Mutluluğun diğer adı

Gerçekten yüce Allah'ın rengi ne güzel renktir. Azizler, bir şey yapın ki o işte muharrikiniz (harekete getiren) yüce Allah olsun! Sinir bozuklukları, endişeler, kindarlıklar, hasetler ve benzeri bir sürü kötü ahlak; söz, niyet ve işimizde bizi harekete geçiren unsurun Allah olmayışıdır. Niyet, fikir ve amelde amaç Allah olmayınca kişiden yükselen ancak feryad û figan olur.

Alın size aile hayatı… Mesela bir kadın; zevceliğini, ev hanımlığını ve çocuklarının bakımını Allah için yaptığı zaman; “Allah buyurduğu için eşime zevcelik yapıyorum ve eşimden teşekkür dahi beklemiyorum.” şeklinde düşünecektir. Yine bu kadın, “Evde iş yapan kadın, cephede çalışan kişi gibidir.” hadisine binaen artık çocuğundan, “Eline sağlık, yemeğin çok güzel olmuş!” beklentisinde olmayacaktır. Onun muharriki yüce Allah olduğu için kocası ya da çocukları ister onu takdir etsin, ister etmesinler; eşliğini, analığını, ev hanımlığını yapar. O bunu yaparken, “Çocuğum büyük olsun da bana yarasın.” derdinde de değildir. Allah için, bizler ne kadar ana babamıza yaradık ki çocuklarımız da bize yarasınlar? Şu da bilinmeli ki Allah düşüncesiyle büyütülen çocuklar genellikle ebeveynlerine de yararlar. Hatta “kurretel e'yun” yani anne ve babalarının dünya ve ahretteki “göz aydınlıkları” olurlar. Bundan öte “baqiyatü-ssalihat” yani ölümlerinden sonra da ebeveynlerinin ruhlarına hayrat yazdıran evlatlar olurlar. Rivayetlerimiz der ki; böylesi bir kadın, çocuk doğurduğu zaman, sanki kendisi annesinden doğmuş gibi günahlardan tertemiz olur.

Böylesi bir kadın artık kinci olmaz. Çünkü kadın, bir işi eşi için yapıp da eş onu takdir etmediği zaman beklentisine ulaşmamış olur. Burası sinirlerin isyan ettiği, ailevi problemlerin başladığı noktadır. Ya da anne, çocuğu gelecekte kendisine yarasın diye büyütürken bir de bakar ki elin kızı onu alıp götürdü ve bu iş de böylece bitti. İşte bu durum, onun eşlik ve annelik vaziyetini darmadağınık eder. Haliyle kin gibi bir sürü kötü ahlak onda belirir. Yani bu kötü durumlar, işler Allah için değil de mesela “kâse bir yere giderse karşıdan bardak gelmeli” hesabınca yapıldığı zamanlar olur. Mesela kocası veya komşu kadınlar, “Sen ne hamarat kadınsın!” desinler diye didinir durur ama bu arzusuna ulaşamaz. Beklenilen şey yerine gelmeyince de ister istemez sinir bozuklukları oluşacaktır. Bu kadın, kocasının karşısında isyan bayrağını kaldıracağı gibi ona karşı dilini de uzatacaktır. Kısacası bir iş Allah için olmayınca birçok musibeti beraberinde getirir.

Bu durum, baba için de böyledir. Bir erkek “elkadu li iyalihi, kel mücahidin fi sebilillah” hadisine binaen, çoluk çocuğu refah içinde olsunlar diye Allah için çalıştığı zaman, sanki cephede hem de ilk safta çatışan mücahit gibi olur. Ama böyle yapmaz da “kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” hesabınca çalışmışsa naçar bir sürü ıstırap yaşayacaktır.

Unutmayın ki, sinirlenmeler, kin tutmalar, evde aile içi sorunlar, erkeğin evde bağırıp çağırması, kadının evde uzun dilli olmasının hepsi ama hepsinin sebebi insanın muharrikinin yüce Allah olmamasıdır. Bunun için değerli aziz ve azizeler, rica ediyorum her işte muharrikiniz yüce Allah olsun. Başkaları sizi övsün diye harekete geçmeyin. İnanın ki birilerinin sizi övmesi size hiçbir şey kazandırmaz.

Unutmayın ki İhlas sadece mübarek bir sürenin adı değildir, mutluluğun da diğer adıdır. Bir sonraki yazıda mutluluğun muhlis bir kahramanını yazacağız inşallah.

Söz, iş ve niyetlerine Allah'ın rengini vuranlara ne mutlu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.