"Sanatçı"ya ayrı hukuk

Piyanist Fazıl Say’ın sosyal medya üzerinden dine ve dini değerlere hakaretten 10 ay ceza alması kimilerini çok kızdırdı.

“Ceza aldı” derken cezaevine gireceğini söylemiyoruz.

İnsan Hakları Derneği’nin açıklaması aynı çizgideki tüm zihniyeti deşifre etmesi açısından ibret verici.

“Fazıl Say gibi dünyaca tanınan değerli bir sanatçının, yine dünyaca tanınmış bir şairin şiirlerini sosyal medyada paylaştığı için cezalandırılması Türkiye’nin ifade özgürlüğüne vurduğu darbelerden birisidir”

Böyle değerlendirme olur mu?

O kadar saçma ki ne diyeceğimi bilemiyorum. Yani kim kalkıp Hitler’in “Dünyaca tanınan” bir adam olduğu gerçeğini inkâr edebilir.

Dünyaca tanınan biri olması yaptıklarını meşrulaştırır mı?

Buram buram kirli ideoloji ve İslam düşmanlığı kokan bir açıklama.

Her zamanki gibi putlarını yiyorlar.

Hani herkes hukuk önünde eşitti?

Hani farklı sınıflar yoktu modern toplumda? Öyleyse nedir bu isme göre hakarete gösterdiğiniz tolerans?

Çıkarın ağzınızdaki baklayı!

Esas meseleniz İslam’a, İslami değerlere hakareti meşrulaştırmaktır.

Dürüst değilsiniz.

“Atatürk’ün cenaze namazı kılınmadı” dedi diye bir gazeteci ceza aldı birkaç sene önce.

Öyle cezası da ertelenmedi, gidip yattı birkaç ay.

Liberal ve solcuların bundan yola çıkarak düşünce özgürlüğüne vurgu yaptığını hatırlamıyorum.

Bunların derdi hak-hukuk değil demek ki.

Deniz Ülke Arıboğan olayı güzel özetledi:

“Ömer Hayyam’a ait olduğu iddia edilen ama anlaşıldığı kadarıyla aslında olmayan bir şiirin RT yapılması ve ardından “bütün yavşaklar Allahçı” türünden bir ifade nedeniyle Fazıl Say’a bu ceza verilmişti. Bunun bir ifade özgürlüğü meselesi olup olmadığı tartışılabilir. Ben Say’ın mesajının en azından oldukça kaba ve duyarsız olduğuna inanıyorum. Kaldı ki Fazıl Say’ın sadece İslamcılara karşı değil, hoşlanmadığı herkese karşı aynı ölçüde kaba olabildiği de bilinen bir gerçek. Yani tavrı bir sürpriz değil, üstelik kanımca bilinçli bir durum.

Peki, verilen ceza ne anlama geliyor? Sergilediği profile bakarak Fazıl Say’ın ceza almayı zaten beklediği ve durumdan çok da hoşnutsuz olmadığını söyleyebilirim. Onun amacı Türkiye’de ne kadar toleranssız ve düşünce özgürlüğüne saygısız bir yönetim olduğunu dünya âleme göstermek. Dünya çapında bir sanatçı olduğu için de bu etki kapasitesine sahip. Dünya medyasındaki yansımalardan bunu başardığını söyleyebiliriz.”

Mahir Kaynak’ın kızı olan Arıboğan, bu açıklamasından sonra mahkemenin kararını eleştiriyor.

Cezanın zamanlamasının yanlış olduğunu söylüyor.

Ona göre birileri devletin itibarını zedelemek için bilerek bu işi yaptı.

Yani aslında o da aynı noktaya geliyor: Kişiye göre hukuk.

Onun derdi devletin itibarının zedelenmemesi. İslami değerlere yapılan hakaretler çok da fazla bir şey ifade etmiyor.

Kendini halktan üstün gören ve aslında sanatta üretken olma anlamında hiçbir özelliği olmayan birinin tutumunu fazla da sorgulamamamız gerektiğini düşünüyor Arıboğan.

Adam ünlü ya…

Ünü ise batılı bir sanat dalındaki iyi icracılığından geliyor.

Onu şişirenler Batılılar.

Onların kültüründen neş’et eden bir sanat dalında uzmanlaşmış Say.

Halkı aşağılıyor, başkalarını küçük görüyor.

Tipik bir Batılı kafası işte.

Batılılar ve Batıcılar ona sahip çıkıyor.

Ayrı hukuk istiyorlar onun için.

Öyle alışmışlar çünkü.

Zulüm, haksızlık ve aşağılama onlarda ahlak halini almış.

Onlar öldürme hakkına da sahiptirler.

Başkası yapınca terörist oluyor, onlar yapınca adını “barışı koruma” koyuyorlar.

Hakaret ediyorlar.

Onlar yapınca “düşünce özgürlüğü” başkası yapınca “nefret suçu” oluyor.

Onları ve beslemelerini iyi tanımak gerekiyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.