Kültür Erozyonu ve Kuşak Çatışması

Erozyon: Rüzgar, yağmur ve sel sularının etkisiyle dağlarda, orman alanlarında ve tarım alanlarında aşınma, taşınma ve yıpranma sonucu meydana gelen verim kaybıdır. Kültür Erozyonu ise birey-toplum yapısının ve yaşamının şekillenmesin de etkili birer faktör olan dini, ahlaki, yasal ve diğer toplumsal değerlerde içsel ve dışsal nedenlere bağlı olarak meydana gelen negatif etki veya değişim olarak tanımlanabilir. Kültürün erozyona uğramasından öncesine ait değerler ile yetişmiş ve büyümüş eski nesil ile kültürün erozyona uğramasından sonra değişen ve yenilenen kültürel değerler ile büyüyen ve gelişen yeni nesiller arasında meydana gelen uyumsuzluk neticesinde gerçekleşen değerler çatışmasına ise Kuşak Çatışması diyoruz.

Bu kavramları bu şekilde açıkladıktan sonra kültür erozyonuna sebebiyet veren nedenleri ile bunun sonuçlarını irdelememiz ve toplumsal değişimin nasıl gerçekleştiğine bunun terakki mi veya geriye bir dönüş mü olduğu üzerinde durmamız gerekmektedir. Kültür Erozyonunun temel iki hali veya sebebi olduğunu Bunlardan birincisinin Alinasyon (bireyin özüne yabancılaşması) diğerinin ise Asimilasyon(toplumun özüne yabancılaşması) olduğunu ifade edelim.

Alinasyon bireyin daha önce sahip olduğu değerleri yanlış görmeye, hor görmeye başlaması neticesinde kişinin düşünsel alt yapısından tutunda, giyim ve kuşamında, davranışlarında, geleneksel yaşantıya bakış açısında, dini ve ahlaki değer yargılarında meydana gelen değişim ve bu değişimle bağlantılı olarak kendisini toplumun diğer bireyleri karşısında daha üstün değerlere sahip olmakla farklı hissetmeye başladığı psikolojik bir yanılgıdan ibaret sayılabilecek bir özüne yabancılaşma hareketi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu öyle bir yabancılaşmadır ki İslami hassasiyetler bir yana insanın insan olması hasebiyle sahip olması gereken meziyet ve özellikleri bile yok etmektedir. Bireyin iç dünyasında ve davranışlarında meydana gelen bu tarz yabancılaşma devlet otoritesi tarafından özendirilmek suretiyle toplumun geneline doğrudan veya dolaylı yol ve yöntemlerle benimsetildiğinde, eskiye ait kültürel değerler unutturulmaya çalışıldığında ve bunların tümü yönetim kademelerinin temel politikası haline geldiğinde bu değişim hareketi bireyden toplumun geneline doğru yaygınlaşma eğilimine girmekte ve bu yeni kültür toplumdaki bireylerin çoğu tarafından kabul gördüğünde ise artık yozlaşmış bir kültürel yapı oluşmaktadır. Buna bağlı olarak bireyler de psikolojik davranış bozuklukları baş göstermekte ve sosyal buhranlara varacak derecede toplumları kendi öz değerlerinin düşmanı haline getirecek kadar toplumsal bir değişim ve dönüşüm sonucunu doğurmaktadır ki sosyoloji bilimi bu durumu Asimilasyon olarak tarif etmektedir.

Burada hemen şunu belirtelim ki Avrupa ve Amerikan toplumlarında değişim Hristiyanlığın dini değerlerinin bilinçli bir dejenerasyonu sonucu oluşan tahrifat yolu ile toplumun öz değerlerinden uzaklaştırılması şeklinde gerçekleşirken; İslam toplumlarında ise bu değişim İslami değerler ile şekillenen toplumsal yapının ve sosyal ilişkilerin planlı ve sistematik şekilde İslami değerlerden uzaklaştırılması ve Avrupa-Amerikan toplumlarının erozyona uğramış modern diye tabir edilen kültürel değerlerinin - bu kültürel değerleri belli bir eğitim-öğretim sürecinden sonra benimseyen yerli yöneticiler ve aydın bozuntularının öncülüğünde- baskı, dayatma veya özgürlük, insan hakları, laisizm, demokrasi gibi süslü aldatmacalarla topluma benimsetilmesi sonucu gerçekleşmiştir.  

Küreselleşen dünyamız da  iyi ve kötü bilgi kaynaklarına erişimin bir “tıkla” mümkün olduğu hızlı bir etkileşim ve dolayısıyla değişiminde etkisiyle toplumların asimile olması çok daha hızlı ve kontrolsüz bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu değişime direnebilecek tek güç ise hiç kuşku yok ki akla yol gösterici olan ve yüreklere dayanma kuvveti veren iman hakikatidir. Bu global değişim internet, tv.v.b.çok farklı araçlarla yapılabilmektedir. Devlet kurumlarında hakim kültürün bu yoz kültür olması ve yasaların bu kültürel değerlerden esinlemesi ise bu kültürün kamu otoritesinin gücünün kullanılarak yaygınlaştırılması sonucunu doğurmaktadır. Bu anlamda eğitim-öğretim kurumlarına hakim politikaların bu amaçları gerçekleştirmeye yönelik olarak belirlenmesi, görsel-işitsel ve yazılı basının seferber edilmesi ve bu kültürel değerlere özendirici yayın yapması ile bu değerleri doğru ve hakim kültür olarak empoze etme anlayışına dayanan toplumsal politikalar izlenmesi de bu işin vehametini kat kat artırmaktadır. İşte yukarıda değindiğimiz kültür çatışması denilen şey bu yozlaşmış değerlere karşı direnen bireyler ile bu değerleri benimseyen bireyler arasında çıkan düşünsel ve davranışsal uyumsuzluktan ibarettir ki buda aile bireyleri arasında bile çatışmaya, toplumda ahlaksızlığın yaygınlaşmasına, karşılıklı saygı-sevgi esası üzerine kurulu kardeşlik bilinciyle paylaşmaya dayanan düşünce tarzından, ekonomik değerleri ve bireyciliği ön plana çıkaran düşünce anlayışına doğru toplumsal bir dönüşüm yaşanmasına neden olmaktadır. Bu hal ise toplumsal bağların zayıflayarak kopmasını ve sosyal yapının çöküşünü beraberinde getirmekte ve hızlandırmaktadır. Bunun İslam toplumlarında ki olumsuz etkileri ve toplumsal dokuya verdiği zararlar çok daha fazla olmuş ve Müslüman bireyler ve toplumlar üzerinde çok daha derin ve kalıcı etkileri bırakmıştır. Zira çocuklar batılı değerlerin etkisi altında bulunan eğitim sistemine göre şekillendirilen müfredatlara göre eğitim veren okullarda gördükleri edep ve terbiye ile İslami değerlerden uzak eğitim anlayışının bir sonucu olarak büyük söz’ü dinlemez olmuş ve tamamıyla yabancı oldukları kültürel değişimin etkisi altında kendi özlerine tümüyle yabancılaşmaya adeta zorlanmıştır. Bunun neticesinde Anne-Baba ve Çocuklar arasında büyük uçurumlar oluşturulmuştur. Tesettüre riayet eden bir hanımefendinin yanında veya İslami kişiliğe sahip olduğu şekil ve şemalinden anlaşılan bir bey efendinin yanında tango tarzında giyinmiş veya üzerinde garip kiyafetlerle dolaşan bir kız çocuğunu görmek nerede ise normal bir davranışmış gibi algılanmaya başlanmış. Parklarımızda, çarşı ve sokaklarımızda yetişkin erkeklerin ve kızların sevgili ve sosyal arkadaş adı altında sergiledikleri davranışlar ise bir Müslümanın mahremi ile çocuklarının yanında bile sergilemekten utanç duyacağı davranışları çoktan aşmış durumdadır. Gençlerin namaz gibi temel dini vecibelerini yerine getirmesi ise neredeyse yadırganacağı kadar garip bir toplumsal yapı ile karşı karşıyayız.

Doğrusunu isterseniz hali hazırda devlet idaresine hakim parti ve bireylerden-Cumhurbaşkanı da olsa, Başbakan, bakan veya milletvekili de olsa- fazla bir beklenti içinde olduğumu söyleyemem ve bu anlamda kimsenin fazla bir beklenti içine girmesine gerek olmadığı kanaatindeyim. Zira hükümetlerin bu konudaki tavırları zaman zaman İslami değerlere karşı yumuşama anlamında farklılık arz ediyor olsa bile yukarıda değindiğim gibi bu yozlaştırma hareketinin bir devlet politikası olduğunu ve bunda pek bir değişimin gerçekleşmediğini görmekte ve resmi ideolojinin çarklarının bu millerin bu şekilde dönüşü üzerine ayarlandığını düşünmekteyim. Ancak bu otorite sahiplerinden samimi olduğuna inandığımız bireylere bu durum üzerinde düşünmelerini ve olumsuz anlamda ki bu değişime katkılarından dolayı kendilerini muhasebeye çekmeleri tavsiyesinde bulunabiliriz. Zira insan yapabilecek bir şeyleri halen varsa pişmanlık ve tövbe için geç kalmış sayılmaz. Aksi halde tüm duyarlılıkları, inanç ve ilkelerine aykırı olmasına rağmen başörtüsüz gelin almaya ve vermeye devam edecekler.  

O halde ey Müslüman kardeşlerim ve bacılarım görevin büyüğü bizlere düşmektedir. Dolayısıyla bu bilinçli yozlaştırma ve asimilasyon politikaları ile mücadele için kollarımızı sıvayalım ve oynanan bu oyunu ve tuzağı sahiplerinin başına geçirmek için var gücümüzle, gecemizi gündüzümüze katarak çalışalım. Hiç kuşkusuz bu ümmetin kurtuluşu özüne dönmesinde ve Kuran ve sünnete sarılmasında saklıdır. Şunu unutmayalım ki eğer biz bu anlamda olması gereken şekilde bir mücadele sergilersek Allah Tebarek ve Teala da bu çabamıza bereket katacak ve bu İslam düşmanlarının tuzaklarını başlarına geçirecektir.

                SELAM VE DUA İLE

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.