Türkiye’nin enerji politikası – Azerbaycan, İran, Rusya

Türkiye’nin enerji politikası – Azerbaycan, İran, Rusya

Enerji stratejik özelliği olan bir olgudur ve uluslararası siyaset, çelişki ve çatışmalarda stratejik bir boyuta sahiptir. Ülkelerin toplumsal gelişimlerinin önemli unsurlaının başında enerji tüketimi gelmektedir.

Enerji stratejik özelliği olan bir olgudur ve  uluslararası siyaset, çelişki ve çatışmalarda stratejik bir boyuta sahiptir. Ülkelerin toplumsal gelişimlerinin önemli unsurlaının başında enerji tüketimi gelmektedir. Enerji günlük yaşamımızın ve üretimimizin en önemli parçasıdır. Bu nedenle ülkenin ve enerji sektörünün yonetimini üstlenenler, toplumun ve ekonominin gereksinim duyduğu enerjiyi yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevre ile uyumli bir şekilde sunmakla da yükümlüdürler. En ucuz ve temiz enerjinin temini konusunda çalışmalar yapılmakta ve kesintisiz enerjinin sağlanması için ticari, politik ve hatta askeri çabalar gösterilmektedir. Türkiyede ise enerji konusu ve politikaları incelendiğinde genelde enerjinin tedariki öncelikli olarak gündeme gelmektedir “fakat sürdürülebilir enerji konusunda uzun soluklu bir politika oluşturulmamıştır”(1). Hızla artan enerji talebi neticesinde Türkiyenin başta petrol ve doğal gaz olmak üzere enerji ithalatına bağımlılığı artmaktadır. Dünyada artacak olan petrol talebinin gelecekte karşılanmasının güçlükleri nedeniyle  ucuz petrol ve doğalgaz dünya siyasetinde gerilerde kalmaktadır. “Son on yıl içerisinde dünyada doğal gaz ve elektirik taleplerinin Çin’den sonra en fazla arttığı ikinci ülke konumunda bulunan Türkiye’nin, önümüzdeki dönemler de ekonomik ve sosyal gelişme hedefleri ile tutarlı olarak enerji talebi artış bakımından dünyanın en dinamik enerji ekonomilerinden biri olmaya devam etmesi beklenmektedir.”(2)  Türkiyenin halihazırda toplam enerji talebinin yaklaşık 26%sı yerli kaynaklardan karşılanmaktayken, kalan bölüm çeşitlilik arz eden ithal kaynaklardan karşılanmaktadır.

AZERBAYCAN

Türkiyenin çok boyutlu enerji stratejilerinden biri kaynak ülke, güzergah çeşitliliği ve güvenli bir transit ülke olmak isteğidir. Bu yönde yapılan en büyük adım ise Hazar Havzası ve Azerbaycanın doğalgaz ve petrol kaynaklarının, Türkiye üzerinden Avrupaya güvenli ve kesintisiz bir şekilde ulaştırılmasının hedeflenmesidir. Türkiyenin yer aldığı önemli petrol ve doğalgaz boru hatları projeleri bu bağlamda esas role sahipdir. Azerbaycanla enerji alanında yapılan en önemli projelerden biri “Bakü – Tiflis – Ceyhan (BTC) petrol boru hattı ve Bakü – Tiflis – Erzurum (BTE) doğalgaz hattıdır”(3). Doğu-Batı Enerji Koridorunun en önemli bileşenini oluşturan “Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi (BTC), Azeri-Çırak-Güneşli (AÇG) sahasından başlayarak, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden, çevresel açıdan hassas Karadeniz ve Türk Boğazlarını by-pass ederek, Türkiye’nin Akdeniz kıyısındaki Ceyhan terminaline ulaşmaktadır. BTC, 1 milyon varil/gün kapasiteye sahip olup, 1.760 km ile dünyanın en uzun ikinci boru hattıdır. BTC boru hattından ilk petrol 4 Haziran 2006 tarihinde, Ceyhan’da tankere yüklenmiştir. “12 Ekim 2012 tarihi itibariyle sözkonusu hat üzerinden yapılan petrol ihracatı 1.5 milyar varili aşmıştır. BTC boru hattında yer alan üçüncü ülke olarak Türkiye, petrol geçişinden yılda yaklaşık 250 milyon dolar gelir elde edecektir”(4). BTC, enerji  kaynakları açısından büyük oranda dışa bağımlılık yaşayan Türkiye’nin bu handikaptan kurtulması için de  fırsat olmuştur. Türkiye üzerinden geçirilerek batı pazarlarına ulaştırılması ve bu aktarımdan pay alması, Türkiye’nin hem enerji maliyetini büyük oranda düşürecek, hem de önemli bir gelir kaynağı olacaktır. Bu proje aynı zamanda hem Türkiye-Azerbaycan dış ticaret hacminin gelişmesine katkı sağlayacak hem de Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ile petrolün dünya piyasalarına ihracının Türkiye üzerinden gerçekleştirilmesi ile şüphesiz Türkiye’nin kıtalar arası jeopolitik önemini arttıracaktır. “Doğu-Batı Enerji Koridoru’nun ikinci bileşeni olan ”Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) Doğal Gaz Boru Hattı, 3 Temmuz 2007 itibariyle faaliyete geçmiştir. Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait kesiminde yer alan Şahdeniz sahasının geliştirilen bölümünden (Faz I) çıkarılan doğal gazı Türkiye bu hat üzerinden tedarik etmektedir. Faz I’e yönelik olarak  Azerbaycan ile yılda 6.6 milyar m3 doğalgaz alımını öngören bir anlaşması mevcuttur. Şahdeniz Faz II bağlamında ise, 7 Haziran 2010 tarihinde İstanbul’da imzalanan belgelerle, gerek Faz II’den ülke piyasasına yönlendirilecek, gerek Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç edilecek Azeri doğal gaz miktarlarına, gerekse fiyat ve transit tarifeye ilişkin olarak taraflar arasında ortak bir anlayış sağlanmıştır(5).” Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı Projesinin gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Sözkonusu proje Doğu-Batı Enerji Koridorunun üçüncü ve olmazsa olmaz ayağını oluşturmaktadır. Proje Türkiyenin doğalgaz ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol oynamakla kalmayacak, ayrıca Avrupa’nın enerji arz güvenliğine de büyük katkıda bulunacaktır.
Bundan başka, Türkiye ve Azerbaycan, bugüne kadar başarı ile yürüttükleri projeleri arasına  bir yenisini daha ekleyerek dünya enerji piyasalarında ses getirecek dev bir proje olan “Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP)  26 Aralık 2011 de mutabakat zaptını imzaladı. Avrupa’nın ve Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacını karşılamayı bunun yanı sıra bölgede gaz çeşitliliğinin sağlanmasını hedefleyen bu proje 7 milyar dolar yatırımla hayata geçecek. Projenin ilk etabı 2018 yılında tamamlanacak”(6).  Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı, gazın Azerbaycan’dan çıkarak, Gürcistan’dan geçip Türkiye üzerinden satılmasını ve iletilmesini öngörüyor. “Şah Deniz 2 Konsorsiyumu’nun 16 milyar metreküplük gazının, 6 milyar metreküplük kısmı Türkiye’ye satılacak, 10 milyar metreküplük kısmı da TANAP ile Avrupa’ya Bulgaristan ve/veya Yunanistan sınırında teslim edilecek”.  İki ülke açısından çok büyük stratejik öneme sahip olan TANAP, Türkiye ve Avrupa için uygun fiyat ve tanımlanmış doğalgaz kapasitesiyle arz güvenliğini desteklerken, Azerbaycan’ın sahip olduğu doğalgaz kaynaklarının yeni pazarlara ulaştırılması gibi büyük kazanımları da beraberinde getiriyor.

RUSYA

Türkiyenin enerji alanındaki en iyi işbirliği yaptıgı ülkelerden biri de Rusyadır. İki ülke arasındaki ticaret hacminin bu kadar yüksek olmasının nedenleri arasında  Rus enerji kaynaklarının büyük payı vardır ve iki ülke arasında en büyük alış-veriş konusu petrol ve doğalgazdır . “Rusya’dan doğalgaz ithal eden ülkeler arasında üçüncü sırada bulunan Türkiye’nin Rus doğalgazına olan bağımlılığı yüzde 60 civarındadır”(7). Rusya Türkiye’nin petrol ve özellikle doğalgaz ihtiyacının büyük bölümünü güvenilir bir biçimde karşılamaktadır. Ancak, Türkiyenin enerji alanında Rusya’ya bağımlılığı giderek artmaktadır. Avrupa’nın en hızlı büyüyen doğal gaz pazarı olan “Türkiye’nin 1984′de SSCB ile yaptığı ilk doğalgaz anlaşmasından sonra Türkiye’nin diğer enerji kaynaklarına göre bir çok yönden üstün olan doğal gazla tanışması ve bu enerji kaynağını benimsemesi Türkiye’nin doğal gaza olan talebini hızla artırmaya başlamıştır”. Doğal gaza olan talebin hızla artması üzerine o dönemde tek kaynak olan Rusya ile 1996′da ikinci doğal gaz anlaşması imzalanmıştır, 8 milyar m³/yıl gaz alımını öngören anlaşmanın 23 yıl yürürlükte kalması planlanmıştır. Bu anlaşmanın Turusgaz “ile 18 Şubat 1998′de yapılan anlaşmayla paralel yürütülmesi öngörülmüştür”(8). Türkiye ile Rusya enerji alanında bugüne kadar özellikle Orta Asya’daki enerji kaynaklarının uluslar arası pazara ulaştırılması konusunda farklı projeler ileri sürmüşlerdir. Bu projelerden en önemlisi ise Mavi Akım Doğalgaz Boru hattı projesidir. Mavi Akım Projesi, Rusya Federasyonu ile yapılan üçüncü doğal gaz alım anlaşmasıdır. Türkiye ve Rusya arasında 15 Aralık 1997 tarihinde imzalanan “Rus doğalgazının Karadeniz altından Türkiye Cumhuriyeti’ne sevkiyatına ilişkin anlaşma çerçevesinde Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı Projesi” gündeme gelmiştir. Botaş ve Gazeksport arasında imzalanan 25 yıl süreli anlaşmaya göre, Rusya Federasyonu topraklarından başlayıp Karadeniz’den geçecek bir boru hattı ile Türkiye’ye yılda 16 milyar m³ doğal gaz taşınması kararlaştırılmıştır. Projenin yaşanan gecikmelere rağmen başlangıçta doğal gaz verme miktarı 2 milyar m³ olarak belirlenmiştir. “25 yıllık anlaşma süresince Rusya’dan toplam 365 milyar metreküp doğal gaz alınması planlanmıştır(9)”. Hattın resmi açılış töreni ise Türk-Rus-İtalyan Başbakanların katılımlarıyla 17 Kasım 2005 tarihinde Samsun’da gerçekleştirilmiştir.” Mavi Akım’ın hayata geçmesiyle Türkiye, Rusya’nın enerji alanındaki en büyük ortaklarından biri hâline gelmiştir fakat Mavi Akım projesi Türkiyenin yararına mıdır? Mavi Akım ile Rusyadan gelecek gazın fiyatı, gizlilik nedeniyle açıklanmamıştır. Ancak bu proje, karadan gelecek Azerbaycan gazı yada Irak ve Türkmen dogal gazı ile kıyaslandıgında daha pahalı olacagı mesasjını vermektedir. Ayrıca bu proje sayesinde Türkiye’nin dogalgazda Rusya’ya bağımlı durmu daha da artacaktır ve dogalgazda bir çok ülke ile kıyaslandığında daha fazla tüketim olan Türkiye için bu durum tehlikelidir.

İRAN

Türkiyenin enerjiye olan ihtiyaci ve İran’ın dünyanin en büyük dogalgaz ve petrol rezervlerine sahip olması karşılıklı iş birliği durumuna zemin hazırlamıştır. Özellikle son yıllarda İran – Türkiye ilişkilerinin yapı taşı niteliğindeki konularından birini hiç şüphesiz enerji alanındaki işbirliği oluşturmaktadır.  Türkiyenin Avrupa’ya açılan kapı olması ve coğrafi konumunun önemi, ABD’nin tecrit politikalarıyla karşı karşıya olan İran’ın dış dünya ile bağlantılarını sürdürmesinin zarureti düşünüldüğünde Türkiye’nin İran için önemini anlamak zor değildir. Ancak bu durum, NATO üyesi ve ABD müttefiki olan Türkiye’yi bu hususta alacağı kararlarda zor durumda bırakmaktadır. İki tarafı da karşısına almak istemeyen, aynı zamanda kendi ulusal çıkarlarını korumak isteyen Türkiye’yi hassas diplomatik manevralar yapmaya yöneltmiştir.  Türkiye ve İran arasındaki doğalgaz ticareti “1995 yılında iki ülke arasında imzalanan doğalgaz satış anlaşması ile başlamıştır. Bununla  beraber iki ülke arasında bir boru hattı inşa edilmesine karar verilmiştir. Bu anlaşma 8 Ağustos 1996 tarihinde “NIGC – İran ile Doğalgaz Alım ve Satım Antlaşması” olarak imzalanmış ve bu antlaşma ile beraber İran, Türkiye’ye yıllık 3 milyar metreküp doğalgaz temin etmeyi ve bu rakamı 2007 yılında 10 milyar metreküpe çıkarmayı taahhüt etmiştir. Antlaşmanın süresi yirmi beş yıl, başlama tarihi ise 2001 yılı olarak belirlenmiştir. Bu antlaşma çerçevesinde inşa edilecek olan boru hattına ilişkin ise her ülke kendi topraklarındaki bölümün inşaatının yükümlülüğünü üstlenmiştir. Bahsi geçen antlaşma çerçevesinde doğalgaz teslimatları Aralık 2001 tarihinde başlamış ve günümüze kadar artarak devam etmiştir”(10).  Bu proje sayesinde Türkiye İran’ın en büyük dogalgaz müşterisi olmuştur ve bugün gaz ihtiyacının yüzde “20 sini İran’dan”(11) karşılamaya başlamıştır. Yukarıda da bahsedildiği üzere Türkiye’nin enerji politikasındaki önceliği; enerji kaynaklarının  çeşitlendirilmesidir. Bu nedenle Rusya doğalgazına ilave olarak İran doğalgazının satın alınması Türkiye’nin bu doğrultudaki amacına hizmet etmektedir. Zira mevcut durumda Rusya’dan sonra İran, Türkiye’nin ikinci önemli doğalgaz tedarikçisi konumundadır. Türkiye’nin İran doğalgazını tercih etmesinin ardındaki önemli nedenlerinden biri ise enerji arzının güvenliğinin sağlanması hedefinin gerçekleştirilmesidir. Artan nüfusu ve artan enerji ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin enerji güvenliğini sağlaması adına stratejik ortaklıklar ve işbirliği  alanları yaratmasının zarureti de net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, İran sahip olduğu zengin enerji rezervleriyle gelecekteki talebin karşılanabileceği uygun bir pazar konumundadır.  İki ülke arasında “13 Temuz 2007” dogalgaz mutabakatı imzalanmış ve bir yıl içerisinde anlaşmanın imzalanması planlansa da çeşitli nedenlerden dolayı anlaşma sağlanamamıştır. İkinci bir mutabakat anlaşması ise “7 Kasım 2008” tarihinde imzalanmış ve bu anlaşmanın hayata geçmesi durumunda “35 metrekup İran gazının Türkiye üzerinden Avrupaya taşınması planlanmaktadır. Fakat anlaşmanın imzalanmasına karar vermeden önce Türkiye – ABD ilİşkilerin olumsuz etkisi göz önünde buludurulmalıdır. Çünkü antlaşma İran’a yönelik ABD’nin uygulamakta olduğu yaptırımların daha da etkisiz hale gelmesine ve İran’ı izole etme projesinin başarısız olmasına neden olacaktır.

Değerlendirme

Sonuç olarak Türkiye, enerjide dışa bağımlılığını  azaltmalı, yerel kaynakların kullanımını yükseltmeli ve alternatif enerji bulma yolunda çalışmalarını sürdürmelidir. Bu ülkeler arasında yapılan anlaşmaların hepsi Türkiye’nin enerji politikası için çok büyük önem arz ediyor fakat Türkiyenin  enerjiye özellikle doğal gaza  gereksinimi artacaktır. Bu sebeple Rusya dışındaki alternatifler Azerbaycan ve İran alternatifi de güçlü bir şekilde desteklenmelidir ve Türkiye’nin siyasî ve ekonomik gücünü artırabilmesi için enerjide dışa bağımlılığı azaltması gerekiyor.


Ağa Bayramov & Teymur Naghibayli

ODTÜ Tarih Bölümü /ORSAM
Kaynaklar:
1. Emin Korkmaz, “Türkiyenin enerji politikaları”  (2009)
http://www.toprakisveren.org.tr/2009-83-eminkoramaz.pdf (erişim tarihi Aralık 8)
2. a.g.e sf:1-2
3. Türkiye Dışişleri Bakanlıgı “Türkiyenin Enerji Stratejisi” http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerji-stratejisi.tr.mfa (erişim tarihi Aralık 8)
4.  Türkiye Dışişleri Bakanlıgı “Türkiyenin Enerji Stratejisi” (Ocak 2008)    http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/Turkiyenin_Enerji
_Stratejisi_Ocak2008.pdf,(eişim tarhiki Aralık 9)
5.  Erdal Akpinar, Baku Tiflis Ceyhan Ham Petrol Hatti ve Turkiye Jeopolitigine Etkileri” (2005) http://www.academia.edu/1160550/Baku-Tiflis-Ceyhan_BTC_Ham_Petrol_Boru_Hatti_ve_Turkiye_Jeopolitigine_Etkileri (erişim tarihi aralık 9)
6.  Socar “Baku Tiflis Ceyhan” (no date) http://new.socar.az/socar/en/
activities/transportation/baku-tbilisi-ceyhan-btc-main-export-oil-pipeline
( erişim tarihi aralık 9)
7.  No date http://www.tanap.com/   (erişim tarihi 10 Aralık)
8. Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu “Vladimir Putin’in Türkiye Ziyareti Arifesinde Türk-Rus Münasebetleri” (3 ekim 2012) http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.
aspx?ID=3943,(erişim tarihi 10 Aralık)
9. Sinan OĞAN “MAVİ AKIM PROJESİ: Bir Enerji Stratejisi ve Stratejisizliği Örneği”   (2003 Agustos) http://www.stradigma.com/turkce/agustos2003/print_04.html
(erişim tarihi 10 Aralık)
10. Türkiye Dışişleri Bakanlıgı “Türkiyenin enerji Stratejisi” (ocak 2008)  http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/Turkiyenin_Enerji
_Stratejisi_Ocak2008.pdf,(erişim tarihi aralık 9)
11. Arzu Celalifer Ekinci  “Iran Turkiye Enerji Isbirligi” (Kasim 2008)   http://www.usak.org.tr/dosyalar/enerjii%C5%9F.pdf ( erişim tarihi aralık 9)

rusyaanaliz.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.