HUKUK-3

Hali hazırda varlığını devam ettiren İslam ülkelerinde uygulanan hukuk sistemlerinin İslam’ın ilahi düsturuna ve İslam Peygamberi ile Halifelerin ve Sahabelerinin ilahi nitelikli uygulamalarını esas aldığını  söylemek mümkün olmadığı gibi bu ülkelerde ki adı Hamit, Abdullah v.b.olan yöneticilerin ekseriyetinin İslam Dinine düşmanlık edecek kadar alçalmaları ise bu ülkelerde yaşayan Müslümanların durumunun vehametini ortaya koymaktadır.

 Bazı İslam ülkelerinde(Suudi Arabistan gibi) süregelen uygulamalarda İslami hukuk kuralları sadece tebaya (halka) uygulanmakta ve hatta halkın tüm kesimlerinde dahi eşit koşullarla uygulanmamaktadır. Aynı kuralların kraliyet ailesi ve çevresindeki seçkin zümreye hiçbir şekilde uygulanmaması da kuralların adaletsiz ve şer'i olmayan ölçülere dayandığının açık bir delilidir. Oysaki Peygamber efendimizin (S.A.V.) hırsızlık yapan biri için hukukun belirlediği cezaya itiraz eden veya hükümde imtiyaz talep edenlere verdiği kızım Fatıma da olsa hüküm değişmeyecektir mahiyetinde ki tarihi cevabı kanun önünde eşitlik ve hukuk devleti ilkesini islamın insanlığa sunduğu adalet anlayışının değişmez bir kuralı olarak ortaya koymaktadır. Yani bu ülkede şeriat mahkemesi adı altında mahkemelerin verdiği hükümlerin; adalet dağıtan değil, hak kılıfı giydirilmiş ve zulüm üzerine kurulu bir hukuk düzenine meşruiyet kazandırma amacı taşıyan hükümler alduğu apaçıktır. Dolayısıyla Suud Krallığı ve benzeri diğer ülkelerde yapılan bu çarpık ve adaletten uzak hukuki uygulamalar, bizleri bu uygulama süreçlerinin İslam dininin temel hukuk kurallarıymış gibi algısal ve zihinsel bir yanılgıya sürüklememelidir. Şer'i Kanunların bu şekilde uygulanmasının altında yatan gerekçenin ise yöneticilerin Allah ve Resulünün verdiği hükümlere rıza göstermemelerine ve onların verdiği hükümlere teslim olmamalarına bağlı olarak bu kuralları hayata geçirmedeki isteksizlikleri(kendi yaşamlarını bu kurallara göre dizayn etmek nefislerine ağır geldiğinden ve şeytan ile nefislerine kul köle olduklarından) ile harici(dışsal) etkilerden kaynaklanmaktadır.

Yine İran modelinde ki uygulamada ise bu derecede ağır ve çarpık uygulamalar olmamakla beraber halkın psikolojik olarak bazı uygulamalara hazır olmadığı varsayımından hareket eden yönetim otoritesinin bu durumu şeri bazı hükümleri daha yumuşak bir geçiş süreci şeklinde uygulama meylinde olduğu gözlemlenmektedir. Bu tarz uygulamaların islamın hukuki prensiplerine uygun olup olmadığının ayrı bir tartışma ve araştırma konusu olduğu kanaatindeyim. Ancak bu ülkenin Uluslararası platformda gösterdiği direncin ve insan haklarını savunma alanında gösterdiği çabanın kayda değer olduğunun altını çizmek gerektiğini düşünüyorum. Zira tüm dünya ülkeleri içinde Avrupa, İsrail ile Amerika emperyalizmine ve zulmüne karşı dik bir duruş sergileyebilen ve ilkelerinden ödün vermeksizin hem kendi halkının hemde dünya muztazaflarının haklarını koruma endişesi gösteren yegane islam ülkesi olduğunu söylesek sanırım abartmış olmayacağız.

 Başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere diğer İslam ülkelerinde ise hukuk kuralları toplumun inanç ve düşünce dünyasıyla bir tezat ve çatışma içindedir. Aslı itibariyle laik ve kemalist ideolojiye dayanan bu Cumhuriyet rejiminden müslüman insanlara yönelik iyimser bir beklenti içinde olmak bile gaflet ve delalettir. Çünkü sudan bahanelerle yüzyıla yakın bir süredir bu rejimin müslümanlara dayattığı gayri islamı ve insani koşullar bu düzenin zalimane uygulamalarının en bariz göstergeleridir. Bundan dolayı müslümanların; inançlarına ve kutsal değerlerine saldırmayı marifet bilen ve yaşam koşullarını dini değerlerine uygun olarak belirlemelerini yasaklayan, inançlarına uygun yaşamaya çalışanı en ağır şekilde cezalandıran böylesi acımasız ve gaddar bir hukuk düzenine karşı direniş göstermelerinden daha doğal bir tavır olmaz ve böylesi bir düzene "hakların teslimi" manasında hukuk düzeni demeye bin şahit bile  yetmez.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu ilk günden ve hatta İttihat ve Terakki Cemiyetinin kuruluş tarihinden itibaren İslam dinine yaptığı düşmanlığın ve müslüman halka dayattığı zulümlerin haddi hesabı bulunmamaktadır. Kuran-ı Kerimi öğrenmeyi ve öğretmeyi yasaklama, islam dinin ilkelerini hayattan silmek ve müslümanca yaşamanın önüne set çekmek amacıyla kuran dili olan arap alfabesini uygulamadan kaldırma, yozlaşmış Hristiyan kültür ve düşüncesini benimsetmeyi amaçlayan latin alfabesini zorunlu kılma, Müslümanları rehbersiz bırakmak için binlerce alim ve dava adamını zindanlara tıkayan ve şehit eden, müslümanların kılık kıyafeti ile uğraşmayı ilerlemenin ve gelişmenin temel ölçütü sayan, halkını topluca katledecek kadar alçalan, v.b. daha nice uygulamaların mimarı olan ve Allahın izni ile son demlerini yaşadığını ümit ettiğimiz(Küfür devam eder ama zulüm devam etmez hadisi ışığında)Türkiye Cumhuriyetinin süregelen ve Nemrut ile Firavunun tağuti düzenlerini aratmayan ugulamaları devam etmektedir.Toplumu kamplara ayırmayı ve çatıştırmayı varlığının ve devamlılığının zorunlu bir esası sayan bundan dolayı devlet eliyle cinayet işlemekten çekinmeyen ve bunu alışkanlık haline getiren, ekini ve nesli heder etmeyi ve nesli develete köle etmeyi amaç edinmiş, kendileri gibi düşünmeyenleri ve yaşamayanları hedef tahtası haline getiren, Müslümanın başörtülü olarak okumasını yasaklayan, bu ve benzeri insanı ve İslami diğer haklarını dillendirenleri helvadan yaptığı Put'a tapıp acıktıklarında yiyen mekkeli müşrikler misali hiç bir hukuk kuralını tanımaksızın en ağır müeyyidelerle cezalandıran: örneğin kendisinin ve kızının takdire şayan ve haklı mücadelesinden dolayı Güllü ÇEVİK ismli kardeşimizi 2 yıl 10 ay hapisle cezalandıran, HABER AL yasasını tüm tutuklulara sıradan gerekçelerle farklı uygulayan: birine 2-3 gün taziye süresi tanırken, öbürüne hiçbir süre tanımayan, bir diğerine birkaç saat süre tanıyan ve bu zulmü de hukuk adına yaptığını dillendiren yönetici, savcı ve hakimlerin adalet dağıttığını veya dağıtabileceğini düşünmek kadar akla zarar bir düşünce var mıdır? acaba ve hukuk adına bu tür uygulamalara yer veren başka bir ülke  var mıdır? yeryüzünde.  

 VEKİL OLARAK BİZE ALLAH YETER.         

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.