Öcalan'ın ihanet gibi konuşmaları
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, 1999 yılında İmralı Adası’nda sohbet ortamında yapılan sorgu sırasında, rejimin işlediği katliamları mazur gösterdiği ortaya çıktı. Öcalan’ın ayrıca, Hizbullah Cemaati’nin gelişmesine de değindiği görülüyor.
Öcalan’ın, 90’lı yıllarda birlikte hareket edip, Hizbullah Cemaatine karşı söylem geliştirdiği ve o dönem lideri Doğu Perinçek’i güllerle karşıladığı İşçi Partisi, Öcalan’ın tarihi geçecek itiraflarının yer aldığı iki yeni videoyu basın mensuplarıyla paylaştı.
Görüntülerde Cumhuriyet’in kurulmasından bu yana rejimi elinde bulunduranların işlediği katliamı mazur gösteren Öcalan, “Biz Atatürk'ü yeniden keşfetmiyoruz. Bir hakikati teslim etmek gerekir... Zor bela Cumhuriyeti kurdu. Bu ayaklanmalar da öyle, yani ayaklanmaları Kürde karşı olduğu için değil, İngiliz, İstanbul ve Irak bağlantılı düzenlenen şeyler. Yani Vahdettin ve Hilafet tekrar getirilmek istenmiştir. Bastırılmasında özel bir Kürt düşmanlığı yoktur.” ifadelerini kullanıyor.
Cumhuriyet döneminde gerçekleşen halk ayaklanmalarının “gerici” olduğunu söyleyen Öcalan, katliamlar yapılarak bastırılmasının haklı olduğunu iddia ettiği görüntülerde ifade ettiği bazı iddiaları şu şekilde: "Bir yığın devlet var... Bunlar bana göre 93'ten beri Türkiye ile beni dengesiz bir biçimde çalıştıra çalıştıra, birbirimizle vuruştura vuruştura bu noktaya getirdiler.
....0 eylemler hep Yunan kaynaklıdır. TİKKO'ya da, bizim bazılarına da yaptırdı, yaptırıyor. Mesela bir Alman mantık yapısına göre yetiştirilen yüzlercesi (PKK'lı) var. Aynı şekilde İngiliz, Fransız yapısına göre var. Hepsini de destekliyorlar.
Avrupa PKK üzerinde kendi modelini kurmuş. Ben onlara fazla geliyorum. Batı... Yıllarca Türkler üzerinde hertürlü oyunu oynamıştır... Dolayısı ile Kürt olayı üzerinde çok kapsamlı duruyorlar. Attıkları adımlarda küçümsenemez.
Biliyorsunuz bu Körfez olayından sonra İngiltere'nin bölgede Kürt olayına şeyi başladı... Talabani ile rol oynadılar. Arkalarında İngiltere ve Yunanistan'ın olduğundan hiç şüphe etmemek gerekiyor.
Türkiye üzerine yine çeşitli ittifaklar gelişebilir. Üzerimizde oynadılar. 90'lardan sonra bu etki daha büyüktü.
Mesela Kani gibi diyelim. Mesela Rusya'da Mahir Welat gibi. Tam bir kukla.
Tıpkı 20'lerdeki gibi birdurum yaşıyoruz. Çok daha dikkatli olmakzorundayız.
Türkiyelileşme ile emperyalist merkezlerin aleti olmak arasında korkunç bir gidip gelme var şu anda. Biz bu aşamada buna çözüm getirmek zorundayız."
Şeyh Said (r.a) Kıyamına Dil Uzatıyor
Bir ara Öcalan ile sohbet eden şahsın, "Çerkez Etheim'in bastırdığı Yozgat ayaklanması... Hendek ayaklanması... Diğer ayaklanmalar, bunlar Kürt ayaklanması mıdır?" diye sorması üzerine, Öcalan'ın, "Değil, değil" sözleriyle onaylaması üzerine yine aynı şahıs, "Şeyh Said'inki de dahil. İddia ediyorum, İngiliz artı İslami kalkışma hareketidir..." demesi üzerine, "Tabi, tabi.." diyerek aynı düşünceleri paylaştığı görülen Öcalan'ın, Müslüman Kürt halkının dinine bağlı olmasının kendisini rahatsızlık ettiğini gizlemeden, “Cumhuriyetin kurulduğunu, saltanat ve hilafetin gittiğini gördükten sonra ayaklandılar, bu çok açıktır. Toplumun yapısı dincidir, feodaldir. Ayaklanmalar olmuş ve elbette bastırılmıştır. Bastırılması Kürde karşı olduğu için değildir. Ayaklanmanın nedeni Vahdettin'in saltanatını, hilafetini getirmektedir. Bunların hepsi saltanatı istiyordu. Orada özel bir Kürt düşmanlığı yoktur." sözleriyle kıyamın katliamla bastırılmasını haklı göstermeye çalışması esefle karşılandı.
Halkın İslam’a olan bağlığının kırılması gerektiği savunan Öcalan, “Türkiye’deki demokrasinin bu kadar sancılı olmasının sebebi hep doğu ve güneydoğudaki problemdir. Bu feodal, aşiretçi, dinci şey kırılırsa o zaman inanılmaz gelişme olacaktır." tavsiyesinde bulunuyor.
Hizbullah Cemaati’nin gelişmesini dilinden düşürmediği “Feodalite” bağlayan Öcalan, “Cumhuriyet halkın idaresi değil midir? Ağalar, Şeyhler, tarikatlar demek değildir... Bir sürü dinci şey vardır. Elli altmış yıldır bu vardır. İlişkilerin kaynağı bu ilişkiler yumağı değil midir? Feodalite meselesini küçümsememek gerekir. Türkiye'deki demokrasiyi zehirleyen de budur. Feodalitenin ilişkiler yumağıdır, işte Hizbullah şimdi bunu esas alarak gelişiyor mu, işte hertürlü tarikat böyle gelişiyor mu, yetmiş beş yıldır Türkiye'nin demokratik gelişmesini zehirleyen bu ortam değil mi?” sorularını yönelterek, adeta bunların önünün alınması gerektiğini haykırıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.