Mesuliyet altında olan anne-babalara

Çocuğa; anne, babasını çoban kılan Allah'ın adıyla...

Evin neşesi, meyvesi olan çocuk nihayet bir çığlık sesiyle dünya havasını içine tenefüs eder ve dünyaya gözlerini açar. Çocuk sahibi olan her anne baba; onu dünyada var olan tüm kötülüklerden, tehlikelerden korumak, dünyaya en iyi bir şekilde hazırlamak için adeta didinir ve çabalar. Onun için emek sarf eder, onun için kazanır ve yine onun için harcar. En güzel elbiseler onun olsun, en güzel oyuncaklar, arabalar, bebekler, ayakkabılar onun olsun...Kısaca onun için hep "en" olsun...

Bu kıymete değer çocuk için neler neler yapılmaz ki...İstedikleri bir şey olsa hemen ertelemeden A'dan Z'ye ne varsa alırız, yeterki çocuk parmağını uzatıp şu desin...Yediğini önüne yemediğini arkasına koyarız, daha acıktım demeden pişirip önüne yemeği getiririz...Yorulup susuz kalmalarını istemeyiz ki onlar susadım demeden şişeyi ağızlarına dayarız. Yorulmalarını istemeyiz zira bir kaç adımlık yere bile arabayla bırakırız...Üşüyüp soğuk almalarını istemeyiz ve soğuk havalara karşı onları kat kat giydirip göndeririz...Büyüyüp okul çağına geldiklerinde karnesinde takdirleri, teşekkürleri, iyi notları görmek için baba sırtındaki ceketi çıkarıp satar, anne elindeki bileziklerini bozdurur veya bir şekilde çocuğun dünyasını kurtarmak için maddi manevi emek harcarlar. Çünkü çocuğun karnesinde bir düşük not görse dünya başına yıkılır anne, babanın...Üniversite sınavını kazanması için onu en iyi okullara en iyi dershaneye göndeririz büyük adam (!) olsun diye paşa olsun diye...Veya onları hastalıklardan korumak için; aman çocuğum dışarı çıkma, aman çocuğum ellerini yıka, aman çocuğum maskesiz çıkma demeye değer buluruz çocuğumuzu...vesaire, vesaire...

Böyle ahiret bilincinden yoksun olan anne baba; çocukların fizyolojik, biyolojik ihtiyaçlardan ibaret olduğunu sanır...Böyle İslam anlayışından bihaber olan anne babalar; bir şekilde temeli çürük atıp üstünü renkli boyalar, badanalarla boyayan ustaların akıbetine uğrarlar. En küçük sarsıntıda ise o bina çatlar ve nihayetinde yıkılmaya mahkum olur. Onun içindir ki "İnsanın içini doldurmak, dışını süslemekten daha önemlidir" der Konfüçyüs.

Şimdi bir dediğini iki etmeyen, onu bu şekilde doyumsuz bir kapitalist makinası haline getiren ve bu çarkta dişler rolünü üstlenen anne babalara sesleniyorum:

Acaba çocuğun dünya karnesini düşündüğünüz kadar ahiret karnesini de düşündünüz mü? Çocuğun dünya tuğlalarını diyazyn ederek emek harcadığınız gibi ahlak tuğlalarını da başarılı bir şekilde yerleştirebildiniz mi? Dünyadaki en önemli fizikçiyi, kimyacıyı, doktoru, bilim adamını örnek gösterdiğiniz gibi çocuğunuza Peygamberi de örnek göstererek rehber ettirebildiniz mi?

Dünyaya dair hayaller kurdurduğunuz kadar cennete dair hayallar de kurdurabildiniz mi, çocuğun derslerini düşündüğüz kadar amel defterindeki artılarını, eksilerini dünüşüp buna ilaç sundunuz mu hiç? 23 Nisan şarkıları, şiirleri söylettirdiğiniz kadar zikir çektirdiniz mi, üniversite sınavını kaçırdığı zaman üzüldüğünüz kadar namaz vaktini de kaçırdığı için üzüldünüz mü? Dünyevi kuralları öğrettiğiniz kadar İslam'da var olan kaideleri öğretmeye değer buldunuz mu yoksa sadece dünya kaideleri arasında yok olmasını mı irade ettiniz?

Çocuğun sadece dünyasına mum tutan bir anne baba; çocuğuna olan sevgisini, merhametini, muhabbetini sorgulamalı...Kişi sevdiğini bile bile, hatta kendi elleriyle ateşe atar mı hiç?..Bu bir ebeveynin en büyük felaketi olsa gerek...

JJ.Rousseau'nun dediği gibi "Yaratanın elinden çıkan her şey iyidir, her şey insanların ellerinde bozulur" her anne baba, çocuğun doğarken var olan fıtratını korumak yerine tahrif etmeyi cazip bulmamalı. Çocuğunu dünya meşgalesinden koruyayım derken ahiretini tehlikeye atmasın! Ki zaten her anne baba fıtri olarak çocuğa şefkat, sevgi ve merhamet kaftanıyla baştan sona donatılmıştır. Bunlarla donatılan her anne baba çocuğunu dünyadaki kötülüklerden alıkoymak için her fedakârlığı göze alır doğası gereği. Onu İslam’daki ab-ı hayattan alıp sadece dünya hayatına oturtuyorsa yani çocuğu dünya tehlikesinden korurken, cehennem ateşine duçar kılıyorsa o anne baba bilmiyor ki çocuğun hayat-ı ebediyesini tehlikeye atıyor. O çocuk onlara ebedi hayatta şefaatçi, duacı olacağına çocuk onlardan davacı olmaz mı, 'neden beni bu cehennem azabına duçar kıldınız' demez mi? Halbuki anne baba çocuğu cehennem narından muhafaza etmeye çalışsa o çocuk tüm isteğiyle onlara davacı olmak yerine şefaatçi, duacı olacak ebedi hayatta da dünyada da...

Hâsılı, "Hepiniz çobansınız ve idareniz altındakilerden mesulsünüz"  hadisi gereği kadın olsun erkek olsun insan olma hasebiyle İslam çerçevesi dahilinde emredilenleri yapacak, yasaklanan şeylerden de çocuğunuzu men edeceksiniz ve bunlar hakkında da sorgulanmaya müptela olacaksınız...

Unutmayın! Toprağa iyi tohum atmak da sizin elinizde kötü tohum da...Bu tarladan tatlı, faydalı bir meyve çıkarmak da sizin elinizde; acı, faydasız, kokuşmuş, ellenmeye bile değer bulunmayan bir meyve de...

Vesselâm...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.