Şaka gibi!

Bazı sözler bazı ağızlarda değer kazanır.

Dürüstlük ve ciddiyetle beraber başkaları da faydalanır bazı sözlerden.

Bazı sözler de vardır ki, şaka gibi gelir insana. Evet, şaka gibi…

“Gerçekten de bu sözleri söyleyen şahıs buna inanıyor mu?” diye ciddi bir tereddüt geçirirsin.

O kadar absürt, o kadar boştur ki…

Mesela Oktay Vural’ın kendisini ziyaret eden bir grubun yanında sarf ettiği sözler… MHP Grup Başkanvekili Vural, Almanya’daki ırkçı saldırıları kınayarak, ‘’Bizim milletimiz tarihin hiçbir evresinde ırkçılık yapmamıştır’’ demiş.

Kendince bir kurnazlık yaparak “Ülkemizde hiç ırkçılık yapılmamıştır” demiyor. Bunun yerine daha genellemeci bir ifade kullanıyor. Bir milleti toptan suçlamak gibi bir niyetimiz yok Allah’a şükür.

Bu, adaletli de olmaz üstelik.

Ama bu memlekette her dozdan ırkçılık yapılmıştır.

Kafatasçılıktan, başka dil ve kültürlerin yasaklanmasına kadar ırkçılığın her türüne şahit olmuştur bu coğrafyanın halkı.

İşin garip olan tarafı da ırkçılık yapanlar kendi haklılıklarına o derece inanıyorlardı ki, yıllarca bir eleştiriyi bile kabul etmiyorlardı.

Başka ülkelerdeki ırkçı uygulamaları eleştirirken kendilerinin nerede durduğunu, aslında aynı işi yaptıklarını görmüyorlardı.

Örnek olarak yakın tarihteki bir olayı hatırlatmak istiyorum.

1984-1989 tarihleri arasında Bulgaristan’da iktidarda olan Komünist Todor Jivkov hükümeti, ırkçı bir politika takip ederek ülkedeki Türklere zulmetti. Bu kapsamda yer ve şahıs isimleri değiştirildi, Türkçe eğitim yasaklandı.

Türkiye’deki hükümet ve halk doğal olarak buna tepki gösterdi.

Doğal olarak diyorum, çünkü ırkçılık, ilkesiz, ideolojisiz ve ilkel bir zihin yapısının sonucudur ve ırkçılığa karşı çıkmak insani bir eylemdir.

Ama karşı çıkanlardan bir kısmı maalesef hiç dönüp kendine bakma ihtiyacı hissetmiyordu.

Aynaya baksalar Todor Jivkov’un yüzünden başka bir şey görmeyeceklerdi oysa.

Öyle ya bu ülkede de (o tarihi esas alırsak) yaklaşık altmış yıldır şahıs ve yer isimleri değiştirilmiş ve özellikle Kürtçe eğitim yapmak yasaklanmıştı. (Kürtçeyi özel olarak kullanmamız diğer dil ve kültürleri yok saydığımız anlamına gelmiyor. Sadece en belirgin örnek üzerinden konuyu somutlaştırmaya çalışıyoruz.)

Hatta bırakın eğitim yapmayı bir dönem Kürtçe konuşmak bile yasaktı.

Türkçe bilmediği için askerlik süresi boyunca aşağılanan, dövülen insanların hikâyeleri anlatıldı yıllarca.

Ve ırkçı zihniyet tüm bu yapılanları ırkçılık olarak görmedi bile.

Yıllarca memurlar için sürgün bölgesiydi Kürtlerin yaşadığı yerler.

Hep problemli tipler gönderildi.

Halk karakolda da, mahkemede de, hastanede de aşağılandı.

Kürt sorunu tartışılırken “Bizim en büyük hatamız o insanlara Türkçe öğretemeyişimizdir” deme aymazlığında bulundu bazıları.

Tüm bunları görmezden geldiler.

Hep yanlışı başkalarında aradılar.

Avrupa’nın ayırımcılık yaptığından söz edildi mesela.

Ermeniler katledilmemiş, sadece tehcir edilmişti. Bu tehcirin sonunda yüz binlerce insan hayatını kaybetmişse bunu da dönemin şartlarına bağlamak gerekirdi.

Araplar her zaman onları arkadan vurmuştu.

Onlar ise hiçbir suç işlememişlerdi. Tertemizdiler.

Tarihin hiçbir döneminde ırkçılık yapmamışlardı.

Mahmut Esat Bozkurt adındaki ırkçı bu coğrafyada yaşamamış, bakanlık yapmamıştı.

“Kürtler birleşmiş milletlere gidip Afrika’dan toprak istesinler” diyen Nihal Atsız herhalde Patagonya’da yaşıyordu.

Şaka gibi, öyle değil mi?

İnsan gözünü kapatıp tüm bunların yaşanmadığı bir iklimde farklı şeyler söyleyebilir tabii.

Ama göz göre göre bunları söylemek,

Hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmak,

Şaka gibi, ama değil.

 

Doğruhaber Gazetesi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.