Camilere Asr-ı Saadetteki fonksiyonu kazandırmak için hepimize görev düşüyor

Camilere Asr-ı Saadetteki fonksiyonu kazandırmak için hepimize görev düşüyor

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, camilerin Asr-ı Saadetteki fonksiyonunu yeniden icra edilmesi için herkesin üzerine düşen görevler olduğunu söyledi.

Gaziantep İl Müftülüğü tarafından "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" münasebetiyle "Camiler ve Din Hizmetine Adanmış Ömürler" konulu bir konferans düzenlendi. 

Konferansa konuşmacı olarak katılan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, camilerin Allah'ı hatırlatan, namazın ikame edildiği mekanlar olduğunu, aynı zamanda sadece ibadet edilen mekanlar değil, ahlakın, muamelatın öğretildiği bir medrese, bir okul ve bir üniversite olduğunu söyledi.

İl Müftülüğü Konferans Salonu'nda düzenlenen konferans Emine Konukoğlu Camii İmam Hatibi Hafız Mehmet Fırat'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Konferans daha sonra ise Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" dolayısıyla hazırladığı sinevizyon gösterimi ile devam etti.

Sinevizyon gösteriminin ardından programın açılış konuşmasını İl Müftüsü Ahmet Çelik yaparak cami ve din adamlarının önemine değindi. Diyanet çalışanlarının Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nı kutlayan Çelik, bu haftayla ilgili bilgi verdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından "Cami ve mescitlerin önemine anlatmak için 1986 yılından bu yana Ekim ayının ilk haftasının "Camiler Haftası" olarak ilan ettiğini, 2003 yılından itibaren haftanın isminin "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" olarak yeniden düzenlendiğini anımsatan Çelik, şunları söyledi:

"Evvel cami vardı. Beytullah ve Kâbe vardı. Bugün de her bir yerleşim yerimizin ev sahibi, mekanları camilerdir. Camilere de anlam ve hayat veren hademe-i hayrattır. Onun için de 'Camiler Haftası' din görevlileri haftası ile birleştirilmiştir. Çünkü hademe-i hayratsız, hocasız, müezzinsiz ve din görevlisiz cami beklenen fonksiyonunu, etkinliğini yapamaz. Camiler Haftası'nı kutlamadaki amaç bir seronomi, folklorik bir etkinlik değildir. Bir şevklendirme, bilinçlendirme, farkına vardırma, kendimizi yenileme, yaptığımız işin ne anlama geldiğini yeniden bir gözden geçirme haftasıdır. Kendimizi, saygınlığımızı ve sorumluluğumuzu, yenilenmemizi tanımadır."

Konferansa konuşmacı olarak katılan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, din görevlilerine yönelik yaptığı konuşmada, din görevlilerinin bulundukları köy, mahalle ve bölgelerdeki vatandaşların dini ve ahlaki eğitiminden sorumlu olduklarını dile getirdi.

"Ulaşmadığımız bir insan kalırsa bu bir vebaldir"

Konuşmasına Kur'an-ı Kerim'deki camilerle ilgili ayetlerin açıklamasını yaparak başlayan İşliyen, şöyle konuştu:

"Görev yaptığımız Kur'an kursunun etrafından ayrılırken kapısını çalmadığımız bir fert, bir aile kalırsa bu bir vebaldir. Ulaşmadığımız bir insan kalırsa bu bir vebaldir. Onun için bizler ihlasla ve samimiyetle çalışmalıyız. Bu imkanları Allah (celle celaluhu) bize lütuf etmişse bizim de çalışmamızı ve gayretimizi artırmalıyız. Bu gayretlerimizi, bıkmadan, usanmadan ve ecrini Allah'tan (celle celaluhu) bekleyerek yapmalıyız."

"Tesettürde bizim modelimiz Hazreti Fatma'dır"

İşliyen, bayan Kur'an öğreticilerine yönelik ise "Görevimizi halimizle de örnek olarak yapmalıyız ve bizim tesettürde modelimiz filanın hanımı veya filan makamda olan insan değildir. Tesettürde bizim modelimiz Hazreti Fatma'dır (radiyallahu anha)" diye konuştu.

Konferansın ardından İLKHA muhabirine açıklamalarda bulunan İşliyen, camilerin Asr-ı Saadetteki fonksiyonunu yeniden icra edilmesi için herkesin üzerine düşen görevler olduğunu söyledi.

Peygamber Efendimiz'in Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvereye hicret ederken Kuba'da ilk yaptığı işin orada bir mescid inşa etmek olduğunu hatırlatan İşliyen, "Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın mescidlerini ziyaret etmek, yahut onarıp gözetmek ve canlı tutup zirvede kalmasını sağlamak ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazlarında sürekli ve dosdoğru olan, zekatlarını veren ve Allah'tan başka kimseden korkup çekinmeyen kimselere aittir.' diyor. Yine başka bir ayette 'Allah'ın mescidlerinde, Allah'ın adının anılmasını yasaklayandan daha zalim kim olabilir?' diye soruyor. İşte dolayısıyla imarı hem fiziki, maddi imar olarak alıyoruz hem de maddi imar yapıldıktan sonra içinde eda edilen namazlarla, okunan ve öğretilen Kur'an-ı Kerim, vaaz irşad ve güzel ahlakın öğretilmesi ile camilerin manevi imarının da yapılacağını biliyoruz. Bu haftada yapılan bu tür etkinliklerin camilerin maddi ve manevi imarına katkı sunmasını Cenabı-ı Hak'tan niyaz ediyorum." dedi.

"Camiler Allah'ı hatırlatan mekanlardır"

Hayatın gayesinin Allah'a kulluk olduğunu ve kulluğun en önemli göstergelerinden bir tanesinin de namaz olduğunu vurgulayan İşliyen, "Camiler, Allah'ı (celle celaluhu) hatırlatan mekanlardır. Camiler namazın ikame edildiği mekanlar, aynı zamanda sadece ibadet edilen değil, ahlakın ve muamelatın da öğretildiği hem bir medrese hem bir okul hem bir üniversitedir. Suffa örneğinden de bunu görüyoruz. Hem de insanların dertlerinin konuşulduğu, paylaşıldığı, derdi, gamı veya kederi olanların ihtiyaçlarına cevap bulunduğu mekanlardır. Asr-ı Saadette olduğu gibi camilerin bu fonksiyonunu icra etmesi için her birimizin üzerinde görevler vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak da camileri daha fonksiyonel ve Asr-ı Saadetteki haline yakın getirebilmek ve yararlanabilmek için bir gayret içerisindeyiz. Halkımızın da gösterdiği ilgi ile beraber bu gayreti artırmak ümidindeyiz. Bu güzel etkinlikler inşallah buna vesile olsun." temennisinde bulundu.

Konferansa, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen, Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, Kilis İl Müftüsü Mahmut Karatepe, Şanlıurfa İl Müftüsü İhsan Açık, İlçe Müftüleri, imam hatipler, müezzinler, Kur'an öğreticileri ile davetliler katıldı.

İLKHA

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.