Aile, Batı ve Türkiye

Aile, anne-baba ve çocuklardan oluşan en küçük toplum birimidir. Bundan dolayı aile toplumun temel taşı sayılmıştır. İlk toplumlardan günümüze kadar, bütün toplumlarda aileye büyük önem verilmiştir. Zaten bir toplumu ayakta tutan en temel dinamik de aile yapısıdır.

Bir anne tek başına çocuğunun ruhsal ve bedensel gelişimi konusunda yeterli olmadığı gibi bir baba da tek başına yeterli değildir. Dolayısıyla sağlıklı ve gelecek vadeden bir toplum için aile kurumu büyük önem arz ediyor.

Hangi toplum fıtrata uygun bir şekilde aile kurumuna önem vermişse tarihte iz bırakmış, kim de önem vermemişse kısa bir sürede tarih sahnesinde silinmiştir.

Batının sosyolojik yapısına bakarsak, aile kurumunu sağlam bir zeminde muhafaza etmediği için nesli yok olmaya doğru gidiyor. Artık göçmenlerin çocuklarından medet umuyorlar.

Patlayıcılar ile yıkılan bir binanın çöküş anını gözlerinizin önüne getirin. Saniyeler içinde koca bina toz duman içinde yerle yeksan oluyor.

Batı medeniyetinin aile ile ilgili yaptığı kanunlar, özgürlükler adına yaptıkları düzenlemeler aile için birer patlayıcı hükmündedir. Bu patlayıcılar, tarih içinde saniyeler hükmünde olan bir kaç on yılda etkisini gösterir ve aile yapısını toz duman içinde bırakır. Batının son 50 yıllık aile düzeni bunun en iyi örneğidir.

Eşitlik ve özgürlükler adına aile kurumunu yerle yeksan eden batı, artık aile düzenine bir çare bulamıyor. Parçalanmış toplumunu ayağa kaldırmaktan aciz ve biçaredir.

Batıda aile manzarası budur. Türkiye ise çökmüş olan bu yapıyı ithal ediyor. Allah aşkına annelerden “Annelik”, babalardan ise “Babalık”  duygusunu çekip alan ve çocukları bir yük olarak gören bir anlayış nasıl toplumumuza katkı sunar.

Bundan dolayıdır ki bizde de günden güne aile mefhumu değerini yitiriyor, boşanmalar artıyor ve sosyolojik yapımız Avrupalılaşıyor. Özellikle 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi’nden sonra artık “Anne”lik duygusu öldürülmeye çalışılıyor, “Baba”lar düşman olarak gösteriliyor, dolayısıyla “Aile” yapısı tamamen yok edilmek isteniyor.

TÜİK verilerine göre son 10 yılda boşanma olayları yaklaşık yüzde elli oranında artmıştır. Türkiye’de 2018 yılında 142 bin 448 çift boşandı. Bunun hesabını kim verecek? İlgili Bakanlık bu faciaya karşı nasıl bir tedbir alıyor?

Allah aşkına; İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı kanun, kadın istihdam teşvikleri, süresiz nafaka vb kadına yönelik yapılan pozitif ayrımcılıklar kadınlara veya aile yapısına herhangi bir katkı sunmuş mudur? Hayır.

Bilakis bu düzenlemelerin uygulamaya geçildiği tarihten itibaren boşanmalar, aile içi şiddet ve dağılan yuvalar konusunda patlamalar yaşandı. Çünkü bu düzenlemeler kadının fıtratıyla oynayıp aile yapısının temeline konulan birer patlayıcı hükmündedir.

Bu uygulamaları batı hayranı ve seküler düşünen siyasi iktidarlar hayata geçirdiklerinde anlarız. Ancak AK Parti gibi muhafazakar bir yapının eliyle bütün bunların hayata geçirilmesi ve bu konuda ısrarcı olunmasını anlamış değiliz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.