Cenaze namazı kılmak istemiyorsan

Cunta mahkemesinin ardı ardına verdiği idam kararları zihinlerimizde şimşekler gibi çaktı. Daha sabah namazında katledilen 75 Müslüman’ın acısını unutmadan, bu kez de 529 idamı konuşurken daha fazla idam kararı ile adeta zalimliğine yeni maharetler ekledi.

İslam âleminin farklı yerlerindeki Müslümanların her biri kendi dertleri ile muzdaripken Türkiye Müslümanları nispeten daha fazla duyarlılık gösteriyor. Yöneticilerden gelen tepkiler dışında halk da basın açıklaması, gösteri vb. eylemlerle saflarını belli ediyor.

Kimi çokbilmiş Müslümanlar da işini gücünü bırakmış, etrafa umutsuzluk pompalıyor. Neymiş? Bu yaptıklarımız etkisiz, yetersiz ve hatta gereksizmiş. Peki, beyefendi seni dinleyelim bakalım. Ne öneriyorsun, ne yapmamızı teklif ediyorsun? Dahası; sen ne yapıyorsun? İnanın ki: HİÇ. Yaptıkları tek şey “bizden adam olmaz” türünde kahve edebiyatı. Onları yüksek tepelerinde, derin bilgileri ile baş başa bırakmak en iyisi olacak. Çünkü bunlar ne bir icraat yapar ne de başkasının yapmasını hazmeder.

İnsan merak ediyor: Acaba Mısır zindanlarında idamı bekleyen kişiler, kendileri olsa veya onları gerçekten kendilerinden bir parça olan kardeşler olarak bilseler gerçekten yerlerinde “Suskun ve aciz! Helak olmuş ölüler!” gibi duracaklar mıydı? Eminim ki durmayacaklar, avazları çıktığı kadar bağıracaklardı.

Evet, biz Şehid Şeyh Ahmed Yasin’in dediği gibi “Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et!” diye meydanlarda Rabbimize topluca dua edeceğiz. Zalimin zulmünü, herkes duyana, en azından, melekler adımızı haklı mazlumların yanına yazana kadar haykıracağız. Yarın giyabı cenaze namazı kılmak zorunda kalmak istemiyorsak bugünden ses vermek zorundayız.

Tabi ki biz de “Bugün bunu yaptık, görevimizi yerine getirdik” demiyoruz. Böyle düşünüp bu etkinlikleri vicdan rahatlatmak için yapan da hata etmiş olur. Aksine “Ne yapabiliriz?” diye düşünmekten uykusuz kalmalı, uykusuz kaldığımız gecelerde teheccüd ve dualarla Rabbimize niyazda bulunmalıyız. Niyazımızda kardeşlerimize yeni bir fecir açmasını; bize de onlara yardım edebilecek bir yol vermesini ısrarla istemeliyiz.

İnanıyorum ki; bugün biz –yetersiz de olsa- elimizden geleni yaparsak; Allah elimize başka imkânlar da verecektir. Bugün biz Müslümanlar olarak aramızdaki ihtilafları bir kenara bırakarak vahdet üzere “ihvan”ımız için kenetlenirsek; Allah yarın her sıkıntımıza çare olan büyük vahdeti de bahşedecektir. Zaten asıl sorunumuz da vahdet değil midir?

Zalimler ellerinden gelen her zulmü yapacak, küffar da tek parça olup sessizliği ile destek olacaktır. Başka bir şey bekleyen, yıllardır anlatılan Batı medeniyeti masallarıyla aldanmıştır ve tez elden bu aldanıştan dönmelidir.

İhvan ve Mısır’ın da Ümmetin de kurtuluşu Müslümanların görevidir. Her Müslüman da imkan ve yetkisi oranında bu görevden sorumludur. İlk adım olarak da öncelikle herkes bir yerinden kımıldasın. Müslüman kardeşine sahip çıkmak için bi zahmet rahatına biraz bozsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.