Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün mevkidaşı ile yaptıkları görüşmenin verimli geçtiğini ve ikili ilişkilerin ilerletilmesi hususundaki ortak iradenin teyit edildiğini açıklayarak, siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda iş birliğinin daha da güçlendirilmesi için atılabilecek ilave adımları değerlendirdiklerini ifade etti.

Konuk Cumhurbaşkanı ile birçok konuyu ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Türkiye ve Finlandiya, evrensel ilke ve değerler temelinde, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, AGİT ve Avrupa Konseyi gibi platformlarda güç birliği yapıyor. Bilhassa, Finlandiya ile Birleşmiş Milletler bünyesinde başlattığımız “Barış İçin Arabuluculuk Girişimi”ne büyük önem veriyoruz. Değerli dostumla, hem bu girişimi, hem de bu girişim vesilesiyle teşkil edilen "Arabuluculuk Dostlar Grubu" kapsamında kaydedilen ilerlemeleri ele aldık. Küresel barışın ve huzurun tesisi konusunda önemli rol oynayacağına inandığım bu girişimi güçlendirmek istiyoruz. Finlandiya’nın Avrupa Birliği üyeliğimize verdiği destek için de bir kez daha teşekkür ediyorum.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ekim Cumartesi günü, Ankara Garı önünde meydana gelen ve 97 kişinin can verdiği bombalı saldırıya ilişkin görüşlerini de paylaştı

Cumhurbaşkanı Erdoğan saldırının, Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne, huzuruna, istikrarına, hedeflerine yönelik olarak gerçekleştiğini ve bunu şiddetle kınadığını belirterek, “Şu gerçeğin tüm dünya ve tüm vatandaşlarımız tarafından bilinmesini istiyorum: Bu saldırı Türkiye’ye yapılmıştır. Saldırının hedefi, orada bulunan vatandaşlarımızla birlikte ülkemizin ve milletimizin tamamıdır” diye konuştu.

Terör örgütleri karşısında çifte standart kullanan herkesin teröre destek verdiğini ifade eden Erdoğan, “Son olarak, Suriye ve Irak’ta ortaya çıkan DEAŞ da, ülkemiz sınırları içinde yaptığı çeşitli eylemlerle, Türkiye’ye karşı mücadele eden örgütler arasına katıldı. Bugün de, farklı isimlerle aynı çatı altında faaliyet gösteren örgütlerden oluşan PKK ile DHKP-C ve DEAŞ, karşımızdaki en menfur terör tehditleri olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Biz terörü, kendini nasıl tanımladığına, hangi ismi kullandığına, söylemine, yöntemine göre tasnif etmiyoruz, sadece bu sıfatla adlandırıyoruz. Meseleye bu şekilde yaklaşmayan, terör karşısında, terör örgütleri karşısında çifte standart kullanan herkes, açık söylüyorum, teröre destek vermektedir.” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ölümler arasında ayrım yapmadıklarını belirterek, “Biz ölümler arasında ayrım yapmadığımız gibi, katiller arasında da, terör örgütleri arasında da ayrım yapmıyoruz. Tüm terör örgütleri bizim nezdimizde aynı derecede cani, aynı derecede ahlaksız, aynı derecede kötüdür. Biliyoruz ki, diğer terör olayları gibi, Ankara Garı’ndaki hadise de bizim için bir sınavdır, bir sınamadır. Allah’ın yardımı, güvenlik güçlerimizin çalışmaları ve milletimizin dirayetiyle, bu sınamadan da başarıyla çıkacağımıza inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

Olayın titizlikle araştırılıp eylemi yapanlarla ilişkili kişilerin belirleneceğini, suçluların adalete teslim edileceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ, PKK ve onun türevleri olan PYD-YPG ile DHKP-C dâhil tüm ihtimaller sonuna kadar araştırılmalı, sadece maşalar değil, onları kullanan, yönlendiren güçler de mutlaka ortaya çıkartılmalıdır. Ülkemizin parçalanması, milletimizin bölünmesi için bugüne kadar yürütülen sayısız operasyonun hepsini de, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi koruyarak sonuçsuz hale getirmeyi başardık. İnşallah, bir süredir yoğunlaşan bu saldırıları da, aynı şekilde boşa çıkartacağız.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara saldırısı hakkında Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirdiğini, farklı bir bakış açısıyla incelemelerini istediğini bildirdi.

Ankara Garı’nda yaşanan acıları siyasete alet edenleri ibretle izlediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha bombanın dumanı dağılmadan, maktullerin bedenleri yerden kaldırılmadan, yaralılara müdahale edilmeden, ortada en küçük bir işaret, delil, bilgi yokken suçlu ilan etme yarışına girenlerin samimiyetsizlikl

erini üzüntüyle takip ettik. Hayatlarını kaybedenlerin kanları dahi kurumamışken olay yerine gidip seçim gününü işaret edenleri, kendilerince romantik Kasım güzellemeleri yapanları, yaşanan acıları siyasete alet edenleri ibretle izledik. Henüz cenazeler toprağa verilmeden eylem çağrısında bulunanların, hayatı durdurma kampanyası başlatanların ikiyüzlülüklerine hep birlikte şahit olduk. Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında, sosyal medyada millete hakaret edenler, milleti birbirine karşı kışkırtan, kalemini silah gibi kullanmaya çalışanlar olduğunu gördük.” şeklinde konuştu.