Bari birbirinizin kanını dökmeyin!

Coğrafyamız maalesef garip bir hafıza kaybı yaşamaktadır.

Tarihin kimi dönemlerinde yaşanmış olumsuzluklardan ders alınmadığı, herkesin kendi doğrularını mutlak doğru olarak kabul ettiği, dayatmacılığın had safhaya çıktığı, İslami ve insani değerlerin ayaklar altına alındığı garip ve anlaşılması zor bir dönem yaşanmaktadır.

Şiddet, şiddeti ve öfkeyi tetiklemekte, öfkeler mutedil düşünmeye doğru götüren tüm kapıları kapatmakta, kilitlemekte ve anahtarların bulunmayacak yerlere atılmasına neden olmaktadır.

Kaos ve karmaşanın, kör şiddetin bir tarafında Suudi, diğer tarafında İran yer almaktadır.

Suudi, tüm dünya ülkeleri ile görüşebilmekte hatta terör şebekesi israil ile ittifak arayışına bile girebilmektedir. Öte yandan İran yılların büyük şeytanlarından Rusya ile ittifak kurmakta, diğer büyük şeytan olan Amerika ile anlaşabilmektedir.

Ama Suudi ve İran bu kaos ve karmaşanın, Irak, Suriye ve Yemen'deki dehşet verici tablonun önüne geçebilmek için yan yana gelememekte, görüşmemektedir.

Mutedil ve ümmetin maslahatını esas alan bir duruşa ihtiyaç vardır.

Ulusalcı ve mezhepçi hesaplar, ülke çıkarları, stratejik ilişkiler esas alınarak ümmetin bağrında tedavisi imkânsız yaralar açmanın büyük vebali vardır.

İslam dünyasında sözü dinlenir durumda olan kim varsa bu ateşin sönmesi için çaba harcamalı, imkânlarını seferber etmelidir. Allah'ın kimin çabasına başarı vereceğini bilemeyiz.

Derin akaid tartışmalarına girmeden, tekfirin İslam geleneği içinde yerinin olmadığını bilerek meseleye bakmalı, bu şiddet, iltica, tahribat ve vahşetlerin önüne geçebilmek için çaba harcamalıyız.

Hizbullah Cemaati lideri Edip Gümüş'ün durum tespiti oldukça önemlidir:

“Ümmet genelinde yetkisi olan idareciler, sözü dinlenen otoriteler, zamanında ümmet nezdinde kabul görmüş İslami yapı ve oluşumların her birisi; “Sadece benim yolum doğrudur” anlayışıyla hareket etmekle sorunu daha içinden çıkılmaz bir hale getirmektedirler. Bu da isteyerek ya da istemeyerek bu fitneye katkı sunmak demektir. Müslümanlar olarak bu kötü gidişat için müspet bir adım atmaz, müspet bir söz söylemez ve asgari müştereklerde bile olsa bir araya gelmek suretiyle birbirimizi sahiplenmez ve mukaddesatımızın İslam düşmanları tarafından çiğnenmesine engel olmazsak, bir bütün olarak dünyada zillet halimiz devam edecektir.”

Keskin söylem ve davranışların altında her zaman bir fitne şebekesine bir “zındıka komitesine” rastlamak mümkündür. İslam geleneğine bağlı kalarak davranmazsak halihazırdaki gibi coğrafyamıza leş kargaları gelir, bizi kendileri isimlendirir, fırkalara ayırır ve katliamlar yaparlar.

Haçlılardan da Moğollardan da ümmete hayır gelmemiş, aksine vahşet, yıkım ve tahribatlar gelmiştir.

Ümmetin, Selahaddin'i, Seyfeddin Kutuz'u, Rükneddin Baybars'ı yeniden anlamaya ihtiyacı vardır.

Seyfeddin Kutuz, Ayncalut savaşında Moğollar karşısında ümmetin savunmasını yaparken yaralandığında yanındaki bazı komutanların “Yetişin sultana!” diye bağırdığı anlatılır. Sultan Kutuz'un onları susturduğu ve “Yetişin İslam'a!” diye cevap verdiği söylenir.

Evet, yetişin İslam'a ve kaybolan değerlere!

Yan yana gelmiyor, kardeşlik hukukuna uymuyorsanız bari birbirinizin kanını dökmeyin.

Vizesiz geçişleri konuşmuyor, ortak hareket etmeyi başaramıyorsanız bari birbirinizi öldürmeyin.

Birbirinizi dost edinmiyorsunuz, bari birbirinize karşı kâfirleri dost edinmeyin.

Bakın Rabbimiz ne buyuruyor:

“Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kâfirleri kendilerine dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah'la bir ilişiği kalmamış olur. Ancak onlardan kendinizi korumak gayesiyle sakınmanız müstesnadır. Allah size kendi zatından korkmanızı emrediyor. Dönüş Allah'adır.” (Al-i İmran/28)

Herkes, Allah'ın her şeyin hesabını soracağını düşünüp kendi hesabını da ona göre yapsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.