğlu 4 yıl TSK'nın tepesinde görev yaptı ve 2002'de emekli oldu.

2002'den sonra artık Gülen grubuna yönelik bir hamle yapacak durumda kimse kalmamıştı.

“Kılcal damarlara kadar yerleşme” süreci başladı.

Ve böylece 28 Şubattan 15 Temmuza ilginç bir bağ oluştu.

Dediğim gibi bunu bir senaryo ya da ihtimaller, hatta tesadüfler zinciri olarak düşünebiliriz.

Şimdi “ama” ile başlayan sorularınızı bekliyorum..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.