Cemaatten Basın Açıklaması
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil "Anayasal düzenin riske girmemesi için Sayın Cumhurbaşkanı'nı göreve davet ediyoruz" dedi.
Gazeteciler Ve Yazarlar Vakfı başkanı Mustafa Yeşil, gündemde yer alan konulara ilişkin açıklamalarda bulunuyor.
İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın sözlerini siyaset tarihinin kara lekesi olarak nitelendiren Yeşil "Bu nefret ortamında Anayasal düzenin riske girmemesi için Sayın Cumhurbaşkanı'nı göreve davet ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu süreçte aktif rol oynaması aciliyet teşkil etmektedir" dedi.
Yeşil'in açıklamalarından satırbaşları;
Nefret söylemi ile toplum gerilmektedir. Ülkenin huzuru, istikrarı ve ekonomisi büyük risk altına girmiştir. Hizmet hareketine yönelik bir linç girişimi yapılmaktadır. Haşhaşi, içi boş veli, ananas gibi öfke söylemlerle nefret suçu işlenmektedir.
"CUMHURBAŞKANI'NI GÖREVE DAVET EDİYORUZ"
Bu nefret ortamında Anayasal düzenin riske girmemesi için Sayın Cumhurbaşkanı'nı göreve davet ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu süreçte aktif rol oynaması aciliyet teşkil etmektedir. İçişleri Bakanı'nın nefret dili siyasi tarihimizin kara bir lekesi olarak hatırlanacaktır.
Hizmet camiası ülkesini seven herkes gibi hakkını ve hukukunu savunmaya devam edecektir. Camia hiç bir zaman gayrimeşru işlere tevessül etmeyecektir.
"TÜRKİYE ADINA CİNAYET OLACAKTIR"
Örgüt kavramı ile kastedilen şey Hizmet Camiasına yönelik bir söz ise, bu kıyafetin bu bedene uymayacağı ortadadır. Hukuk dışı bir takım bilgi ve belgeler üretilecekse bu tüm Türkiye adına büyük bir cinayet olacaktır. Unutulmamalı ki Camia iktidarın demokratik zeminlerden uzak olduğu dönemlerde de bu iftiralara uğramış ve beraat etmiştir. Buna rağmen örgüt ve çete kavramlarının tekrar ortaya atılması, hukuki bir gerekçe değil tamamen bir algı yönetimine matuf unsurlar olduğunu görüyoruz.
"CUMHURBAŞKANI'NIN HAKLARINI KULLANMASI GEREK" Sayın Cumhurbaşkanı'nın görevleri hukukta bellidir. İlgili tasfiyeler, fişlemelerle vb.. ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli araştırmalar yapabilir. Yasaların Cumhurbaşkanı'na verdiği hakları kullanmasının gerektiği hatta vaktinin geçtiğini düşünmekteyiz. "SÜLEYMAN İSİMLİ ŞAHSI TANIMIYORUM" Algı inşası ve kara propagandaya yönelik çeşitli ses kayıtları ortaya çıktı. Süleyman isimli şahsı ben 30 yıllık Hizmet hayatımda ne gördüm ne de tanıyorum. Bu zatın ilgili ses kayıtlarıyla ilgili Muhterem Hocaefendi'nin avukatlarının yaptığı açıklama ile bu kişinin Hizmetle bir ilgisinin olmadığı açıklandı ve dile getirildi. Ayrıca Sayın Gülen'in kim istifa edecektir kim kalacaktır yönünde bir gündemi hiçbir zaman olmamıştır. GÜLEN NEDEN TÜRKİYE'YE DÖNMÜYOR? Hocaefendi'nin ABD'de kalması ile ilgili kendi ifade ve açıklamaları olmuştur. Gerek Başbakan'ın gerek başka siyasilerin kendisini ülkeye davet ettiğini biliyoruz. Bugün yaşadıklarımız, Hocaefendi'nin geri dönme noktasındaki tereddütlerinin haksız olmadığını bize gösterdi. "17 AĞUSTOS'TAN SONRA MI FARK ETTİLER?" Hizmet 50 yıllık süreç içerisinde ilkelerinden hiç bir zaman vazgeçmemiştir. 17 Aralık'tan sonra AK Parti çok farklı söylem ve kavramlarla karşımıza çıktı. Ama hizmet yine insan hakları, hoşgörü ve kardeşlik diyor. Hükümetin, 11 yıldır yanılmışız, fark etmemişiz, içimize sızılmış gibi inkar eden ve görmemezlikten gelen bir durumda olması esef verici bir durumdur.
Hükümet 11 yıldır kimin tuzluk kimin ekmeklik olduğunu fark edemedi de 17 Aralık'tan sonra mı fark etti?
"BU ÜLKEDE DEMOKRASİNİN KALMADIĞININ GÖSTERGESİDİR"
Kaygımız şahsi değil. Zümrevi de değil. Kaygımız demokratik ilerlemelerin kaybı, toplumsal kaos ve ekonomik kriz kaygısıdır. Savaş ve kavga iki eşit yapı arasında olur. Biz sivil bir yapıyız. Elbette tavsiye, teklif ve önerilerimiz olacaktır. Bu talepleri gerçekleştirecek olan da iktidardır. İktidar herhangi bir sivil yapıyı tahribata yönelmişse bu bu ülkede demokrasinin kalmadığının göstergesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.