Cihad Olgusu ve Hal-i Pür melalimiz

Yüce Allah’ın, fitneyi ortadan kaldırıncaya kadar müminlere farz kıldığı amel cihaddır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellemin ifadesinde de yer bulduğu gibi imandan sonra en faziletli amel cihaddır. “Sizin üzerinize cihad farz kılındı” fermanıyla da bu farziyet kıyamete kadar devam edecektir ama tabi ki başta da ifade ettiğimiz gibi fitnenin olduğu zaman ve zeminlerde bu emrin icrası gerekmektedir.


Cihada gereksinim duyulduğu zamanlarda bu ibadete eş değer bir ibadet veya daha doğru ifadeyle onun yerini tutacak bir ibadet yoktur. Ebu Hureyre radıyallahu anhden şöyle rivayet edilmiştir: “Bir kere Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme bir kişi geldi: “Ya Rasulallah! Bana cihada eş bir ibadet gösterir misiniz?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cihad değerinde bir ibadet bulmuş değilim ki!” buyurdu. Ve devam ederek: “Sana sorarım, gücün yetişir mi ki, mücahid sefere çıktığı sıra sen de mescide girip, o dönünceye kadar namaz kılasın da hiç usanmayasın. Ve oruç tutasın da iftar etmeyesin” diye sordu. O kişi: “Buna kimin gücü yeter ki?” diye cevap verdi.”(Buhari)


Fitneyi ortadan kaldırmak, insanlığa musallat olmuş zulmü ve adaletsizliği ortadan kaldırmak için sürekli bir ümmetin, bir cemaatın veya bir kolun bu ilahi emirle ilgilenmesi ve üzerine vazife düşen engelleri ortadan kaldırması icap etmektedir. Ancak bu emri ifa ettiklerini söyleyen bireylerin cihad hukuku dışına çıkarak tamamen fitneye sebep olacak eylem ve icraatlarda bulunmalarını kabul etmek mümkün değildir. İslam ümmetine savaş açmış bir beldeye bile savaşa gitmeden önce iman ve cizye(vergi) teklifleri yapılır, kabul etmedikleri takdirde yine savaş ve cihadın ahlakına uyarak İslam’ın öngördüğü şekilde müdahale edilir.


Sıradan yoldan geçeni, namaz rekat sayısını bilmeyeni, sakalını uzatmayanı, bıyıklarını kısaltmayanı veya öbür tarafta “direniş hattında” yer almayanı, kendi mezhebinden olmayanı öldürmek ne zamandan beri cihad olmuştur.
Fitneyi ortadan kaldırmak için farz olan bir aksiyonu, bir eylemi tamamen fitne vesilesi kılmak ne kadar büyük bir cürümdür! İslam’a yapılmış en büyük haksızlık bu olsa gerek. İslam alemine bakın! Her birimizin elinde ABD, İsrail, Alman ve Rus yapımı silahlarla köşe başlarını tutmuş, gelen gidenden adını-soyadını, mezhebini soruyor, bilmeyeni yine bize ait olmayan mermilerle hakkettikleri(!) cezaya çarptırıyoruz. Sorgu, Muhakeme, karar ve infaz şipşak aynı anda uygulanıyor… Ve ne yazık ki bütün bunlar tekbirler eşliğinde oluyor…


Arkadaşlar bu cihad değildir. Bu bizim Kur’an-ı Kerim ve onun mübelliği Hz. Muhammed Mustafa’dan öğrendiğimiz İslam hiç değildir. Daha önce de defalarca dile getirildi. Cami ve cami cemaatini bombalayarak İslam’a değil, güya onların kinini taşıdığımız zalim ve kafirlere hizmet ediyoruz. Tamamen fitnenin ortadan kaldırılması için Müslümanların yekvücut olup bu yanlış ve İslam’ın kökünü kurutacak yöntem ve eylemlerden uzak durulması gerekir. Böylesi yanlışlara tevessül ederek işgalci zalimlerin tasallutunu bir noktada meşrulaştırmış oluyoruz ve aslında dış güçleri kendi beldelerimize hakem olarak davet etmiş oluyoruz. Bugün Suriye’de olduğu gibi.


Mısır’da yekvücut olup zalim ve katillere karşı dik duramadık! Suriye’de zalim Esad’a, tekbir cepheyle, -hakimiyeti de bu mücadelenin sonunda dış güçlere bırakmayacak- güç ve kuvvetle “dur” diyemedik! Zalim Esad’ın yanında durarak, sözüm ona nüfuzun ABD ile İsrail’in eline geçmesinden endişe ededurduk. Oysa karşı karşıya kalıp birbirimizi boğazlamakla o korkulan duruma neredeyse düşer olduk. Zalimlere köle olacak kadar takatten düşerken buna hizmet eder olmuyor muyuz sanki! Ne kadar hazin ve ağlanacak bir durumdayız. Suriye’de katledilen biz anaların, bacıların, masum evlatların intikamları, Beyrut’ta veya başka yerde yine biz “katiller”den alınıyor. Olacak müdahalelerle yine ölen biz olacağız. Zalimler ne yazık ki zevkten dört köşe olup keyif çatıyor.


Yeniden cihad ruhuna ve ahlakına dönmek temennisiyle, gerçek manada İslam’ı öğrenip algılamayı ve onun gibi yaşamayı, onun istediği gibi cihad etmeyi nasip etmesini Yüce Allah’tan dilerim.
Selam ve dua ile…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.