İslamî kimliğe saldırı

Son zamanlarda İslami kesime yönelik Pkk saldırıları arttı.

Aslında Pkk-BDP çevrelerinin saldırılara arka çıkan hatta çanak tutan davranışlarından dolayı raydan çıkmış birileri uzun zamandır girdiği yolu sürdürmeye devam ediyor.

Son birkaç senedir Molotoflarla, taş ve sopalarla, bazen de silahla saldırılarını sürdürüyorlardı; ama çözüm süreciyle beraber birçok kesim bu cahilce tutumun durmasını umuyordu.

Devletle ve hatta devlete yakın kurumlarla olan çatışma neredeyse durdu; ama İslami kesime yönelik saldırılar devam ediyor.

Ne BDP-Pkk’den ne de hükümetten hiçbir açıklama yapılmaması, hiçbir saldırganın yakalanmaması siyasi aktörlerin çoğunun durumdan memnun olduğunu gösteriyor.

Hükümet kanadından bir tepki gelmediği gibi Pkk’ye tavsiyeler edilmesi işin rengini netleştirmektedir.

Hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak Gazetesinde Seral Köprülü bakın nasıl ifadeler kullanıyor: “Hem ülkemizde örgütlenmiş Hizbullah, hem de Suriye ve Irak`ta şiddete başvuran El Nusra`nın varlığı PKK başta olmak üzere tüm Kürtler için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu yapıların dindar Kürt halkı içinde geniş bir taban desteğine sahip olduğu da bir gerçektir. Bu aşırı bağnaz yapı, Öcalan`ın düşündüğünün aksine `Demokratik İslam Kongresi` gibi girişimlerle asla önlenemez.”

Çelişkiye ve bakış açısındaki sakatlığa bakar mısınız? “Hizbullah ve El Nusra Kürt halkı için tehdit”miş. Hemen sonraki cümlede yazar şunu diyor: “Bu yapıların dindar Kürt halkı içinde geniş bir taban desteğine sahip olduğu da bir gerçektir.”

Kürt halkı içerisinde geniş bir taban desteğine sahip bir yapının Kürt halkı için nasıl bir tehdit oluşturabileceğini de engin bilgisiyle bu nevzuhur “stratejist”  izah edebilseydi memnun kalırdık. Hükümet çevrelerinin tutumu “Aman çözüm sürecine zarar gelmesin de Pkk’nin bazı yaptıklarına güz yumalım”dan başka bir şey değil.

Pkk-BDP çevrelerinin tepkisiz kalması, hatta bazı açıklamalar ile saldırıları teşvik etmesinin iki önemli sebebi var: Saldırılar, Pkk-BDP’nin siyasi ve ideolojik hedeflerine uygundur.

Siyasi hedefleri önümüzdeki yerel seçimlerdir. Yerel seçimlere kadar tek gücün Pkk olduğu, devletin bir şeye karışamadığı, yeni oluşacak siyasi süreçte Pkk’nin tek muhatap alındığı görüntüsünün zihinlere kazınması ve bu algının sandığa yansıtılması çabasıdır en önemli siyasi hedef. Dar tutulan siyasi hedeflere göre ideolojik hedefler daha kapsamlı ve tehlikelidir.

Klasik Marksist hareketin İslam’a bakışı bellidir. Onlar dinin kullanılması, eğer buna imkân yoksa imha edilmesi fikrindedirler. Bu durum Kck talimatlarında net olarak ortaya çıktı. Talimatlarda ‘Camilerin kullanılması, eğer buna imkân yoksa boşaltılması’ isteniyordu. Müslümanlığı ağır basan bazı Kürd milliyetçilerinin de destek verdiği “Sivil Cuma”ların mantığının da ne olduğu net olarak belirtiliyordu Kck talimatlarında: Amaç dini kullanmaktı, dine değer vermek değildi.

Mazlum Müslüman halk bu zihniyeti uzun yıllar boyunca Kemalist baskıcı rejimde görmüştü.

Saldırıların artmasının HDP’nin gündeme gelmesiyle de önemli bir bağlantısı var.

Biliyorsunuz HDP, Türk solunun “karanlık” Marksistlerinin daha fazla siyasi arenaya taşınması çabasına verilen isimdir.

Gelelim HDP’nin saldırılar ile bağlantısına…

1990’larda Pkk, Hizbullah’a saldırdığında A. Öcalan’ın akıl hocalarının kimler olduğunu herkes biliyor.

Evet, Şam’a gidip Öcalan’a taktikler verenler Doğu Perinçek ile Yalçın Küçük idi.

Perinçek’in 2000’e Doğru dergisi, Hizbullah sempatizanı kişilerin evlerinin krokilerini veriyor, ardından Pkk o kişilere saldırıyordu.

Yalçın Küçük ise Pkk’nin yayın organlarında yazılar yazıyordu. Bu isimlerin teşvik ve kışkırtması ile Pkk, Hizbullah sempatizanı olan kişilere saldırdı ve çatışmaları başlattı.

Çatışmalar yayılınca da aradan çekilip asıl kimlikleri olan “ulusalcı”lıklarına geri döndüler.

Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek’in görevini HDP üstlenmiş gibi görünüyor.

HDP, Kürtler arasında ahlaksızlıkları meşrulaştırma görevini üstlenmiş durumda. Israrla “eşcinsellerin hakları”ndan söz etmeleri boşuna değil.

Bataklıklarında boğulacaklar.

Müslüman halkın İslami kimlikten koparılmasına imkan yok.

Başta Hür Dava Partisi olmak üzere Kürd bölgelerindeki İslami oluşumlar İslami kimliğe sahip çıktıkları için saldırıya uğruyorlar.

 

Sabırlı ve onurlu bir direniş İslam düşmanlarının gerçek yüzlerini ortaya çıkaracaktır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.