Abdulhakim SONKAYA

Abdulhakim SONKAYA

Sınırlamanın çekiciliği

Günümüz dünyasında küreselleşmeden dolayı hudut kavramı ortadan kalktı.

Hudut kavramı Kur'an'da, sınırı ve sınırlamayı ifade etmiyor. İnsanın kendi kapasitesini kapsama alanını belirlemesini ifade ediyor, nitekim başka bir ayette  “Allah her nefse ancak kapsama alanı kadar sorumluluk yükler. ” buyurur. (Bakara:286)

Buna göre insan sınırlamayı ortadan kaldırdığında özgürleşmiyor bilakis kapasitesini, etkinliğini ortadan kaldırıyor; bununla birlikte insan bulunduğu alanda kendini bir çekim ve cazibe merkezi olarak kabul etmeli ve çapı kadar bir alanda kendini sorumluluk ve yetki sahibi görmelidir.

İşte burada sınır mefhumu insanın cazibesini ve kapasitesini korumaya yöneliktir.

Günümüz dünyasında insanlara özellikle de genç nesile dayatılan özgürlük anlayışı insana sınırsız olma duygusunu yaşatmıyor, aksine kapasite kullanımını en az düzeye indiriyor.

Bu bağlamda bir değer olarak öne sürülen "küreselleşme" sınır mefhumunun ortadan kalkmasını, bireyin ve toplumun üretkenliğini, faydalı işlere yoğunlaşmasını engellemiştir.

Günümüz dünyasında, insanın özgürlüğü sınırsız, sınırsızlığı da özgürlük olarak zannetmesi onu hadsiz hale getirmiştir.

Çünkü çerçeve olmadan var olmak söz konusu olmaz ki özgürlükten bahsedesin.

Özgürlük hürriyettir,  hürriyet de hararetten gelir.

İnsan hararetini ve sıcaklığını gösterebildiği alan ölçüsünde varlık sahibidir.

Sınır olmadığı zaman hararet, ısı kaybolur. Bu durum da kimseyi ve hiçbir şeyi kendi yörüngesinde tutamaz. Buna örnek olarak dünyanın çekirdeği çok sıcaktır ve o sıcaklıkla dünya en faydalı ve en güzel şeklini almıştır.

Hadsizlik hudut bilincinin ortadan kalkmasıdır. Bu manada hadsizlik insanın kendini aşması değildir, sınırlardan kurtulması da değildir. Aksine boş bir şema haline gelmesidir.

Hak Teala Kur'an'da kendi hududundan-hududullahtan söz eder. Bu da insanın üreticiliğini, merkezi olabilme kabiliyetini ifade ediyor. Bu nedenle hudut (sınır) olduğu sürece insan derli toplu olur. Bir şeyler üretir, bu nedenle Kur'an sınır mefhumunu hudut olarak çoğul formunda kullanır. Neden Allah'ın sınırı değil de Allah'ın sınırları(hududullah)?

Çünkü hangi sınırı aşarsan karşına yine yeni bir alan çıkar, onun da bir sınırı olmalı yoksa alan boşluğa dönüşür.

Hudut yani sınır insanın varlık zarıdır.

Nasıl ki zar olmadan hücre korunmazsa insan da varlık içinde sınırı olmadan korunamaz ve varlığı belirgin hale gelmez.

Günümüz dünyasında küreselleşme ile sınır mefhumunun ortadan kalkması insanın üretkenliğini kapasite kullanımını arttırmamıştır.

İnsanın cazibesini yitirerek kendi yörüngesi içinde etkinliğini kaybetmesine sebep olmuştur. Binaenaleyh küçük olsun benim olsun anlayışı bir yerde doğrudur. Geniş, sınırsız bir alanda etkisiz olmaktansa küçük olsa da sınırları belli bir dairede olması daha isabetlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.