Gündemin unutturdukları

Gündem yoğun bu günlerde.

 

Operasyonlar, karşı operasyonlar, karşılıklı tehditler…

Sosyal medya ve yazılı basın üzerinden yürütülen savaş şimdilerde alana taşındı.

Dosyalar üzerinden polis operasyonları yapılırken “kirli görüntülerin servis edilmesi” operasyonu da başladı.

Hemen her iddiaya dikkatle yaklaşmak ve her görüntüye inanmamak gerekir.

Dezenformasyon amaçlı bilgilerin yoğun bir şekilde piyasaya girme zamanıdır.

Mesele yolsuzluksa bir sorun yok.

Yolsuzluğa, çalıp çırpmaya, hırsızlığı ahlak edinmişlerden başkası tepki göstermez.

Sistemin boşluklarından faydalanıp yolsuzluklara girişenler her zaman olmuştur.

Bunlara karşı yapılacak operasyonlara kimsenin tepki göstereceğini sanmam.

Sorun yolsuzluk dosyaları biriktirip bunları şantaj aracı olarak kullanmak ve “zamanı geldiğinde” bunları karşı tarafa karşı hamle yapmak amacıyla kullanmaktadır.

Maalesef bu tip çatışmalarda etik değerler sıfıra kadar düşüyor.

Belden aşağı vurmalar, geçmişe gitmeler, hakaretler…

Çatışma artık ayan beyan ortada.

İki taraf da güçlü, iki tarafın da pes etmeye niyeti yok.

Olayları değerlendirirken hissi davranmak yerine adalet ölçüsüne uymak en doğru olandır.

“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Maide:8)

Adalet ilkesi dünya hayatının geçiciliğine aldanmadan davranmaya çalışanlar için son derece önemlidir.

Gündem bize ilkelerimizi unutturmasın.

ÇOCUKLAR ÖLÜYOR

Neleri tartışmıyor, neler için çekişmiyoruz ki bu dünyada.

İdeolojiler, yaşam tarzları, mezhepler, meşrepler…

Kavga etmek için ne çok sebebimiz varmış meğer!

Sözlerimizi süslüyor, hareketlerimizin yanlışlarını görmezden geliyor, karşı taraflardan sudur eden yanlışlıkları ise büyütüyor, kabartıyor öyle sunuyoruz.

Materyalist dünyanın ölçüleriyle semirmiş yargılarımız kalbin önüne barikatlar koymaktadır.

Artılar, eksiler, hesaplar…

Çocuklar ölüyor bu arada.

Açlıktan ölüyorlar, soğuktan ölüyorlar, ilaçsızlıktan ölüyorlar…

Çoğunun kavgalardan haberi yok; ama gürültüyle patlayan bombalardan sonra bir daha açmamak üzere kapatıyorlar gözlerini.

Ölüm soğuktur kimilerince.

Huzursuz eder, uykuları kaçırır, ağız tadını bozar.

Ölümlerin çoğu zamansızdır muhatapları için. Birçok insan yakıştıramaz ölümü kendine.

Ama çocuk ölümleri…

Dünyanın yüreğini burkmalı, ciğerini kanatmalı değil mi?

Yürek kalmamışsa burkulmaz, ciğer kalmamışsa kanamaz ki…

Dehşet verici bir dünyada yaşamak zorundayız maalesef.

Herkes elindekiyle avunsun, elindekiyle sevinsin.

“Başkalarının ölümü”nden ders almak yerine zevk alsın!

İnançların, kadim kültürlerin, insani geleneklerin sadece ismi kalsın dünyada.

“İnsan”ların sayısı azalsın.

Gözyaşları bile ölçüyle ve yerine göre aksın/akıtılsın.

Kimin umurunda ki?

Çocuklar ölüyor soğuktan.

Umudu gözlerken ufuklarda donan gözleri artık tümüyle donuyor.

Haberleri yok saltanata sımsıkı yapışanlardan.

Birileri kirli planları ardı ardına koysun devreye.

İktidar hesapları yapsın bazıları.

Toplantıların biri diğerini kovalasın.

“Uzlaşmaya yakınız” mesajları verilsin.

“Ama onlar başlattı” iğrenç mazeretinin ardına saklansın bazıları.

Soğuk yaşamlar devam etsin.

Çocuklar, temiz kalarak gidiyorlar bu kirli dünyadan.

Kinle ısıttığımız yürekler üşümediği için çocukların üşüdüğünü fark edemiyoruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.