İnanın çözüm; bomba ve kilise muhiplerinde değil, Mustazaflar`dadır

Bölgede yaşananlardan söz ederken bütün yazılarımızda mutlaka iki ateşten söz etmiş ve mazlum mustazafların iki ateş ortasında kaldıklarına dair hep vurgu yapmışızdır. Özellikle de, Cumhuriyetin başlangıcından bu yana Kürd halkına uygulanan tecrid, tehcir ve katliamları da sayfa sayfa ifşa etmekten geri durduğumuz olmamıştır. Çünkü bunları görmezden gelmek, yaşanan zulmü tel’in etmemek, mazlumun hakkına tecavüz etmekten başka bir şey değildir.
 

Kısacası Müslüman olarak tavrımız, hep mazlumdan yana ve zalime karşı olmuştur. Ancak gelinen noktada sözde Kürd halkının kurtuluşuyla ilgilendiklerini iddia edenlerin, Kürd halkına reva gördüklerini ne bir Kürd olarak ne de bir Müslüman olarak kabul etmek mümkün değildir.

Bunu ifade ederken hiç kimse başta da belirttiğim gibi, “aa niye bu diğer zalimi görmüyorsun?!” gibi bir pusu’culuk yapmasın. Bu sistemin cenderesinde mağduriyetler yaşayan biri olarak, sözde kurtarıcıların bugün yaptıklarını, ‘karşı taraf zalimdir’ diye hoş görmem mümkün olamaz. Günlerdir kapatılan şu kepenkler, Girmeli’de kaçırılan insanlar ve hiç yere Okul müdürünün yakılan aracı ile en son Şemdinli’de patlatılan bomba, diğer cenahtan birçok milletvekili veya bürokratın yolsuzluk ve usulsüzlüklerini gölgede bırakacak cinsten.

 Zücaciye dükkânına dalmış fil misali, Bayram’dan önce olduğu gibi bayramdan bu yana sağa-sola saldırıp sivil, çoluk-çocuk katletmek, nasıl bir hak arayışı olabilir ki?  Sokakta, caddede patlatılan bombaların yanında bir de şu kilise muhipliği için, bir Müslüman ve aynı zaman da bir Kürd olarak “şimdi sırası mıydı?” diye sormaktan kendimi alamıyorum. Cami, namaz, Kur’an ve İslam’ın, nasıl ki “şimdi sırası değil” idiyse, bütün bunları, “haklarımızı elde ettikten sonra” nasıl yerine getirecek idiysek, şu kiliseye bir trilyonluk tamir ve açılış işini de Kürt halkının özgürlüğünden sonraya bıraksaydık ya!

 Malumunuz basında yer alan haberlere göre, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (BDP’li), Surp Giragos Ermeni Kilisesi`ne 1 trilyon kaynak aktararak restore ettirdi. Diyarbakırlılar`dan toplanan vergilerle, 97 yıldır kapalı olan kilisenin açılması tepki çekti. Aslında kilisenin salt kendi ibadetleri için kullanılmayacağı, buranın misyonerlik faaliyetleri için zemin oluşturacağı kaygısı mevcut. Yoksa doğru ve hak din İslam olduğu gerçeğine rağmen, birilerinin kendi inandıkları dini ifa etmeleri hususuyla alakalı bir tepki değil bu.

Sahi şu BDP’nin başka işimi yok?! Önce insanları camilere gitmemeleri yönünde uyarıp sözde namazı barakalarda kıldırmaya çalıştılar, şimdi de büyük meblağlarda para harcayarak Kiliseler açtırdılar…

Yoksa insanları Kürd’lüğe geri getirme adına mı bütün bu faaliyetler… “Kürtler Kürtlüğü terk ettikleri oranda İslamlaştılar” sözü, takip edilen ve aslında asıl yapılmak isteneni ifşa eder niteliktedir.

 16-19 Şubat 2011 tarihlerinde İstanbul Büyükçekmece’deki Marin Princess Otel’de, Ortadoğu ve Türkiye kilise pastorlerinin katılımıyla yapılan ve tüm masraflarını İsrail Büyükelçiliği’nin karşıladığı iddia edilen toplantıda, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da Kürtçe, Zazaca gibi dillerde ibadet edilen 200 kilise kurulmasının planlandığı basında yer almıştı.

 ‘Gönül isterdi ki bütün Kürtler Müslümanlığı bırakıp Hıristiyan olsun” anlamındaki açıklamaların bir tezahürü olmasın, bu kilise desteği?!!

Bir tarafta can kayıpları, bir tarafta ekonomik sıkıntılar, öbür tarafta da Müslüman halkın içine şüphe sokmaya çalışacak kişilere verilen imkânlar…

Ben, bütün bunların üstesinden gelecek, insanlara İslamî ve insanî düzeyde ve kalitede hizmet sunacak bir hareketin olduğunu ve bunun da Mustazaflar Hareketi olduğunu yakinen biliyorum. Heba olan bunca emek ve kaybedilen bunca zaman artık yeterdir. Bizim bunu görmekten başka çaremiz yoktur.

Evet, özellikle böylesi durumlarda, yüz binleri İslam, Kur’an, hak-hukuk ve adalet ekseninde etkileyen Mustazaflar Hareketi’nin önemi daha bir anlaşılmış oluyor.  Hakkımızı savunacak, dinimizi koruyacak, bize değer verecek Mustazaflar Hareketi, umarım derdimizin dermanı olur!

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.