Kıyas sağlıklı olmalı

Mantığın konularından biri kıyas konusudur. Herhangi bir kıyas yapıldığında belli kurallar gözetilerek yapılır. Kurallara göre yapılmayan bir kıyas eksik sayılır. Türkçe açısından bakacak olursak buna karşılaştırma da diyebiliriz.

Bu kavram ve anlayış toplumumuzda en çok kullanılan kriterdir. Genelde kıyas yapılırken eski ile yeni kıyas edilir. Cümleler çoğunlukla şöyle olur: ‘'Bizim zamanımızda böyle miydi, biz böyle miydik, bizim zamanımızda sanat böyle miydi, bizim evler böyle miydi, bizim evliliğimiz böyle miydi, bizim çocukluğumuz böyle miydi? Gibi cümleler uzar gider.”

Büyüklerimizin kullandığı bu cümleleri sağlıklı bir şekilde ele alıp incelediğimizde şimdi ki şartların çok iyi olduğunu hem de şartların ve değerlerin kıymetinin bilinmediği noktasında bir çıkarım yapabiliriz. Eskilerin bu konudaki izahlarını bir uyarı mahiyetinde de düşünebiliriz. Bu uyarı daha çok değerler üzerinden yapılmak istenir, kısacası büyüklerimizin bizlere bugünlerin bu şartların kıymetini bilin, büyüklerinize olan saygıyı hiçbir zaman kaybetmeyin mahiyetindedir.

Bizdeki karşılığı nedir?  “Yav işte idare edin ha ne konuştuğunu bilmiyor babamdır ya da annemdir, okumamış cahildir, eskilerdir ha bir şey anlatamazsın ha.” Kendimizce bir şeyler biliyoruz. Onlar boş konuşuyor, bizler de onların bu boş konuşmasından rahatsız olduğumuzu belirtip yanımızdakilere ayar veriyoruz, eee babamdır idare et. Değerli kardeşlerim, babanın, annenin konuşması mı cehalet yoksa okumuş çocuğun yaklaşımı mı?

Eski ebeveynler değerler üzerinden bir çıkarım yaparken şimdiki ebeveynlerin yaklaşımı nasıl acaba?

“Okuyun, bir maaşınız olsun kimseye muhtaç olmayın.” Bu yaklaşım eskilerin anlayışına göre çok daha sakat çok daha tehlikeli değil mi? Kanaatimce çok sakat bir bakış açısı çünkü insan sosyal ve psikolojik bir varlıktır. İnsanlar yaradılış itibariyle birbirine muhtaçtır, bir başkasına derdini açmaya istişare etmeye ihtiyacı vardır.

Dünyayı bir ev, içindekileri bir aile olarak görmek lazım! Her insan bir şekilde kardeşimizdir. Ailemizin ve kardeşlerimizin mutluğu için her türlü fedakârlığı yapabilmeliyiz. Bütün değerli aile büyükleri böyle yapmışlardır. Yememişler yedirmişler; giymemişler giydirmişler; karınlarına taş bağlamışlar, aç kalmışlar, susuz kalmışlar ki aile bireyleri mutlu olsun. Yani ebedi mutlulukları için ne gerekiyorsa onu yapmışlardır.

Onlar böyle davranırken biz nasıl davranıyoruz? Ev benim olsun, araba benim olsun, dükkân benim olsun, arsa benim olsun, anne-baba senin olsun nerden nereye… Bakış açımız böyleyken her gün kapitalizm olumsuzluklarını konuşuyoruz. Bir çelişki yok mu?

Nedir kapitalizm? Hayallerinizi, ideallerinizi para karşılığında satın alabileceğiniz veya alınabileceği, her şeyin değerinin parayla ölçülebildiği, yaşamınızı sürdürebilmek için gerekli tüm koşulları yalnızca parayla sağlayabildiğiniz ekonomik sisteme denir.

Bizim inancımızın bakış açısı böyle midir? Kesinlikle hayır. Bireycilikten ziyade sosyal bütünlük gözetilir; paylaşım esastır, kardeşlik ön plandadır. Elbette çalışma vardır, emek vardır, kazanmak vardır fakat kazandığını paylaşma vardır, inancımızı kapitalizmden ayıran budur.

Kapitalizmde kazandığını paylaşma değil hep biriktir anlayışı hâkim. Kapitalizm meseleye böyle bakarken bizler Müslümanca düşünüp kapitalist bir yaklaşım sergiliyorsak kendimizi gözden geçirmeliyiz. Kapitalizmin lügatinde, Bilal, Hubeyb, Ammar yoktur.

Hem o güzel insanları konuşacağız hem de kapitalistler gibi davranacağız. Kendimizi kandırmayalım.

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.