Kur'an Ayı Ramazan

Mübarek Ramazan-ı Şerifin sonuna geldik. "Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem ateşinden kurtuluş" olan Ramazan ayının önemi hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.” (Buharî, Savm, 5)

Bu ayı diğer aylardan üstün kılan bir takım özellikler vardır.

Ramazan ayı Kur’an ayıdır; çünkü insanlığa hidayet rehberi Kur’an-ı Kerim bu ayda nazil olmuştur. Nitekim Yüce Allah (cc): “Ramazan ayı; insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği aydır” (Bakara, 2/185) diye buyurmaktadır.

Diğer semavi dinlerde olduğu gibi oruç Müslümanlara da farz kılınmıştır. İslam’ın beş temel şartından biri olan oruç, Ramazan ayı boyunca tutulması gereken bir ibadettir. Bu konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “…Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin…” (Bakara-185)

Kainatın yaratıcısı Allah (cc)’un en büyük mucizesi olan Kur’an-ı Kerim’in Hz. Muhammed (s.a.s.)’e indirilmeye başlandığı ve “bin aydan daha hayırlı” olduğu bildirilen (Kadr, 97/1,3) Kadir Gecesi bu aydadır.

Ramazan ayı mü’minler için kuşkusuz bir af ve bağışlanma ayıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), bu mübarek ayın rahmetine, mağfiretine ve affına nail olmak için yapmamız gerekenleri şöyle açıklıyor: “Her kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazan’ı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, İman, 37; Müslim, Salatü’l-Müsafirîn, 13) 

Ramazan ayı aynı zamanda bir yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Bu ayda maddi durumu iyi olmayan Müslümanlara, Allah’ın kendilerine mal ihsan ettiği varlıklı Müslümanların ellerindekini paylaşarak kardeş olmanın gereklerini yerine getirmelidirler.

 “…Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap…” (Kasas-77) emrine uyarak, ellerindeki imkanları ihtiyaç sahipleriyle paylaşmalı, bu ayda daha fazla hayır ve hasenatta bulunup, bol bol sadaka vererek, kendilerine verilenlere karşı şükrünü eda etmelidirler.

Ramazan ayına mahsus Fıtır Sadakasını da imkanı olan herkes vermelidir. Abdullah b. Ömer'den (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: "Resûlullah (s.a.v), sadaka-i fıtri müslümanlardan hür köle, büyük küçük, kadın erkek her şahıs üzerine farz kıldı."( Buhârî, Zekât, 70, 71, 73; Müslim, Zekât. 13.)

Şafii mezhebine göre Ramazan bayramı günü ve gecesi, bir günlük yiyeceği olanın hem kendisinin hem de bakmakla mükellef olduğu kimselerin fıtırlarını vermesi farzdır. Fıtır sadakasının, Ramazan ayının başında verilmesi caiz, bayram namazından önce verilmesi müstehab, bayram namazından sonraya bırakılması mekruh ve ondan sonraya mazeretsiz bırakılması haramdır.

Allah Resûlü (s.a.s.), Ramazan ayında verilen sadakaların daha faziletli olduğunu haber vermiştir. (Tirmizî, Zekât, 28)

x  x x x x

Maalesef mübarek Ramazan ayı boyunca İslam dünyasında yine zulümler, katliamlar devam etmiş, milyonlarca Müslüman yerinden yurdundan uzakta sefalet ve yokluk içerisinde hayatını sürdürmek zorunda kalmıştır. Müslümanlar arasındaki kavmiyetçilik ve mezhepçilik fitnesi yüzünden bu mübarek ayda dahi Müslümanlar birbirlerinin kanını dökmekten çekinmemişlerdir. Öyle görünüyor ki bu fitnenin yol açtığı ağır tahribat Müslümanların akıllarını başlarına alıncaya kadar devam edecektir.

Bir zamanlar Avrupa’nın milliyetçilik ve mezhepçilik yüzünden  içine yuvarlandığı gayya kuyusunun, aynısını bugün Müslümanlar yaşamaktadır. Avrupalı Hristiyanlar bunun sonunun olmayacağını anlayıp kendi içinde birlik olarak bu kanlı kaosa son verirken, maalesef bugün Müslümanlar bundan ibret almayıp hala bu yanlışta ısrar etmeleri daha bir çok facianın yaşanmasına yol açacaktır.

Elbette ki bu fitnenin ortaya çıkmasında ve devam ettirilmesinde Orta Doğu’da çıkarları olan Batılı devletlerin kışkırtmaları ve yerli işbirlikçilerinin payı vardır. Ancak Müslüman topluluklarında akıllarını başlarına alıp bu gidişatın sadece kendilerine zarar verdiğini, öldürülenlerin, şehirleri başlarına yıkılanların, muhacir olup yaban ellerde sefalet içerisinde yaşayanların, batının kapılarında maskara olanların yine kendileri olduğunu bilincine varıp, İslam kardeşliğinden başka bizleri bu fitneden kurtaracak başka bir yolun olmadığı gerçeğini idrak etmeleri ve bunun gereklerini yerine getirmeleri gerekir.

Ramazan Bayramının, Müslümanların yeniden İslam kardeşliği içerisinde birlik olduğu, içerisinde bulundukları zilletin, fitne ve fesadın ortadan kalktığı ve İslam düşmanlarının zelil olduğu bir dünyanın kapısının açmasına vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.