Azgınlık gayretullaha Dokunur

Coğrafyamız çok zor süreçlerden geçti.

Büyük zalimler gördük bu son yüzyılda. Büyük direnişler, büyük öncüler, büyük önderler de gördük.

Zalimler saltanatlarının gücünden emindiler; ama aslında bir kıvılcım gerekiyordu.

Çürümüştü sistemleri.

Halk sokaklara, meydanlara döküldü.

Diktatörler bir bir devrilince olaya “bahar” demişlerdi haklı olarak.

Bahar rüzgarlarına zemheri soğukları eşlik ediyor bu günlerde.

Tunus, Mısır ve Libya’nın ardından Yemen, Suriye ve Bahreyn’de hareketlenmeler olmuştu. Halklar bu kez korkuyu aşmış bir halde çıkmışlardı meydanlara.

Ama bazı yerlerde stratejik hesaplara feda edilen ilkeler neticesinde kördüğümler oluştu.

Yemen’de bir zalim gitti, yerine başka bir zalim oturtuldu.

Bahreyn, Suudi ile birleştirilerek işlenen ve işlenmesi muhtemel zulümlere kılıf hazırlandı.

Pentagon kaynaklı yeni projeler gündemde.

Suriye’de katil Esed ve çetesi mazlumların kanını akıtmaya devam ediyor.

Herkes silahlı ve herkesin bir hesabı var.

Ahlaki, insani ve İslami ilkeler bu toz duman içinde kaybolup gitmiş.

Bu sözünü ettiğimiz yerler birbirimizin kanını döktüğümüz yerler.

İşgalcilerin yaptıklarında bir azalma yok, ama o gölgede kaldı artık.

Siyonist katiller Batı yaka’da ve Gazze’de zulümlerine devam ediyorlar.

Kudüs’te İslam’ın izlerini yok etmek için yürütülen projeler de adım adım ilerliyor.

El Aksa büyük bir tehlike ile karşı karşıya.

Bir sabah mübarek Aksa mescidinin yıkıldığını duyarsak şaşırmayalım.

Sadece utanç içerisinde başımızı önümüze eğelim.

İşgalci zalimleri unuttuğumuz için kınayalım kendimizi.

Evet, coğrafyamız yanmaya devam ediyor.

İşgalci Nato güçlerinin Afganistan ve Pakistan’daki katliamları devam ediyor.

Yine sivil hedefler vuruluyor, mazlumlar katlediliyor.

İçi boş özürlerle geçiştiriyor Amerika ve avanesi.

Somali ve Sudan barut fıçısı…

Bir de memlekette yaşananlar var tabii.

On yılını dolduran iktidar, Müslümanların en önemli taleplerinden biri olan “Başörtüsüne özgürlük” konusunu bile halledemedi.

Özgürlük talebinde bulunanlar eziyetlerle karşılaştı, para cezalarıyla tehdit edildiler.

Çocuklar sürgün edildi, ailelerine eziyet edildi.

Provokatörlükle, cahillikle suçlandılar.

Mevcut hükümetin bazı milletvekilleri, ısrar eden ailelerin çocuklarının ellerinden alınabileceğini bile söyledi.

Gözaltılar ve yargı…

Ve mahkemelerden çıkan hapis cezaları.

Bursa’daki zulüm, Gaziantep’teki ile perçinlendi.

Zinanın yasak olmaktan çıkarıldığı bir memlekette, Kürt partisinin, Türk solu kontenjanından milletvekili seçtirdiği adamın eşcinsellerin haklarını seslendirdiği bir memlekette örtüyü savunmaya ceza veriliyor.

Sütçü imamların, Şehit Kamillerin yaşadığı bir memleketten söz ediyoruz.

Faciayı ona göre düşünün.

Şimdi ne olacak diye sormayın!

Allah’ın emrine hem yasak hem de ceza…

Allah’ın yasakladıklarının önü açılıyor…

Bakın Hocaefendi ne diyor?   

“İnsanlık öyle azgınlaştı ki; Cenab-ı Hak ıslah eylesin, bu azgınlığın sonunda bir bela musallat etmesin. Azgınlık gayretullaha dokunursa masum gayri masum tefrik edilmeden herkese dokunur.”

Evet, azgınlık ve Allah’a isyan artık gayretullaha dokunuyor.

Ama üstteki sözün sahibi olan hocanın kastı sözünü ettiğimiz isyan ve zulümler değil.

Neyi kast ediyor biliyor musunuz?

Cemaatin Fenerbahçe’yi ele geçireceği iddiası karşısında öfkeleniyor hoca.

Onun gündemi bambaşka.

Cemaat her yeri ele geçiriyor algısından rahatsız olmuş ve bu algıyı oluşturanların azgınlığından söz ediyor.

Demek ki kendi penceresinden sadece bu görünüyor.

Diğer pencereler büyük ihtimalle renkli ve onlarda hak talepleri provokasyon şeklinde görünebiliyor.

Allah hepimize anlayış versin!

Doğruhaber Gazetesi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.