Ta'me b. Ubeyrik'in Aşireti

Ta'me b. Ubeyrik ve Aşireti olayı müfessirlerin ittifakı ile Nisa Sûresinin 105-115. ayetlerinin nüzul sebebidir. Olayın özeti şöyledir: Ensar'dan Katade b. Nu'man'ın amcası Rufae'nin zırhı çalınır. Tüm kuşkular, Ubeyrik oğulları denilen Ensar'dan bir aileye mensup birinin üzerinde toplanır. Zırhın sahibi gelip, 'Ta'me b. Ubeyrik zırhımı çaldı' diye Resulullah'a (sav) şikâyet eder. Hırsız bunu görünce, zırhı alıp Zeyd bin Semin adında bir Yahudi'nin evine atar. Sonra da Aşiretinden bir gruba "Zırhı gizledim, onu falanın evine attım. Orda bulurlar" der. Bunlar da Resulullah'a (sav) giderek "Ey Allah'ın peygamberi, arkadaşımız bu ithamdan uzaktır. Zırhı çalan falancadır. Bunu kesinlikle biliyoruz.” Derler.

Nisa suresi 105-115. ayetleri nazil olunca Ta'me ve aşiretinden ona yalancı şahitlik yapanların hainlik ettikleri anlaşılır.

Kuşkusuz sorun, bir grup insanın töhmet altında tuttuğu suçsuz birinin aklanması değildir.

Sorun, bu yeni toplumun arındırılması, cahiliye ve ırkçılık kalıntılarının giderilmesinin yanında içindeki beşeri zaafların tedavi edilmesi sorunuydu. Çünkü iş insanlar arasında adaleti gerçekleştirmeyle ilgili olunca akide konusunda bile hiçbir ayırıma gidilmemeliydi.

Olayı görmezlikten gelmek için sebep çoktu.

Bir kere ortada açık seçik bir sebep vardı. İtham edilen bir Yahudi'ydi. "Yahudi" ulusundan... O Yahudi ki, sahip olduğu bütün zehirli oklarını İslâm ve Müslümanlara açılan savaşta onların aleyhinde kullanmış. O Yahudi ki, ne hak, ne adalet ne de insaf bilmiş, Müslümanlarla ilişkilerinde kesinlikle bir tek ahlâkî değere itibar etmemiştir.

Yüce Allah, o zaman bir Yahudi'nin başından geçen bu olayı özellikle seçmiştir. O güne kadar Medine'de Müslümanlara iki defa ihanet eden, onların aleyhlerine müşrikleri bir araya getiren, aralarındaki münafıkları destekleyen, dağarcığındaki hile, deneyim ve bilgileri bu dinin aleyhinde kullanmak için fırsat kollayan Yahudi. Hem de Müslümanların Medine'deki hayatlarının en zor döneminde.

Fakat ne yazık ki Ta'me b. Ubeyrik'in Aşiretinin nesli tükenmiyor. Cahilinden vazgeçtik imamlar/hocalar bile kasten hasımlarına iftira etmeyi; dinlerine, davalarına hizmet gibi, ibadet aşkıyla yapıyorlar. Yapmayın! Etmeyin! Bu vebaldir! diyenleri (örneğimizden hareketle söylüyorum) “Yahudileri koruyup kollamak” gibi anlıyor ya da öyle itham ediyorlar.

Rabbimizin özellikle melun bir kavme yapılmasını men ettiği kara çalmayı iftira etmeyi sırf kendi mezhep ve ya kavminden olmadığı için kıble ehli kardeşlerine! reva görüyorlar.

Kendini ulemadan sayıp İslam davetçiliğine soyunanların alenen “Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun.”(Maide 8)  ve “Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz. (Hucurat 6) hükümlerini çiğnemesi, sadece onların şahsına değil temsil ettikleri düşünülen aziz İslam'a da zarar veriyor.

Sonra da dönüp neden bu ihtilaflar sadece Müslümanlar arasındadır, neden her yerde Müslümanların kanı dökülüyor, neden kalplerimiz birbirine ısınmıyor diyoruz. Hem Allah'ın hükümlerini paspas gibi çiğneyecek Adaletten fersah fersah uzaklaşacaksın hem de onun desteğini talep edeceksin. Bu Allah'ın adetine/adaletine uyar mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.