Tam Dokuz Sene Önceydi...

"Arap baharı" diye isimlendirilen süreç 2010 yılı Aralık ayı ortasında ilk kıvılcımını atmıştı. Kelimenin tam anlamıyla "başdöndürücü" bir hızla gelişti. Tunus diktatörünü deviren sürecin Mısır'a uzandığı gün Amerika, dışarıdaki misyon şeflerini acil koduyla Washington'a çağırmak zorunda kalmıştı. Zeynel Abidin Bin Ali, Hüsnü Mübarek, Ali Abdullah Salih, Muammer Kaddafi gibi diktatörler bir şekilde sahneden çekilmek zorunda kaldı.

Suriye halkına yaşatılan tıkanma, Mısır'daki askeri darbe, Ali Abdullah Salih'in önce saf değiştirip akabinde öldürülmesi, Kaddafi'nin kısa sürede tarih sahnesinden çekilmesi... gibi değişik tasniflere girecek gibi görünen olaylar silsilesi yaşandı.

Son demlerini yaşayan günümüz istikbarının, tüm gücüyle, ayaklanmış halka "asla izin vermem!" anlamında te'dib çabaları… Aslında tarih okumaları sırasında dikkat edilmesi gereken, "olayların birbirinden bağımsız izah edilmemesi gerekliliği" yaşadığımız "an'ın tarihi" için de geçerli. Buna göre, 'olmuş ve sonra bitmiş' bir durum yok önümüzde! Bilakis, herkes tüm imkânını ortaya koyuyor gücüne göre. Meseleler bu şekilde anlaşılmazsa yanlış sonuçlara, isabetsiz yorumlara yol açar ki, gerekli ders ve konum alınamaz olur!

Nitekim, özellikle bu sene başından başlayarak artan gösteriler, öncekilerin devamı niteliğinde. Son günlerde daha belirgin görülen Lübnan, Irak, İran, Ürdün, Fas, Pakistan gibi yerlerdeki gösteriler de bu süreçten bağımsız değerlendirilmemeli. Vekâletle yürütülen mezkur savaşımın en belirgin yansımaları ise, bu günlerde Sudan ve Cezayir'de yaşanmakta.

Halkın haklı taleplerini fırsat bilip yönetimi gasp eden Sudan'daki "solcu" darbeci yönetimin, halkın rağmına İslam'a aykırı kanunları dayatıp da, İslami yapıları tasfiye çabaları; dünya istikbarının görmek istediği rüyaların ne olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Halkın aşırı ısrarına rağmen, vadettikleri "en yakın zamanda seçim"den ısrarla kaçıyorlar...

Cezayir'de ise durum tam tersi… Şubat'tan beri süren halk gösterilerine ancak iki ay dayanabilen Buteflika'dan sonra, rejimi bir türlü bırakmayan asker, apar topar seçime götürüyor memleketi. Mağdur edilmiş halkın isteği doğrultusunda şekillenecek bir sisteme fırsat vermeden, eski sistemin 'yeni boyanmış' yüzlerinden birini seçmeyi, bizzat asker eliyle dayatma çabaları…

Halk güçlerinin boykot ettiği başkanlık seçimi birinci turunun ne şekilde sonuçlanacağını, bu yazıyı yazarken henüz açık olan sandıklar kapandıktan sonra görebilme imkânımız olacaktır, belki. Lâkin, Sudan'da seçimden kaçırıp Cezayir'de ise acele ettirerek ömrünü uzatmaya çalışan egemenlerin, uzatmaları oynadıklarını söylemek için kâhin olmaya gerek yok!

"Allah işine gâliptir, lâkin insanların çoğu bilmezler!" (Yûsuf Sûresi-21)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.