Sizden Gelenler

Sizden Gelenler

Hz. İbrahim’den Bize Miras Kalanlar

Peygamberler bizim gibi sıradan insanlar değiller. Onlar daima Allah’ın koruması altındadır. Bu sebeple şeytan asla onlara ilişemez; söz, sükût, ikrar ve fiilleri; uyku ve uyanıklık halleri vahiydir ve masumdurlar. Rüyaları dahi bizimkiler gibi şeytanın müdahale ettiği veya “karmakarışık” rüyalar değil, “rüya-yı sadıka”dır ve aynı zamanda vahyin bir çeşididir. Hz. İbrahim aleyhisselam’ın büyük imtihanı böyle bir rüya ile başlar.

Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): “Oğlum” dedi. “Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm.” –Saffat: 102-

Daha sonra dünya var oldukça “Hanif olan millet-i İbrahim” arasında bu imtihanın yansımaları bir ibadet olarak devam edecek ve Müslümanlar kurban, hacc, bayram şeklinde İbrahim aleyhisselam’a iktida ederek onun “Hanif olan milletinden” bir fert olmanın liyakatini arayacaklar.

“İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve Hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan dini daha güzel olan kimdir?” –Nisa: 125-

Rüyada Hz. İbrahim’den oğlu İsmail’i kurban etmesi isteniyor. -Hz. İbrahim’in söz konusu çocuğunun İsmail değil de İshak olduğunu söyleyen rivayetler olsa da meşhur olan İsmail’dir.- O zaman da İsmail’den başka Hz. İbrahim’in çocuğu yoktur ve Hz. İbrahim İsmail’ini çok seviyor. Öyle böyle bir sevgi değil, kelimelerin anlatmaktan kifayetsiz kaldığı bir sevgi… O kadar ki kalbinin yarısına Allah’ı, diğer yarısına da İsmail’i yerleştirmişti. Oysa وَاتَّخَذَ اللَّـهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً “Allah, İbrahim'i dost edinmiştir.” –Nisa: 125- İbrahim halilullahtır. Xillet (dostluk), kalpte başka sevgiyi kabul etmez. Bu sebeple Allah Celle Celaluhu Hz. İbrahim’den, kalbinin tamamını Kendisine ayırmasını istiyordu. Kalbin yarısını işgal eden İsmail’in sevgisi gidecek, onda Allah’ın sevgisinden başka sevgiler yer almayacaktır. Onun için de İsmail’in kurban edilmesini emrediyordu Yüce Allah.

Hz. İbrahim aynı rüyayı üst üste birkaç defa gördü. Artık bu konuda tereddüde mahal kalmamıştı. Meseleyi İsmail’e açtı:

Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): “Oğlum” dedi. “Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.” –Saffat: 102-

“Madem Allah istiyor o halde seni boğazlayacağım” demedi, küçük İsmail’in fikrini sordu. İsmail de “anneme danışayım” vs. demedi, itiraz veya tereddüt anlamında bir ifade sarf etmedi. Defalarca bu yollardan geçmiş deneyimli biri gibi bir tavır sergiledi. Verdiği cevap ile “hanif olan millet”e ders veriyordu adeta:

“Dedi ki: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın.”

Çünkü İsmail de bir peygamberdi ve gelecek için Allah tarafından hazırlanıyordu. “Allah” lafzı zikredilince İsmail’de karşı çıkma veya hoşnutsuzluk manasında hiçbir şey söz konusu olamazdı. Ona düşen emre itaat ve çaresiz babaya yardımcı olmaktı. O da bunu yaptı. İlk cevapla kurban olmaya razı olduğunu ifade ederek babasını rahatlatmakla kalmadı. Ayrıca bu kurban işinde ona yardımcı olmak için yol gösterdi:

Bir: “Beni boğazlayacağın zaman iple sıkıca bağla. Çünkü can çekişme anında tepinirsem hem senin işi zorlaşır hem de ben daha fazla eziyet görürüm.

İki: “Bıçağını iyice bile, bu şekilde ölümüm daha kolay olur.”

Üç: “Kesme işinde hızlı davran. Çünkü bu hem benim ölümümü kolaylaştırır hem de sen bana bakarken Allah’ın emrini yerine getirme esnasında kalbindeki merhamet duygularına yenilebilirsin.”

Dört: “Beni yüzüstü yatır, bu da hem benim hem de senin işini kolaylaştırır.”

Beş: “Paçanı topla, sıçrayan kan sana değmesin. Annem senin üzerinde kanımı görüp de üzülmesin.

Hz. İbrahim bu tedbirlerin tamamını aldıktan sonra bıçağı İsmail’in boynuna koyup çekti. Ama bıçak, sert bir taşın üzerinden geçer gibi geçti, İsmail’i kesemedi…

Hz. İbrahim imtihanı kazanmıştı. Bir ses geldi:

“Biz ona: “Ey İbrahim” diye seslendik. “Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.” Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurbanı fidye olarak verdik.” –Saffat: 104-107-

Hz. İbrahim İsmail’ini kurban etti ve onu kalbinden çıkardı. Ama Allah İsmail’i ona bağışladı ve kurbanlık İsmail yerine Hz. İbrahim’e kocaman bir kurban gönderdi.

İşte bu yüzden bayram yapıyoruz. Kerim olan Allah atamız İbrahim aleyhisselam’ın İsmail’ini kurban kabul edip ona tekrar bağışladığı için, Hanif milletin İsmaillerini kurban kabul buyurduğu için, kurbanlarımızın birer İsmail olarak kabul gördüğü için bayram yapıyoruz. Her birimizin bir İsmail’i olmalıdır ve Bu bayram İsmail’i olanların bayramıdır.

Gün olur İsmail evdir, arabadır; gün olur İsmail paradır, maldır, evlattır; gün olur İsmail vatandır, welattır; gün olur İsmail Esma’dır, bütün azizlerdir. Ama kalpte bütün bunların, hiçbir İsmail’in, hiçbir şeyin yeri olamaz.

Celal ve İkram sahibi olan Allah dışında…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.