Güzel Yazı Sanatı: Hat Sanatı

Güzel Yazı Sanatı: Hat Sanatı

İslam dini her konuda merkeze öncelikle insanı alır. Din insan için vardır ve bu dinin gelişimi de yine insan eli ile olacaktır.

İslam dini her konuda merkeze öncelikle insanı alır. Din insan için vardır ve bu dinin gelişimi de yine insan eli ile olacaktır. İslam dini insanın elinde bir medeniyete dönüştü. Çok yönlü ve inanılmaz zengin olan bu medeniyet yüzyıllar boyu insanlığa huzuru ve barışı(silm) getirdi.

Bu medeniyetin oluşturduğu sanat ve estetik tamamen orijinal, yani kendine özgüdür. Bu sanatın mihenk taşının Kur’an ve sünnet olması bunu sağlayan yegâne sebep olmuştur. Zira İslam sanatı etkilenen değil etkileyen olmuştur. Edilgen değil etken olmuştur. Yüzyıllar boyu birçok kültür havzasını, etkisi altında bırakmayı başarmıştır.

Bu yazıdaki amacımız sanat tarihi veya bilimsel çalışma yapmak değildir. İslam’ın yaşam boyutunun büyüklüğünü ve kapsayıcılığını anlama bakımından bir çalışma yapma gayesi güdüyoruz. Bu din ilimden siyasete sosyal hayattan sanata özel hayattan hukuki düzenlemelere kadar birçok alanda zirveleri görmüş bir dindir. Bu din ile tekrar dirilmek için özümüzü tekrar yakalamalı ve İslam’ın boyasıyla boyanmalıyız.

Arap harflerinden doğarak İslâm medeniyetinde müstakil ve olağan üstü bir mevki kazanan güzel yazı sanatı olan hat sanatı hiç şüphesiz İslam sanatının en güzide alanlarından biridir. O halde gelin hep birlikte hat sanatını daha yakından tanıyalım.

Hat Sanatı

Kur’an-ı Kerim’de Nûn Suresinde kaleme ve yazdığı satırlara yemin edilmesi yazının ve kalemin önemine işaret eder. Bazı müfessirler surenin başındaki Huruf-u Mukattaa’dan ‘nûn’ harfinin hokkaya delalet ettiğini söylemişlerdir. Böylece sure hokka, kalem ve deftere yemin ile başlamış oluyor.

Güzel yazı sanatı olarak ifade edebileceğimiz bu sanat dalı Latince harfler ile yapılan kaligrafi ile kıyaslanmamalıdır. Çünkü kaligrafide bir ruh yokken hat sanatında sanatın icrasının öğrenilmesi aşamasından ustalaşma kısmına kadar her adımda bir ruh olduğunu söylemek mümkündür.

Bu sanatın icrasının çoğunlukla ayet ve hadisler üzerinden olması, icra mekânlarının camiler başta olmak üzere genelde maneviyat gerektiren yerler olması, sanatı icra eden kişilerin aynı zamanda İslami ilimler noktasında da bilgi sahibi kişiler olması gibi konular bu sanatın maneviyat yükünü gösteren nişaneler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hat sanatı Aklam-ı Sitte ya da Şeş Kalem yani altı farklı yazı türü ile ünlenmiştir. Bunlar tevkī‘ (توقيع) ve rikā‘ (رقاع), muhakkak ve reyhânî, sülüs ve nesih hatlarıdır.[1] Her bir yazı ölçü bakımından ve yazının köşeli mi yuvarlak mı yazılacağı hususları bakımından birbirinden farklılıklar içermektedir. Bu da sanatın büyüklüğünü ve güzelliğini göstermesi bakımından önemli işaretlerdendir.

Hat sanatını icra edenleri sadece yazısı güzel olanlardan ayırmak için ilk dönemler muharrir denmiş. Daha sonraları hattat ismi yaygınlaşmıştır. Çünkü bu sanat sadece bir güzel yazı işi değildir. Örneğin kişiye sabrı öğretir. Hat sanatı ‘tamam artık öğrendim’ denilebilecek bir sanat değildir. Bu sanatın icracısı her zaman yoldadır. Menziline ulaşamaz. Hep kat edeceği bir mesafe vardır. İşte bu da kişiye sabrı öğretir. Bu meyanda vereceğimiz en güzel örnek sülüs yazıya başlayan talebelerin harflerden önce ilk olarak ‘rabbi yessir’ duasını yazmakla başladığını ve bu sürecin birkaç yıl sürecek kadar uzaması olabilir. Hem Rabbinden kolaylaştırma diliyor hem de büyük bir sabırla elin alışması ve sonuç olarak da talebede sabrın uygulamalı olarak öğretilmesi sağlanmış oluyor.

Hat sadece camileri veya tablolar ile evleri süsleme sanatı da değildir. Yaratıcının mesajını veya Hz. Peygamberin bir sözünü insanın sanat zevkini de okşayarak verme endişesinin bir tezahürüdür. Kur’an nasıl ki sesi güzel bir hafızın seslendirmesi ile dinlendiğinde etkileyiciliği katlanıyorsa, vahyin bir parçası olan ayette bir hattatın elinde görenlerin daha çok hoşuna gidecek bir hüviyete bürünüyor.

Bir hattat için en heyecan verici çalışmalar Lafza-i Celal ve kültürümüzde de önemli bir yeri olan Peygamber Efendimizin dış görünüşünü konu alan Hilye-i Şeriflerin yazımıdır. Konusunun önemi muharriri bu konuda daha titiz olmaya ve Rabbimizin kâinatta sergilediği mükemmel sanatın bir izdüşümü olarak yaptığı çalışmayı estetik bakımdan en iyi hale getirme sorumluluğu vermektedir. Yani diğer İslami anatlar gibi hat sanatı da bir mekteptir.

İbrahim Halil Yıldırım

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.