Etiyopya’nın Müslümanları “ehlileştirme” politikası!

Etiyopya’nın Müslümanları “ehlileştirme” politikası!

Müslümanların barış yanlısı tutumları belki hükümetin de körüklemesiyle değişebilecek hatta yeni bir iç savaşın perdesini aralayabilecektir.

İbrahim Tığlı / Dünya Bülteni

Birkaç aydır Etiyopya’da Müslümanlar ile hükümet arasında bir gerginlik yaşanıyor. Her Cuma günü başkent Addis Ababa ve Harar gibi Müslümanların yoğun yaşadığı bölgelerde binlerce Müslüman, hükümetin uygulamalarını protesto etmekte. Müslümanların gösterilerde barışçıl davranmasına rağmen hükümet aynı sağduyuyu göstermiyor. Gösteriye katılanlara polis orantısız güç kullanarak müdahale ediyor, ateş açıyor, öldürüyor ve yüzlercesini tutukluyor.

23 Ekim’de ki gösteriler sonrasında tutuklanan aralarında öğrenci ve kanaat önderlerin bulunduğu 29 Müslüman’a herhangi bir delil olmaksızın rejimi değiştirmek ve terörist hareketlerde bulunmak suçlamasıyla federal mahkeme tarafından 4 yıldan 24 yıla kadar hapis cezalarına çaptırıldı. Hatta bir insani yardım örgütünün başındaki Habibe Muhammed hakkında idam cezası bile istendi.   Gösterilerde ölenlerin sayısı şimdiden 25’i geçmiş olmasına rağmen uluslararası insan hakları izleme örgütleri sessizliğini koruyarak duyarsız kalmakta. Müslümanların tepkilerine Etiyopyalı Hıristiyanlarda gösterilere katılarak destek veriyor.

Etiyopya halkının yüzde 40’ını oluşturan Müslümanların şehirlerin büyük camilerinde Cuma namazı sonrası gösteri düzenlemelerin nedeni anayasada dini hakların korunmuş olmasına ve devletin Müslümanların dini işlerine müdahalesinin yasaklanmasına rağmen Etiyopya hükümetinin el Ahbaş adlı Lübnan kökenli bir tasavvufi eğilimli bir cemaati Müslümanların tek temsilcisi olarak tanımak istemesi ve Yüksek İslam Konseyi’ne el Ahbaş temsilcilerini getirmesi. Ayrıca başkent Addis Ababa’da ki dini eğitim veren Awolia külliyesinin kapatılma girişimleri de Müslümanların tepkilerine nedeni.

Etiyopya’da Yüksek İslam İşleri adında üyeleri seçimle belirlenen ve ülkedeki bütün Müslümanların temsil edildiği bir konsey bulunmakta. Etiyopya anayasası laik bir devlet yapısını öngördüğü için devlet doğrudan Müslümanların dini işlerine müdahale edemiyor. Bu konsey anayasa tarafından da tanınıyor ve aldığı kararlar nihai bir özellik taşıyor. Etiyopya hükümeti bu meclisin, doğrudan selefi grupların kontrolünde olduğunu söyleyerek rejime yönelik tehdit içerdiği iddiasında bulunuyor. 17 farklı İslami sivil toplum kuruluşu geçen Temmuz da hükümetle diyalog kurmak için bir araya gelerek bir basın açıklaması yaptılar. Fakat hükümetin bu basın açıklamasına tepkisi sert oldu polisin müdahalesiyle aralarında saygın din adamları, öğretim görevlileri ve sivil toplum temsilcilerinin bulunduğu kişiler gözaltına alındı.

Ne Awolia ne de Yüksek İslam Konseyi’nin seçilmiş üyeleri yalnız selefilerden oluşmuyor, aralarında çok farklı meşrepten kimseler bulunmasına rağmen hükümetin Somali’deki Şebab’la bağlantı kurmak istemesi manidardır. Ülke içinde Somali’deki İslami hareketleri destekleyenler bulunmasına rağmen Etiyopya’nın en köklü medresesi Awolia geleneğini Selefi hareketlerinin öğretilerini yaymakla suçlaması hükümetin bilinçli bir ehlileştirme politikasına Müslümanları tabi tutma arayışının göstergesidir. 2011 Aralık ayında küçük bir grup tarafından başlatılan gösteriler, Dessie, Dire Dawa, Harar, Shashemene, Assela, Gondar, Alaba, Baddessa, Assasa, Chagni gibi şehirlere de yayılarak milyonların katıldığı Cuma gösterilere dönüştü. Kadın. Çocuk, yaşlı, öğretmen, gazeteci, öğrenci gibi her yaştan ve her meslekten kişilerin olması hükümetin kendi halkını tanımak istemeyişinin belirtisidir.

Etiyopya hükümetinin Müslümanlara yönelik bu ehlileştirme politikasının arkasında Müslümanları kontrol altında tutma çabası bulunmaktadır. El Ahbaş hareketi finansal açıdan desteklenerek Köy ve kasabalara bu cemaatin temsilcileri gönderilip Müslümanların, başta politik olmak üzere bazı hakları kısıtlanmak istenmektedir. Siyasetle ilgilenmesini yasaklayan dini bireysel ibadete indirgeyen böylelikle başta Ogedan, Oramia ve Amhara’da ki Hıristiyanlaştırma uygulamalarına ses çıkarmayan bir dindarlık tipi oluşturmak hedeflenmektedir.

İnsan Hakları İzleme grubu geçen ay yayınladığı Etiyopya ilgili raporunda, yardımların devlet denetiminde gerçekleştirildiği için Hıristiyanların yaşadığı bölgelere yapıldığını Müslümanların bu yardımlardan faydalanmadığını açıklamıştı. 1960’lardan önce nüfusun yüzde 70’ni Müslümanlar oluştururken şimdiler bu sayının azalması nasıl açıklanabilir? Özellikle Etiyopya hükümeti gerillacılık oynadığı günlerin etkisiyle Müslümanların eğitimine müdahale ederek eğitimli fertlerin yetişmesini de önlemek istemektedir. Medreselerin kapatılması Mısır, Pakistan kökenli yazarlarının kitaplarının vahabilik propagandası yaptığı gerekçesiyle yasaklanması yeni bir Müslüman toplum meydana getirme teşebbüsü değil midir?

Geçen Ağustos’ta ölen Başbakan Males Zenavi sonrası Etiyopya’sının, daha toleranslı olacağı yorumları uzmanlar tarafından yapılmıştı. Fakat yeni başbakan Hailemariam Desalegn de selefinin hatalarını tekrarlayacak olması, Müslüman ve Hıristiyanların yüzyıllardır hoşgörü içinde bir arada yaşadığı Etyopya’yı etnik ve dini farklılaştırmanın olduğu bir ülkeye dönüştürecektir. Nihayetinde Müslümanların barış yanlısı tutumları belki hükümetin de körüklemesiyle değişebilecek hatta yeni bir iç savaşın perdesini aralayabilecektir.

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.