Devlet mi değişti acaba?

Nesrin Ünal adında bir bayan, ülkücü camianın yüzde 90'ının başkanlık sistemine karşı olduğunu şu iddialı sözlerle söylemiş: "Ülkücüler başkanlık sistemini desteklemiyor. Yüzde 90'a yakını hayır diyecek. Herkes tek adamlıktan çok korkuyor."

Tabii şimdi siz “Bahçeli karşıtı bir ülkücü kadın böyle bir şey söylemişse ne olmuş yani?” diyorsunuz.

Doğru, herkesin kendi görüşlerini abartma ve köpürtme gibi bir “demokratik hakkı” da var bu garip memlekette. Ama söz konusu olan sıradan bir kadın değil, Nesrin Ünal!

Yaşı otuzun altında olan genç kardeşlerimiz haklı olarak “Bu Nesrin Ünal da kim oluyor?” diye sorabilirler. Öyleyse izah edelim:

Nesrin Ünal Hanımefendi 1999 seçimlerinde MHP listelerinden vekil seçilen bir siyasetçimizdir.

1999 dedik ya hani o Merve Kavakçı'nın seçildiği dönemi kast ediyoruz.

Hani o Bülent Ecevit'in korku filmlerinden apartılmış bir yüzle kürsüye gelip “Burası cumhuriyete meydan okuma yeri değildir” diye bağırdığı ve “Bu hanıma haddini bildirin!” diye höykürdüğü dönem…

Merve Hanım, başörtüsüyle girdiği meclisten kovulmuş, ardından ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı.

Aslında başörtülü olup da Merve Kavakçı ile aynı muameleye muhatap olmayan biri daha vardı.

Evet, Nesrin Ünal'dan söz ediyoruz.

İşte o dönemde vekil seçilen Nesrin Ünal Hanım, başörtüsünü çıkarmış ve meclis çalışmalarına katılmıştı.

Belki de direnseydi, Merve Kavakçı'nın üzerine giden azgın topluluk o kadar pervasız olamayacaktı.

Ama yapmadı Nesrin Ünal.

Ahmet Hakan o dönemde Nesrin Ünal'ı programına çıkarmış ve ona neden başörtüsünü çıkarıp meclise girdiğini sormuştu.

Nesrin Ünal, “devletin kurallarından” söz etmiş ve o kurallara uyduğunu söylemişti. Bunun üzerine Ahmet Hakan “Devletin kuralları ile Allah'ın emirleri çakışırsa ne yaparsın?” diye sormuş, Nesrin Ünal da “Devletin kurallarına uyarım” demişti.

Aradan yıllar geçti tabii.

Şimdi iki devlet bir konuda uzlaşmış. (Birinci devlet hükümet ve cumhurbaşkanı, ikincisi ise Devlet Bahçeli)

Örtüyü açma konusunda “devletin kurallarını dinleyen” Nesrin Ünal, nedense şimdi PKK, CHP ve FETÖ ile yan yana gelme pahasına “devlete” karşı çıkıyor.

Şimdi anlamadığımız şey şu.

Devlet mi değişti, Nesrin Ünal mı, yoksa ülkücülük mü?

DOĞRUYA DOĞRU

Hürriyet Gazetesi yazarı ve televizyon programcısı Ahmet Hakan Coşkun yazdı:

“Kemal Kılıçdaroğlu'nu Sakarya'da yakalamış vatandaşın teki...

“Atatürk'ün ilkelerini say” falan diyor.

Oradan biri “Sen AK Partilisin” falan dediğinde...

Bizimki hemen “Yok, ben AK Partili değilim” diye yanıt veriyor.

Oysa adam sıkı bir AK Partili...

Bütün sosyal medya hesapları AK Parti diye inliyor.

Yalancılık yapıyor yani adam.

Partisi için, lideri için, davası için, politika için yalancılık yapmakta beis görmüyor.

Bir insana hiç çekinmeden, hiç utanmadan, hiç düşünmeden yalan söyletiyorsa siyaset...

Adı batsın o siyasetin.”

Sonuna kadar haklı Ahmet Hakan.

Böyle siyaset olmaz tabii.

Okumadığı Anayasa değişikliği maddelerinin karşısında aslanlar gibi dikilip halkı “Hayır” demeye teşvik edecek kadar “şakacı” siyasetçiler bile var bu memlekette.

İki kelimesinden biri demokrasi iken halka “tıpış tıpış geleceksiniz” diye racon kesenlerin siyaset yaptığı bir memleket burası.

Aslında laçkalaşan da sadece siyaset değil, bir de işin gazetecilik boyutu var.

Rüşvete, hırsızlığa, istismara, “her şey mübah”a sırf patron var işin içinde diye, ses çıkarılmıyor ve gerektiğinde bal gibi yalan söyleniyorsa…

Adı batsın böyle gazeteciliğin!

Öyle değil mi Ahmet Hakan?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.