İki kitap, bir tarih

Bugünlerde birkaç kitabı okuma fırsatı buldum. Bunlardan tarih ile ilgili olan iki tanesini sizinle paylaşmak istiyorum. Söz konusu iki eser siyasi tarih ağırlıklı olsa da sosyal, kültürel, edebi tarihi de içinde barındırıyor.

Değerli Abdulkadir Turan Hocamın “Batı, Türkiye ve İslam” adlı eseri diyebilirim ki son zamanlarda okuduğum en kapsamlı eserlerden biri. Adeta bir kütüphaneyi bir kitaba sığdırmış. Mümkün mertebe okuduğum kitapların özetlerini çıkarma gibi bir alışkanlığım var. Bu, kitap okumamı yavaşlatsa da çokça faydasını gördüğüm bir alışkanlıktır.

A. Kadir Turan Hocanın kitabının da özetini çıkarmak istedim. İtiraf edeyim ki zorlandım ve hala özetini tamamlamış değilim. Dediğim gibi adeta bir kütüphaneyi bir kitaba özetlemiş, sığdırmış. Doğal olarak böyle bir kitabın da özeti zor olur. Her bir cümlesi kıymetli, not alınması gereken, özet mahiyetinde cümleler.

Batı ve Türkiye'yi, bir kitap üzerinden tanımak isteyenler, bu kitabı mutlaka okusun. Batı derken, sadece bugünün Batısı değil, Peygamber Efendimizden (sav) bugüne kadar uzanan bir Batı. Batı'nın dini ve siyasi yapısı, kendi içinde geçirdiği süreçler, zihinsel dönüşümü, İslam'a karşı askeri, siyasi, dini, kültürel, psikolojik, ekonomik mücadelesi, bu çerçevede oluşturduğu plan ve projeler ile geliştirdiği propagandalar... İslam Coğrafyası içinde “Suret-i Hak”tan görünüp, Batı ile beraber hareket eden ve Batı'nın amaçlarına hizmet eden işbirlikçiler... Bizim de dilimize yerleşen ve masumca kullandığımız ama aslında kitle algısı oluşturma amaçlı birer operasyonel malzeme olan Batı menşeli kavramlar... Bütün dünyada ve özellikle de Batı'da İslamafobiayı (İslam'a karşı nefreti) artırmak için Batı kaynaklı bir program dahilinde geliştirilen ama olayların ve zihinlerin karışıklığında arka planı görülmeyen ve bu sebeple de doğru anlamlandırılmayan bazı siyasi ve sosyal gelişmeler... ve buraya alamadığım daha pek çok yönleri ile Batı'yı özetlemiş kitap.

Türkiye derken de özellikle Osmanlı'nın son dönemlerini, Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan yapıtaşları mahiyetindeki siyasi ve sosyal gelişmeleri, Osmanlı'dan günümüze bu toprakların tarihine damga vuran darbeleri, darbelerin oluşum zeminlerini, Türkiye Cumhuriyeti kurucu iradesinin Batı ve Yahudilerle ilişkisini, cumhuriyetin kuruluşunda Yahudilerin rolünü ve sonraki dönemlerdeki etkisini, gayr-ı müslimlere zulüm olarak bildiğimiz varlık vergisinin bir devlet politikası olarak Yahudileri göç ettirmek suretiyle israilin kuruluşuna hizmet ettiğini, siyasi ve sosyal gelişmeler arkasına gizlenmiş sinsi planları...

Örgütlenen ve ortak hareket eden azınlığın başarısını, dağınık ve çekişen çoğunluğun hezimetini, yani bir anlamda Müslümanların tarihini ve bugünkü kaderini bulacaksınız kitapta.

Bir istisna olarak Bosnalı Müslümanların hareketini ve mücadelesini, bu kapsamda “bilge kral” olarak Aliya İzzetbegoviç'i...

Milliyetçilik başlığı altında İran ve Arap dünyasının da yakın tarihinden kesitler ve değerlendirmeler... Yani anlayacağınız dolu dolu, baş ucu bir kitap.

Bu kitap etrafında şunu da demeden edemeyeceğim; bilgiye ulaşmak ve onu aktarmak önemli ama bilgiye bakış açısı kazandırmak daha önemli. Bu kitap, sevgili yazarını bu yönüyle de taktir ettiğimiz bir kitap.

Sizinle paylaşmak istediğim ve tez zamanda okumanızı tavsiye ettiğim ikinci eser de dört ciltlikten oluşan merhum “Ali Ulvi Kurucu'nun Hatıraları.” Gerçi ben birinci cildini bitirdim, nasipse diğer ciltleri de bir an önce okumak istiyorum. Tamamını okumasam da A. Ulvi Kurucu Hocaefendi'nin hatıralarını tavsiye etmemin sebebi; okuduğum ilk cildi yeterli geliyor tavsiye için, ayrıca Abdulkadir Turan Hocanın kitabı ile bir birini tamamlayıcı bir içeriğe sahip olması.  Birinde bilgi ve tahlil, diğerinde de canlı hatıralar olan iki eser, çok yönlü bir tarihi, büyük bir resim olarak ortaya koyuyor.

Merhum Ali Ulvi Hocaefendi'nin Hatıralarında tarih, ilim, irfan, edebiyat, siyaset, sosyoloji iç içe... On yedi yılı, cumhuriyetin çalkantılı ilk yıllarında Konya merkezli geçen, sonrasında Medine'ye hicret ile 56 yılı burada, 6 yılı da Kahire'de ilim tahsilinde geçen bereketli bir ömür, zengin hatıralar...

Kim yok ki bu hatıraların içinde; Bediüzzaman'dan Hasan El-Benna'ya, Gönenli Mehmet Efendi'den, Mısır'da ömür süren Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası İhsan Efendi'ye, Mehmet Akif'ten Osmanlı Hanedanı'nın sürgün torunlarına...

Bütün yasaklara ve baskılara rağmen ilme ve İslam'a hizmete düşkün  bir ailenin hayat hikayesidir de aynı zamanda hatıralar. Şahsi ilişkilerin hatıraları üzerine sadece siyasi ve sosyal tarihi bilgisi içermiyor, aynı zamanda iman ve şevk de pompalıyor eser.  Okudukça tarihe iz bırakan örnek aile ve şahsiyetlerle tanışıyorsunuz. Ve eserin bir özelliği de roman tadında akıcı... Allah kendilerinden razı olsun ve istifade ettirsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.